9 Temmuz 2006. Akşam Dünya Kupası finali var. Bay T. ile birlikte Tilburg'dan Amsterdam'a gidiyoruz öğle vakti. Kendimizce güzel program yapmışız. Akşama kadar gez dur ardından finali izle ve Tilburg'a dön. Amsterdam bayıyor bir saatten sonra, yemek yiyelim 1.5 saat yolumuz var, vakitli çıkalım Tilburg'da seyrederiz maçı diyoruz. İtalyan lokantasına giriyoruz. Garson Rizeli, patronu Mardin'li. Boktan pizzaya ayıp olmasın diye beğendik diyoruz. Saat 18:30. Maça 2.5 saat var. Babayı varmış. Bir pubun kara tahtasında İtalia-France saat 20:00 yazıyor. Bütün maçlar ora saatiyle 21:00 diye hesap yapmışız, final 1 saat önce olunca koşturuyoruz arabaya. Bay T, Amsterdam ringden A1'e çıkana kadar anasının örekesi kadar vakit geçiyor. Yağmur yağıyor, otobanda trafik var. Ulan finali seyredemeyeceğiz. Tilburg'a yetişmemiz mümkün değil. Sabahtan aslanlar gibi Italia tshirtümü giymişim, horoz keseceğiz. Otobanda bir vakit sonra Utrecht gösterdi. Hayatta adım atmadığımız bir şehir. Başka şansımız yok. Klasik center'a git parket illa ki bir yer buluruz ile atıyoruz kendimizi Utrecht'e. Arabayı parkettiğimizde maça 8 dakika var. Karşı sokağa dalıyoruz bir bok biliyor gibi. Sağ kolda bir Türk lokantası. Bay T girelim derken dur diyorum ileride bir kalabalık var. Elinle koysan bu kadar olur.Stairway to heaven yazıyor kapıda. Burada kesin plazma var diye dalıyoruz, fazlası var, babalar projektörleri çakmışlar ben diyeyim 7 sen de 10 metre ekran var iki ayrı salonda. Sağda solda plazmalar var bakanı ziksinler hesabı. Maçın birinci dakikasında barda iki tabure yapmışız, biraları söylemişiz. Elinde baston, retro adidas eşofmanlı şef önderliğinde 7-8 kişilik bir grup dalıyor içeriye, fransa'yı destekleyen teni esmerden öte arkadaşlar. Bana pis pis bakıyorlar tshirtden dolayı. Final malum final. Penaltılarda Grosso topun başına geldiğinde; Bay T'ye lan oğlum herif koyduğu anda topukluyoruz, sokarım kupa törenine diyorum. Retro Adidas'lı çekmiş birayı bizi kesiyor. Grosso koyuyor, vınlıyoruz. Stairway to heaven seviyorum lan seni...
4 yıl geçmiş. Blog yoktu o tarihlerde. Yukardaki hikayenin baş kahramanına bugün o Dünya Kupası'nı beraber kaldırdığı teknik direktörü telefon açmış. 30 kişilik kadroda vardı Fabio Grosso. Lippi "zordu" diyor. Almanya'da şampiyon olan kadrodaki 23 oyuncunun 14'ü önümüzdeki ay Güney Afrika'da olmayacak. Onlardan biri de Fabio Grosso. Yarı finalde ev sahibini haklayan golün ve finalde Barthez'in soluna son penaltıyı çakan adam. Yıldızı geç parlayan adamlardan aslında. Luca Toni gibi. O da bu kupada yok. Dünya Kupası'nı kaldırıp Palermo'dan Inter'e gitmişti. Bugün (edit) sol bekte Zambrotta, sağda bir Palermo'lu Cassani var. İki yıllık O.Lyon kariyerinin ardından Juventus'a gelen Grosso, son 50 yılda ilk kez 15 mağlubiyet gören kadronun mahkumu oldu. Kahramanlardan biri evde kaldı.
Bugün Kupa Afrika'da özet halini dinlemiştim hikayenin böyle açılmışı daha iyimiş..
YanıtlaSilAmsterdamdan dün dönmüş bi insana yapılacak şey mi :)
YanıtlaSilBen de sevdim İtalya'yı, çokça, şimdilerde geçti, sempatik oyuncular, liderler olmayınca çekilmiyor futbol vesselam..
Cassani sağ beki değil mi ya palermo nun yanlış biliyosamda kusura bakmayın :).
YanıtlaSil@aks111
YanıtlaSilhaklısın. sol bek Zambrotta.
Sağ bek Maggio, sol bek Criscito da olabilir, ki daha iyi olur.
YanıtlaSil