9 Mayıs 2009

Londra-Paris-Roma Hattı

Sene 1991. Hansa Rostock, Doğu Almanya'nın son şampiyonu. Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası'nın veda sezonu. Ertesi sezon Şampiyonlar Ligi'ne start verecek olan UEFA'nın kupada grup formatını uyguladığı sezon. Beşiktaş'ın PSV'ye elendiği 1. turda Hansa Rostock'un rakibi filmin baş aktörü Barcelona. Nou Camp'ta işi Laudrup bitiriyor daha ilk maçta. 3-o kazanıyor ve rövanşta 1-0 mağlup oluyorlar. 2. turda rakip yine Alman. Kaiserslautern ilk turda zayıf Bulgarları kolay geçmiş. Takımın teknik direktörü Karl Heinz Feldkamp. Ertesi sezon Galatasaray'ın başına geçecek. Dynamo Dresden ile tur çeviren adam diye meşhur o zamanlarda. İlk maç yine Nou Camp'da. Bugünlerde Barça'nın futbol şubesini yöneten Begiristain'ın iki golüyle kazanıyor Barcelona. Rövanşta Demir Hotic'in (Fenerbahçe'de de oynamıştı) golüyle ilk yarıyı 1-0 önde kapatıyor Kaiserslautern. İkinci yarının başında da maçı uzatmaya götürecek golü atıyor Hotic. 76'da stat yıkılıyor. Kaiserslautern 3. golü atıyor. Katalanlar perişan. +93'de Bakero çıkıyor sahneye. 18 yıl sonra Londra'da Iniesta'nın çıktığı gibi. Arka direkte sadece tipliyor topu kaleye. Barcelona gruplara kalıyor. İki grubun birincileri final oynayacak. Barcelona, Sparta Prag, Dinamo Kiev ve Benfica'lı gruptan çıkıyor. Sampdoria diğer grupta Pana, bir sezon öncenin şampiyonu Kızılyıldız ve Anderlecht'i geçip adını yazdırıyor finale. Forvet hattı efsane: Vialli-Mancini... Final Londra'da Wembley'de. Futbol tanrıları o sezon seviyor Barcelona'yı. Koeman uzatmada çakıyor. Barcelona tarihinin ilk Şampiyon Kulüpler Kupası'nı alıyor. 2. kupayı 15 yıl sonra Avrupa'nın bir başka büyük başkentinde; Paris'te Arsenal'i 0-1'den gelip 2-1 devirip aldılar. Şimdi 3. final... İngiltere ve Fransa'dan sonra şimdi de İtalya'nın başkenti Roma... 92'de ilk onbirde olan Guardiola önde; Aziz Jordi'nin omuzlarında gelecekler Roma Olimpiyat Stadı'na... Abidal ve Dani Alves cezalıymış, kimin umurunda...
1992/ Barcelona: Zubizarreta, Nando, J.Salinas, Koeman, Laudrup, Stoichkov, Eusebio, Bakero, Ferrer, Guardiola, J.Carlos, Angel Mur

Schuster'e 7 milyon euro

Schuster'e Galatasaray iki yıllığına 7 milyon euro verir mi? Bugüne kadar hiçbir teknik adam için 2 milyon euroya bile çıkmadılar. Real Madrid'den ayrılmış bir teknik adamın piyasasının bu civarda olması normal tabii. Aragones'in aldığı rakamdan da haberdardır kendisi ve menajeri. Ortada hala bir imza yok ama Schuster bir numaralı aday. Herkes son kartlarını açıyor...

8 Mayıs 2009

Leo Franco ve Rubinho

Galatasaray ve Atletico Madrid arasında garip bir kaleci trafiği var bugünlerde. Transferin baş aktörleri de Leo Franco ve Genoa kalecisi Rubinho. Arjantinli kaleciden başlayalım. Galatasaraylılar için tarifi basit aslında. Hani o Mallorca deplasmanında aşırtma golleri yiyen varı ya işte o der geçersin. Sezon sonunda sözleşmesi bitiyor Leo Franco'nun. Atletico Madrid tecrübeli kaleci diye sözleşmesi bitmiş aynı zamanda kariyerinin sonuna gelmiş Coupet'yi aldı ama nafile. Kale bu sezon yine çokça Leo Franco'ya kaldı. Şimdi yeni bir kaleci peşindeler. O da Genoa kalecisi Rubinho. Leo Franco'dan 7 yaş genç, 25 yaşında. Leo Franco'ya yıllık 1 milyon euro teklif ettiler 2. kaleci olarak kalması için. Galatasaray bonservisi elinde kaleci bulunca 2 milyon ve 3 yıllık sözleşme teklif edince Leo Franco'nunki de can tabii (!) Şimdi her gün farklı konuşuyor İspanyol medyasında. Kendini pazarlayacak tabii. Real Betis ligde kalırsa oraya giderim, La Liga'da kalmak istiyorum" diyor, ertesi gün "Galatasaray'a imza atmadım. Atletico Madrid'de kalmak istiyorum" diyor.
Leo Franco çuval gibi adamdır. Bizim memlekette nedense De Sanctis sevilemedi gitti. Kimse bu adamın geçen sezonki defansla değil de toplama dörtlüyle oynadığı dikkate almadı nedense.De Sanctis'in Galatasaray kalesinde bu sezon yaşadığı ve çerçeveyi bulan pozisyon sayısı geçen sezona göre ligin bitimine 4 hafta kala 60 daha fazla... İtalyan da artık kabul etti istenmediğini, dönecek memleketine...
Rubinho biri Serie B'de olmak üzere 3 sezondur Genoa forması giyiyor. Galatasaray'ın teklifi var ama kilit nokta Şampiyonlar Ligi. Genoa, "Şampiyonlar Ligi'ne gidersem satmıyorum" diyor. Rubinho da gelecek sezon Şampiyonlar Ligi oynamak istiyorum diyor. A. Madrid'in durumu da belli değil Avrupa'da. Durumu belli olan Galatasaray. Şampiyonlar Ligi'nde yok. Rubinho, Türkiye'ye gelmez. İşi ağırdan alırlarsa da Real Betis, Leo Franco'nun işini bitirir. Benim değil galiba Aykut Erçetin'in rüyası da budur zaten...

Spalletti-Diego-Nobre

Roma gelecek sezon Şampiyonlar Ligi'nde yok. 4. sıradan ön eleme oynamayı hakeden takım Genoa ama Fiorentina da bastıracak son haftaya kadar. Spalletti de sezon sonunda Roma'dan ayrılacak. Türkiye'de İtalyan teknik adam çalışmasını her zaman isterim de adamın adı Spalletti olunca o iş biraz zor. Aragones ile kesin olarak yolları ayırıyor Fenerbahçe. Aziz Yıldırım'ın ilk hedefi kesinlikle Scolari. Başka isimlerle elbette ki hedef şaşırtılacaktır. Spalletti, Roma'dan ayrılıyor da nereye gidiyor peki? Dün Roma taraftarları tesislere pankart asmışlar: "Doğruyu söyle Spalletti" yazmışlar. Bir bildikleri var demek ki... O pankartı yapan taraftar da her sabah La Gazzetta dello Sport okuyor elbette. Spalletti büyük bir ihtimalle gelecek sezon Juventus'u çalıştıracak. Juventus ve Diego ile devam edelim. Bu artık yılan hikayesine dönmüş bir transferdi. Juventus Brezilyalılara pek sıcak bakan bir kulüp değil. Diego kulüp tarihindeki 13. Brezilyalı. Az sayıdaki sambacı arasında son 10 yılda gelenler arasında Athirson gibi dikiş tutturamayan da var Amauri gibi takıma uyum sağlayan da. Diego transferinde de Amauri faktörü önemli tabii. Werder Bremen'in aklı üstelik İtalyan vatandaşı. İtalyanlar transferi 25 milyona bitirdi. Almanlar Porto'ya 6.5 milyon euro ödemişti. İyi kar ettiler, çok şey de kaybettiler. Diego'nun alacağı yıllık ücreti ibreti alem olsun diye yazmak lazım. 3.5 milyon euroya oynayacak. Alex ve Lincoln kadar... Nobre'nin de yeni sözleşmesine 2.250 yazdılar bu ülkede...

Ale +600

Geçen hafta Ranieri onu 45. dakikada kenara aldığında Juventus kariyerinde 198. kez tabela onun numarasını gösteriyordu. Olay oldu. O günden sonra da Juventus'ta ipler koptu. Ranieri'yi sevenler, nefret edenler listeleri yayınladı. Hayat devam ediyor. 3 gün önce 2. kez baba olmuş Del Piero. Pazar günü San Siro'da 600. maçına çıkacak Juventus formasıyla. Kankası Nedved olmayacak o akşam. Kaka ve son haftalarda 5. viteste uzayıp giden eski takım arkadaşı Inzaghi de çok canını sıkacak muhtemelen. 600. maç öncesi Juventus efsanesinin rakamlarını not düşeyim. 395 lig maçı, 90 Şampiyonlar Ligi ve büyük fedakarlığı olan Serie B'de 35 maçı var Del Piero'nun. 48 İtalya Kupası, 19 UEFA Kupası ve ... 43.144 dakika sahada kalmış. 599 maçın 491'inde ilk onbirde başlamış. 552 maç oynayan Scriea'nın önünde 599 maçla kulüp tarihinin en fazla forma giyen oyuncusu. Rakiplerine gelince, Nesta, Maldini ve Toldo ile 20 kez karşı karşıya gelmiş 16 yıl içinde. Beraber en çok forma giydiği oyuncu artık Juventus'ta değil. Tacchinardi ile 267 maçta beraber oynamışlar. Nedved ile 255, Buffon ile 250 maçı var. Pazar akşamı sahada rakibi olacak Zambrotta ile 221 kez aynı formayı paylaşmış Del Piero.

Şimdi Reklamlar

Fenerbahçe ve Galatasaray'ın yıllık göğüs reklamı için Avea'dan aldıkları rakam 4 milyon euro civarında. Schalke 04 ile Gazprom arasındaki 25 milyon euroluk çılgın anlaşma bir kenara İtalya'daki rakamlara bakalım. Önce şunu söylemek lazım. Ağlıyorlar. Bu sezon sonunda sponsorluk anlaşması biten bir çok kulübe yeni teklif gelmedi. Ya fiyatları kıracaklar ya da yeni bir marka ile yola devam edecekler. Serie A'da 20 kulübün forma reklamından elde ettiği total 80 milyon euro. Juventus parayı kendi grubundan alıyor. Fiat, New Hollanda markası için 11 milyon euro ödüyor. Milan, Bwin'den 10 milyon euro alıyor. Inter ise Pirelli'den 9. Siena stadın isim hakkını da sattığından Monte de Paschi'den 13.5 milyon euro aldı. Büyüklerden sonra bir uçurum var. Roma, Wind'den 6 milyon euro alırken, Napoli; Acqua Lete'den 5 milyon euro kazanıyor. Fiorentina-Toyota anlaşmasının faturası 4.25 milyon euro. En düşük anlaşma Atalanta ve Lecce'nin. Palermo ve Udinese de yılda sadece bir milyon euro kazanabiliyorlar.

Arsenal Neden Elendi?

Çünkü o artık başka takım forması giyiyor...
Dayak yedikten sonra çağırabileceğin bir ağabeyin yoksa şansına küs.
Dayak yiye yiye atmayı öğrenirsin ya da hayat boyu dayak yersin...

Xavi Iniesta Barcelona

Vicky Cristina Barcelona /2008/Woody Allen
Xavi Iniesta Barcelona /2009/Okay Karacan
Pek yakında...

Factor 93

Yine süper karikatür Sport'tan. "Barselona'da süt gibi beyaz olmak yine moda oldu. "

Hafta Sonu Futbol

8 Mayıs Cuma
21.30 Bayer Leverkusen - Armenia Bielefeld (KANAL 24)
9 Mayıs Cumartesi
16.30 Stuttgart - Woflsburg (KANAL 24)
19.00 Ankaraspor - Beşiktaş (SPORMAX)
19.00 Fenerbahçe - Denizlispor (İZ TV-201)
19.00 Galatasaray - Ankaragücü (DİGİ-202)
19.00 Gençlerbirliği - Hacettepe (JOJO-204)
19.00 Kocaelispor - Trabzonspor (ACTİONMAX-203)
19.00 Sivasspor - İstanbul Belediye (LİG TV)
23.00 Sporting Lisbon - Vitoria Setubal (SPORMAX)
23.00 Valencia - Real Madrid (NTV)
10 Mayıs Pazar
15.30 Altay - Kayseri Erciyes (D SPOR)
15.30 Boluspor - Güngören Belediye (D SPOR)
15.30 Manchester United - Manchester City (SPORMAX)
16.00 Chievo - İnter (NTVSPOR)
18.00 Arsenal - Chelsea (SPORMAX)
18.00 Werder Bremen - Hamburg (KANAL 24)
20.00 Barcelona - Villarreal (NTVSPOR)
21.30 Milan - Juventus (NTV)
22.15 Porto - Nacional Maderia (SPORMAX)

İskandinav Hakemler ve Chelsea

Anders Frisk Barcelona-Chelsea maçından sonra Chelsea taraftarından ölüm tehditleri almış, hakemliği bırakmıştı. İsveçli'den 4 yıl sonra bir başka İskandinav, Norveç'li Henning Ovrebo da hayatını zorlaştırdı İngilizler. Pique de kabul ediyor, bir penaltı vermemiş olabilir... Yazık, adama ölüm tehditleri yağıyor. Oslo'daki evinin önü gazeteci kaynıyor.

Gidenlerden

Marca'nın Real Madrid anketinde ona ilk kez %51 gitsin oyu çıktı. Kulübü de bulmuşlar! Manchester City, 4 yıllığına 40 milyon euro. Raul gider mi? Zor. Bileti kesilenler: Cannavaro, Heinze, Salgado, Sneijder, Saviola, Faubert, Drenthe, Garcia, Dudek
Necati, Real Sociedad'da ilk golünü geçen hafta attı. İspanyollar satın alma opsiyonunu kullanmıyorlar. Necati sözleşmesinin son sezonunda Galatasaray dönecek.

6 Mayıs 2009

Chelsea 1 - Barcelona 1

Hepimiz Katalanmışız haberimiz yokmuş...
Şampiyonlar Ligi'nde yarı final rövanşından çok kupanın Londra'da tek maç üzerinden oynanan ön finali diyordum ben bu maça. Seyirci, saha avantajı bir yere kadar. Barcelona'nun bu kadrosu Santiago Bernabeu gibi üstlerine nefret kusan bir stadyumdan bile güle oynaya çıkmışsa Stamford Bridge ne yazardı ki! Futbolun adaleti olsa, hak eden mi gitti finali, defans yapan takım, bugün kötü oynayan Barça. Hangi pencereden bakmak istiyorsan oradan bakarsın. Nereden bakarsan bak bu büyülü, güzel oyun insanı şaşırtmaya devam ediyor. Ne maç öncesi öngörüler, ne maçın gidişatı, istediğin kadar maç izle, olay gelip Ramon'un lafında kilitleniyor. Hayat varsa umut vardır.Chelsea'nın gol yemeden evine dönmesi bence Hiddink için bir doktora teziydi. Bu futbolu çirkinleştiriyor ile açıklamayacak kadar emek gerektiren bir taktikti. Açıkçası rövanşta ona yakın bir kurguyla oynamasını beklemiyordum. 180 dakika içinde kaç kez Ballack ve Lampard'ın adını duyduk ki! Eksikleri olan Barça'ydı. Yedek kulübesinin ideal onbirinin fiyakasından dolayı pek göze batmadığını yazmıştım bir zamanlar. Defans göbeğinde Puyol ve Marquez yokken iki ihtimal vardı. Elinde bol miktarda ön libero bulunan Guardiola, Yaya'yı stopere çekecekti. Ya da Cacares oynayacaktı. Uruguaylıya güvenemedi Guardiola geçmiş performansından dolayı. Henry'nin sakatlığı yüzünden de Valencia maçındaki kurguya dönmek zorunda kaldılar. Mestella'da da bu planla çok zorlanmışlardı bu kez karşılarında iki beden büyük bir takım vardı. A. Cole'un dönüşü ile ideal defansına kavuşan Chelsea iki kanadının ucunda oynayanlar Abidal ve Alves'e baskı yapınca Barça'nın kanatlardaki üçgenleri bozuldu. Messi ve Iniesta'nın al-verlerinde hep çıkan adamlar baskıyı görünce az adamla hücuma mahkum kaldılar.
Henry'nin yokluğu tıkır tıkır işleye mekanizmanın teklemesidir ve iki maddedir. Bir, onun oyun zekası, defansı taşıması ve son vuruşlarından mahkum kaldılar. İki, Iniesta pozisyonunu kaybedip Xavi'li Ying-Yang bozuldu orta sahada. Tabii Keita ve Busquets'nin düz adam olmaları da eksi olarak yazdı Katalanlara. Essien'in golü çıkmaz köşeye gitti. Barça'nın en çok eleştirilen adamı Valdes'in bile devleştiği maçtı. Drogba'nın topunu çıkartıp maçın bitmesini önledi. İngilizler, eksik Barça'dan bile gereğinden fazla korkmuşlar. Hiddink taktiği bir kenara uzun vurdukları kadar savurdular da topu. Barça golü bulana kadar turun hikayesi "Barça sahasında kazanacaktı kardeşim" ise, Chelsea için de özellikle ikinci yarıda rakip 10 kişi kaldıktan sonra "ikiyi atıp bitireceklerdi işi abicim"dir. Barça'da Dani Alves zaten 2-3 maçtır tekliyordu, bugün de kötü oynadı. Sarıyı da yiyip finalden oldu. Messi, Messi'dir. Iniesta'nın gol vuruşu öncesi topu veren kim verdi acaba? İlk maçta doktora tezini veren kendi evinde vizeyi veremedi. Drogba'yı oyundan almak intihardı, oyuncusu da biliyor ki dudağını ısıra ısıra kenara geldi. Guardiola'nın değişiklerine de pek manalı bulmak mümkün değil. Onu kurtaran o melek yüzlü Inıesta oldu. Hakemi sona sakladım. UEFA da tüm dünya gibi Man. United-Barça finalini istiyordu besbelli. Ya da hakem de bizim kadar Katalan'dı. Ben Chelsea lehine iki penaltı çalardım bu Iniesta'nın golünde koltuktan fırlayıp "goooolllllllll" diye bağıran Katalan halimle...Chelsea: Cech; Bosingwa, Alex, Terry, A. Cole, Ballack, Essien, Anelka, Lampard, Malouda y Drogba (Belletti, min.72).
Barcelona: Valdés; Alves, Piqué, Touré Yaya, Abidal, Busquets (Bojan, min.85), Xavi, Keita, Iniesta (Gudjohnsen, min.90+5), Messi y Eto''o (Sylvinho, min.90+7).
Gol: 1-0: m.9: Essien, 1-1: m.90+3: Iniesta

Raul Gitsin

Marca gazetesi büyük bir anket açtı. Real Madrid kadrosundaki tüm futbolcular için tek tek gitsin mi kalsın mı diye soruyorlar okuyucuya. Okuyucu ağırlıklı olarak bu takımın taraftarı olduğu için objektif sonuçlar olduğunu söyleyebilirim. Casillas, Ramos, Huntelaar, Lass, Pepe en yüksek oyu (%80+) almışlar. Robben’e %63 evet kalsın oyun çıkmış. Taraftar onların kalmasını istiyor. Kadrodaki diğer isimler için ezici bir gitsin oyu yağmış. İki adamı sona bıraktım: Guti ve Raul. Guti için %70 gitsin diyorlar, buna kabul de... Devam eden anketteki Raul için çıkan sonuç “Bu da oldu” dedirtti bana… Real Madrid taraftarının % 51’i "Raul gitsin" diyor… Anketin detaylarını futbolcu isimlerini tıklayarak görebilirsiniz…

Zidane Konuşuyor

"Messi, Iniesta ve Xavi topla inanılmaz şeyler yapabilecek yetenekteler. Onları Playstation'da bile durdurmak zor."
"El Clasico'da Messi iyi ki iyi gününde değildi. İyi gününde olsaydı Real Madrid'e 4-5 atardı"
Zinedine Zidane

Schuster & Galatasaray?

1+1 sözleşme, yıllık 2 milyon euro+bonus. Barselona'dan Sport'un iddiası. Ambargolu bir haberdi benim açımdan. Haber sadece Sabah'ta var. Galatasaray'ın 3 hoca adayından biri Schuster. Atılmış bir imza yok ortalıkta daha... Adnan Sezgin yalanlamış bu haberi. Adnan Sezgin 2 yıldır hangi transferi konfirme etti ki? De Sanctis için de yok öyle biri demişti (!) Kafalar ve Florya'daki düzen değişmediği sürece kim gelirse gelsin farketmez... Mehmet Demirkol'un yazısını tavsiye ederim...
***
Galatasaray için yazılan Saviola haberi de doğru. Sıfır bonservisli, kulubünün elden çıkarmak istediği oyuncuların peşinde Galatasaray. Saviola da kontrat altında ama gidecekler listesinin başında. Zaten Real Madrid'de sezon sonunda tesislerden otobüs kalkacak gibi görünüyor.
***
Benim tahminim Fenerbahçe de Beşiktaş da gelecek sezon yeni teknik adamla çalışacak. Fenerbahçe sonucu ne olursa olsun kupa finalini bekliyor. Denizli de şampiyon olsa da olmasa da ayrılacak.
***
Magath, Schalke 04'i çalıştıracak gelecek sezon. O ve Van Gaal'ı bizim takımlara yazanlara şaşırıyorum. Bu listeye Rijkaard ve Mancini'yi de eklemek lazım. Ajax'ta Van Basten istifa etti. Juventus, Ranieri'yi kesin olarak yolluyor. Spalletti de Roma'yı bırakıyor. Sağlam bir transfer sezonu olacak. Para kadar, al-sat'larla çok adam forma değiştirecek...

5 Mayıs 2009

Arsenal 1 - Manchester United 3

Oyun 0-2 iken Cristiano Ronaldo yine bir frikiğin başına geldiğinde şu geldi aklıma: Tavlada 3-0 mağlupsundur. Karşındaki marsa gidiyordur, beklemeden alır kapatırsın tavlayı, alırsın kolunun altına, yürür devam edersin. Belki de bunu birinci gol için düşünmek lazım. Oysa ki bir heves, fiyakalı başlamışlardı maça Arsenal'in gençleri. İstediğin kadar sistemlerden, gol silahlarından, hava-saha şartlarından, tribün etkisinden bahset... Bu oyun bazen bir hatayla açılır. Kimi kısmet, şans der buna, kimi de kader... Gibbs'in ayağı kaydığında bitti maç. Park da zor pozisyonda vurdu; Allah'ı var. İşi yazı-turaya (penaltı) götürmek için bir gole ihtiyacın varken bir anda 3 gol atman gerekiyorsa; başında da Henry gibi "hadi gençler toparlanın" diyecek bir ağabeyin yoksa sahada işte böyle kekeme kalır, iki kelam edemezsin... Porto rövanşında attığı golden sonra bu nedir ki? Bu adam vuruyor da; o gol sevinçleri yok mu? Tribünlerdeki adamların sabrına hayranım. Ekran başında "Alacaksın eline kızılcık sopasını. Eline, yüzüne ver Allah ver" dedirtiyor adama(!) O dudakları büzmeler, o aşağılayan surat ifadesi... Büyük topçu Cristiano Ronaldo ama aynı Henry'nin gol sevinçleri gibi onunkiler de inanılmaz antipatik. 0-2'den sonra Arsenal, başı kesik tavuk gibi dolandı sahada. Arshavin demek istemiyorum, geyiğe girer. Van Persie sakatlıktan dönmüştü, eksikti, Nasri için yeni Zidane diyen Fransız topu karakola götürmüştür illa ki. Yetmediler, o defans hattını aşmaları imkansıza yakındı. 0-3'e kadar da Van der Sar yere bile yatmadı. Alex Ferguson'un futbol aşkına hayranım. Hani doyar değil mi insan! Adam belki takla atmıyor ama oturduğu yerden -her ekrana geldiğinde görüyorsun ki- maçı yaşıyor. Taktikse taktik zaten... Berbatov'u kenarda bırakıp ekrandan 4-6-0 görünen, (Emirates'de belki 4-1-4-1 görünüyordur) bir kurguyla Arsene Wenger'i kıstırdı. Tandemi zaten en zor delinen bölgesiydi Man. United'ın, önlerindeki Carrick ve Anderson-Fletcher ile nefes alacak alan bırakmadılar. Bir ara Almunia, Casillas; Man. United da Barça havası vardı maçta. Ben 5 net pozisyon saydım İspanyolun çıkardığı. Gecenin safı elbette Fletcher. Elin İngiliz'i finalde yok diye biz de ekran başında hisleniyoruz. Az manyak değiliz. Lakin aynı Fletcher maç 0-2 iken tam saha pres yapan takımın en önde basan adamıydı. Arsenal altıpasında Almunia'yı sıkıştırıyordu ikinci yarının ilk 10'unda. Sözün kısası; sıkı bir Rock grubu gibi duran Manchester United karşısında Arsenal'in gençleri ziyadesiyle hiphopçu kaldılar. Fletcher finalde yok (1999'da ceza nedeniyle finali kaçırıp geçen sene Moskova'da oynayan Scholes'e kısmet oldu galiba Roma'da final)... Nasri de yok tabii finalde (!)
Gol: Park (M) all’8’, C.Ronaldo (M) all’11’ p.t.; C.Ronaldo (M) al 16’, Van Persie (A) su rigore al 31’ s.t.
ARSENAL (4-3-3): Almunia; Sagna, Kolo Touré, Djourou, Gibbs (Eboué 1’ s.t.); Song, Fabregas, Nasri; Walcott (Bendtner 17’ s.t.), Adebayor, Van Persie (Vela 34’ s.t.). (Fabianski, Silvestre, Diaby, Denilson.). All: Wenger
MANCHESTER UTD (4-3-3): Van der Sar; O’Shea, Ferdinand, Vidic, Evra (Rafael 20’ s.t.); Fletcher, Carrick, Anderson (Giggs 17’ s.t.); C. Ronaldo, Rooney (Berbatov 22’ s.t.), Park. (Kuszczak, Evans, Scholes, Tevez.). All: Ferguson


Deschamps Marsilya'da


Diyoruz ki bizim kulüp yöneticileri işi bilmiyor. Buyrun işte Fransız olanı biliyor mı işte? Marsilya şampiyonluğa gidiyor, O.Lyon yarıştan kopmuş, Gerets ile sözleşme yenilemiyorlar, geçen hafta içi hep bu polemiklerle geçti. Ardından Marsilya sahasında Toulouse'a takıldı. Bordeaux da kazanıp puanları eşitledi. Takım istim üzerindeyken, 7 yıllık O.Lyon hakimiyetini kırmak üzereyken teknik adam bunalımı yapıp işin içine etti Marsilya yönetimi. Gelecek sezon için Didier Deschamps ile anlaştılar. İyi hocadır, akıllı adamdır da şimdi mi açıklanır bu. Marsilya iki hafta sonra sahasında O.Lyon ile oynayacak. Bu hafta da Nice deplasmanına gidiyorlar. Bordeaux da O.Lyon'u yıkan Valenciennes deplasmanına gidecek. Gerets'in yeni sezonda gideceği yer belli değil. Paris Saint Germain de Paul Le Guen'i kapının önüne koyuyor. Hafta sonunda kendi sahalarında kaybetmeseler O.Lyon'un üstüne 3. sıraya çıkacaklardı.