25 Nisan 2009

Je ne regrette rien


non, rien de rien,
non, je ne regrette rien,
ni le bien qu'on m'a fait, ni le mal,
tout ça m'est bien égal.
non, rien de rien,
non, je ne regrette rien.
c'est payé, balayé, oublié.
je me fous du passé.
avec mes souvenirs,
j'ai allumé le feu.
mes chagrins, mes plaisirs,
je n'ai plus besoin d'eux.
balayés mes amours
avec leurs trémolos,
balayés pour toujours :
je repars à zéro.
non, rien de rien,
non, je ne regrette rien,
ni le bien qu'on m'a fait, ni le mal,
tout ça m'est bien égal.
non, rien de rien,
non, je ne regrette rien
car ma vie,
car mes joies,
aujourd'hui,
ça commence avec toi...

Valencia vs. Barcelona

Real Madrid medyasında, rakipler Barça'yı zorlamıyor yorumları gelince Guardiola da vermiş cevabı: "Evet bütün rakipler bize maçları hediye ediyor sonra da bütün sezon Real Madrid'i yenebilmek için çalışıyorlar". Bu akşam büyük maç var Mestella'da. Valencia-Barcelona. Yarın da Sevilla-Real Madrid oynuyor. Barça, gelecek hafta Santiago Bernabeu'daki el clasico'nun son düdüğünde şampiyonluk turu atabilir mi? Bu akşam Valencia'yı geçerler ve yarın Real Madrid, Sevilla deplasmanında kaybederlerse, Madrid'e 9 puan farkla gidecekler. Orada kazanmaları halinde puan farkı -averaj da lehlerine- bitime 4 maç kala 12 puana çıkacak. Valencia formda ve amaçsız değil. Sevilla'dan Şampiyonlar Ligi'ne direkt bilet olan 3. sırayı kapmaya çalışıyorlar, en ufak hatalarında da altlarında Villarreal ve Atletico Madrid (Bu defansıyla yatacak yeri yok) 4. sıra için bekliyor. Muhteşem iki hücum hattının şovu olacak bu akşam. Bakalım kimin defansı ve kalecisi ayakta kalacak? Barcelona sezonun ilk yarısında 4-0 kazanmıştı, geçen sezon da Nou Camp'da 6 atmışlardı. Mestella'daki son maç da 3-0 ile Barça'nın. Maçın hakemi Muniz Fernandez ile Barcelona'nın kaybettiği tek maç var. O da sahasında Valencia'ya. Evsahibi takım ise bu hakemle hiç kaybetmemiş. 10 galibiyet, 4 beraberlik. El Clasico öncesi Eto'o, Xavi ve Toure kart cezası sınırında... Real Madrid için Sevilla deplasmanı Juande Ramos yüzünden zorlu olacak. Ona sahte dolar yağdıracakları güzel bir karşılama töreni hazırlıyor Sevilla taraftarı. (Yarın saat 20:00'de.)

24 Nisan 2009

Madrid Kasabı'na 10 Maç

Pepe'ye 10 maç ceza verdiler. Real Madrid tarihinde bir futbolcunun aldığı en büyük ceza bu. İspanya'da rekor 24 maç ile 1964-65 sezonunda 24 maçla Cortizo'ya (foto 2) verilmiş. Atletico Madrid'li rakibinin ayağını kırmaktan. Bilbao kasabı Goikoetxea da Maradona'yı biçmekten 18 maç ceza almıştı. Son yıllardaki en büyük ceza saha ortasında yumruklaşan Luis Fabiano ve Diogo'ya gelmişti 5 maçla. Pepe'yi Tibet yollasınlar, giysin turuncuyu sabahtan akşama kadar düz koşu yapsın zaten sezon başından beri gazete manşetlerinde "Cristiano Ronaldo ile konuştum haberler iyi" demekten başka bir işe yaramıyordu.

O.Lyon vs. Paris Saint Germain

Cuma akşamı için fazlasıyla iyi maç. (21:30 Kanal A) Fransa Ligi'nde dananın kuyruğu kopmak üzere. İki takım da şampiyonluk yarışına devam edebilmek için kazanmak zorunda. Marsilya da Pazar günü zor deplasmana gidiyor. Lille ile oynayacaklar. Bordeaux da Çarşamba günü Rennes deplasmanına gidiyor. Muhtemel onbirler:
O.LYON : Lloris - Clerc, Cris, Boumsong, Grosso - Makoun, Juninho, Toulalan - Keita, Benzema, Ederson
PARIS-SG : Landreau - Ceara, Z. Camara, Sakho, Armand - Sessegnon, Clément, Makelele, Rothen - Giuly, Hoarau

Beatles (!) Made In Italy

Donadoni-Ancelotti-Maldini-Costacurta

Platini Euro 2016'yı Bize Verdi(!)

Bu bir çeviri hatası da olabilir ama bugün gazetelere yansıyan cümlesi şudur Platini'nin: Türkiye'nin 2016 adaylığı için "Polonya ve Ukrayna düzenleyebildiğine göre bunu her ülke kazanabilir". Bu açıklamayı okuyup "Platini umut dağıttı, Platini bize göz kırptı" diye yazanlar var. Yahu adam hakaret etmiş: "Polonya ve Ukrayna yapabildiğine göre..." İki ülkenin de her türlü yokluk içinde iki yıldır UEFA'dan tehditler aldığını, gereğini yerine getirmezseniz finallere başka ülkeye alırız baskısıyla şartları yerine getirmeye çalıştıklarını biliyoruz. Platini'ye bizim adaylığımız soruluyor, adam iç güveysinden halliceye getiriyor. Adamın kendi milleti finallere aday olmuş, millet "umutlandırdı" diyor, ne çok bardağın dolu tarafından bakan varmış, haberimiz yokmuş. Şampiyonlar Ligi 2005 finali harika bir organizasyondu. Milan ve Liverpool'un daha maç oynanmadan tarihleriyle ve kadrolarıyla yaptığı katkıyı da unutmamak lazım tabii. UEFA'daki final maçı bu kez ona nazaran sönük geçecek. Final günü organizasyonunun yine mükemmel olacağına eminim. Bu işleri iyi kıvırıyoruz garip bir şekilde. Lakin Federasyon'un 2. adamı Lütfi Arıboğan'ın dünkü demecine takıldım. "100 milyon euro katkısı olacakmış ülkeye". Bunu eğer Türkiye'nin adı çarpı reklam tarifesi hesabı yapıyorsa diyecek bir lafım yok. Yıllardır böyle turizm reklamı yaptığımızı sanır, sonra 20 euroya oda satarız. Eğer bu finale gelecek iki takımın taraftarlarının bırakacağı dövizse orada bir durmak lazım. Finalde iki kulübün kontenjanı 40 bin bile değil. Tut ki 40 bin olsun. Demek ki adam başı günübirlik olmadı bir gecelemeli bir futbol gününde bu taraftarlar adam başı 2500 euro (konaklama+yemek+eğlence) bırakacaklar(!) Ve buna bilet artı resmi final ürünleri dahil değil (UEFA'nın geliri) Bu rakama ya hepsi Çırağan Palace'da suitlerde kalacak ya da otobüslerle Aksaray taşınıp pavyonlarında adisyona kurban gidecekler (!) Olur inşallah ya da Lütfi Bey'in "ben dedim oldu"dediğiyle kalır...

Hafta Sonu Futbol

24 Nisan Cuma
21.30 Hoffenheim - Hertha Berlin (KANAL 24)
21.30 O.Lyon - PSG (KANAL A)
25 Nisan Cumartesi
16.15 Sivasspor - Trabzonspor (LİG TV)
16.30 Bayern Munih - Schalke 04 (KANAL 24)
17.00 Hull City - Liverpool (SPORMAX)
18.00 Karabük - Adanaspor (D SPOR)
19.20 Birmingham - Preston (FUTBOL SMART)
19.30 Man. United - Tottenham (SPORMAX)
20.00 Fenerbahçe - Ankaragücü (LİG TV)
21.30 Fiorentina - Roma (NTVSPOR)
21.45 Heracles - PSV (FUTBOL SMART)
22.30 S.Lizbon - Amadora
23.00 Valencia - Barcelona (NTV)
26 Nisan Pazar
15.30 Ajax - AZ Alkmaar (FUTBOL SMART)
15.30 Arsenal - Middlesbrough (SPORMAX)
15.30 Boluspor - Giresunspor (D SPOR)
16.00 Milan - Palermo (NTVSPOR)
16.15 Eskişehirspor - Beşiktaş (LİG TV)
18.00 Blackburn - Wigan (SPORMAX)
18.00 Diyarbakırspor - Kasımpaşa (D SPOR)
18.00 Toulouse - Lorient (KANAL A)
20.00 Galatasaray - Ankaraspor (LİG TV)
20.00 Sevilla - Real Madrid (NTV)
21.15 Porto - Vitoria Setubal (SPORMAX)
21.30 Napoli - Inter (NTVSPOR)
22.00 Lille - Marsilya (KANAL A)
27 Nisan Pazartesi
21.45 Norwich City - Reading (FUTBOL SMART)
22.00 Newcastle - Portsmouth (SPORMAX)

23 Nisan 2009

Panenka'dan Penaltı Tarifi

Santiago Bernabeu'da maç 2-2 iken Casillas'a Panenka penaltısı atmaya çalışan ve yüzüne gözüne bulaştıran Javier Casquero için en iyi yorumu kim yapabilir? Elbette ki bu penaltıya adını veren Antonin Panenka. (İşin ustası bugünlerde ülkesinde Bohemians'ın başkanlığını yapıyor) Panenka der ki: "Eğer siz buna Panenka penaltısı diyorsanız ki ben pek benzetemedim. Bu gördüğüm en kötü denemeydi" O bu penaltıyı Sepp Maier gibi bir efsaneye atmıştı 1976 yılında. O penaltıyı atarken; bugün penaltıyı kaçıran Casquero iki aylıkmış. Panenka bir de penaltının tarifini veriyor: "Ben iki yıl çalıştıktan sonra bu vuruşu denedim. Vuruşta püf noktası karşındaki kalecinin iki köşeden birine atlayacağını bildiğin bir kaleci olması. Topa doğru geldiğinde de en ufak bir tereddüt duymaman lazım." Panenka, Casquero'ya bir nasihatta bulunmuş: "Penaltıyı atacağın kaleciyi iyi seçeceksin. Bu dünyanın en iyisi Casillas olmamalıydı."

Balotelli ve Carlton Myers

Balotelli'nin hikayesi ni yazdığım tarihe baktım. 31 Ocak 2008. O tarihte bir haymatlosdu Gana'lı anne-babadan dünyaya gelen Mario. 18 yaşında İtalyan pasaportunu almaya hak kazandı. Juventus tribünleri ona "Siyah İtalyan yoktur" diye tezahürat yapınca da "Hepsinden daha fazla İtalyanım"dedi 2 yaşından beri Balotelli ailesinin evlatlığı olan Mario. Aslında herkes bunun direkt bir ırkçı taciz olmadığının farkında. Başta Mourinho ve futbolcular olmak üzere çok insan bunun gol atan aynı zamanda rakip tribünlere antipatik gelen bir futbolcuya yüklenmek olduğunu söylüyorlar. Elbette ki bunlar bu adamın teninin rengiyle uğraşmanın özürü olamaz. Günlerdir süren polemikte en güzelini eski Messina'lı Zoro söyledi. Inter taraftarı Balotelli'ye yapılanlardan dolayı tepkili ama onlar ak kaşık mı? Inter tribünleri de 2005'de Zoro'ya ırkçı tezahürat yapınca Zoro, Eto'o gibi sahayı terketmek istemiş, Inter'li Adriano ve Martins onu ikna etmişlerdi. Zoro şimdi Inter taraftarına soruyor: "Kendini nasıl hissediyorsunuz?". Lafını koymuş ve gitmiş. Dün bir fotoğraf gördüm. 2001 yılında benzer bir ırkçılık vakasını protesto etmek için Treviso takımı yüzlerine siyaha boyayıp santra noktasına yürüyorlar. En önde yürüyen isim bugün Lazio forması giyen Tommaso Rocchi. O Lazio taraftarı ki Liverani'nin canına okumuşlardı, gün gelmiş Liverani, Lazio forması giymeye başlamıştı. Yetmedi bir de İtalyan milli takım forması giydi Somali asıllı orta saha. O tezahürata geri döneyim: "Siyah İtalyan yoktur"a! Bu tezahüratı yapan kuş beyinliler için La Gazzetta dün bir fotoğraf yayınladı: Sydney 2000 Olimpiyatları'nın açılış töreninde İtalyan bayrağını bir siyahi oyuncu taşıyor: Carlton Myers. Benzer tezahüratları zamanında salonlarda siyahi basketbolcu için de yapmışlar. "Ne hissediyorsun şimdi?" diye de sormuşlar? "Ben o tezahüratları yapanların gözlerinin içine bakar ve sahada cevap verirdim. Balotelli de öyle yapsın" demiş Carlton Myers.

"Flick"zadeler ve Roma

Roma'nın Şampiyonlar Ligi'ne gitmesi çok zor ihtimal. İspanya'da Valencia gibi onlar da can çekişiyorlar. Borçları 300 milyon euronun üzerinde. Başkan Franco Sensi hayatını kaybettikten sonra görevi devralan kızı Rosella Sensi de kulübü satıyor. Aile zaten kendi işlerinde yokuş aşağı koşuyor. Daha önce de Amerikalı, Arap sermayesinin talip olduğu haberleri çıkmıştı. Soros'un da adı geçmişti. Bu kez yazılan aile ilginç. Almanya'dan "Flick"zadeler. Mercedes'in satışından kasalarına koydukları nakit 4 milyar euroydu. Aile, Hitler'in en büyük destekçilerindi. Friedrick Flick, Nuremberg mahkemelerinde yargılandı. Bu satış gerçekleşirse Roma derbisi açısından da bir hayli ilginç olacak. Bizde genelde faşist Lazio'nun rakibi Roma'nın tribünlerinin sol ağırlıklı olduğu öğretisini yaymış 10-15 yıl önce solculuk oynamaktan sıkılıp futbola merak salan zevat. Barcelona sevgisini de aynı kafayla yaydılar bunlar. Değildir tabii böyle...

21 Nisan 2009

Liverpool 4 - Arsenal 4

Beceremediğim şey koleksiyonculuktur. İnsan bu oyunu seviyorsa izlediği efsane maçların kayıtlarını bir kenara atmalı. Bir daha izlemese bile futbol sevgisini aşılamaya çalıştığı çocuğuna bir miras kalır. Başlayamadığım bu koleksiyonu bu geceki iki maçla start verebilirim. Elbette ki Chelsea-Liverpool Şampiyonlar Ligi maçını da bulmak lazım öncelikle. Evet o maçtan sonra daha önce daha iyisini seyrettik mi diye sorgularken geçmişe ihanet eder gibi hissediyorum demiştim. Yazarken de gelecekte ya daha iyi olursa diye de düşünmedim değil. Olacaktı elbette. Ömür yettikçe daha iyisini seyredecektik. Futbol bizim topraklarda değil ama oralarda neredeyse her hafta üstüne koyuyor. Gazetedeki sayfa koşuşturması; 0-0'lık maç için harcanan mesainin ardından ancak ikinci yarısını seyredebildim maçı. İngiltere'de, İspanya'da gazetecilik yapmak varmış! Türk aklıyla söyleyeyim: Abramovich mi aradı kardeşim bu Arshavin'i:) "Bizim için oyna mı?" dedi vatandaşına. Bilmiyorum bu iş bitti mi, Man. United eksik iki maçını kazansa puan farkı 6 olacak. Bu maçların ardından bitti diyesi gelmiyor insanın. Puan tablosundaki rahat Arsenal'in bu hırsı, futbol oynama aşkına ne demeli! Liverpool taraftarının yaşadığı nasıl bir travmadır? İki kupadan da 4 atıp, harika oynayıp kapının önüne mi konuldular şimdi? Bu sezonun illa ki özetlerini içeren bir dvd satışa çıkacaktır İngiltere'de. Almak boynumuzun borcu. Bu maçın 90 dakikasını illa ki bir daha seyredeceğim, seyredeceksiniz. Kim ki "futbolu sevmiyorum" diyorsa, bu 2 x 4-4'ü izlesin, aşık olmazsa adam değildir:) Anfield Road'da poker yapan Arshavin zaten adam değil(!)
-------
Liverpool: Reina, Arbeloa, Carragher, Agger, Fabio Aurelio, Alonso, Mascherano, Benayoun, Kuyt (El Zhar, m.86), Riera (Babel, m.74) y Torres.
Arsenal: Fabianski, Sagna, Toure, Silvestre, Gibbs, Arshavin, Song Billong, Fabregas, Denilson (Walcott, m.65), Nasri y Bendtner (Diaby, m.91).
Gol: 0-1, m.36: Arshavin. 1-1, m.50: Torres; 2-1, m.55: Benayoun; 2-2, m.67: Arshavin; 2-3, m.70: Arshavin; 3-3, m.73: Torres; 3-4, m.90: Arshavin; 4-4, m.93 Benayoun

Yorum bölümünde lütfen video linkleri vermeyin
.

Real Madrid 3 - Getafe 2

Real Madrid, İstanbul'un 3 Büyükleri'nden biri ise Getafe de Sarıyer işte. Çok çektiler son senelerde bu takımdan. Kovdukları hocaları Schuster'i oradan almışlar, sezonun ilk yarısında da deplasmanda 3 yemişlerdi. Liverpool-Arsenal maçının ikinci yarısıyla beraber özellikle son 10 dakikasına beraber seyrettik gazetede arkadaşlarla. Tarihin en iyi geri dönüş yapan takımıyla dalga geçmeyeceksin. Bitime 3 dakika kalan galibiyeti getirebilecek penaltıda kalkıp çakma Panenka'lığa soyunursan olacağı bu işte. Casquero futbolun ruhunu işemeye kalkınca, oyunun tanrıları hemen kesti cezayı. Higuain çaktı 90'a. Eski Barça'lı Munoz'un takımını çimlere serdiler. Getafe'nin ilk golü de Real Madrid'in değerini bilmediği Soldado'dan. Bu akşam Barcelona-Sevilla maçını ayaklarımı uzatıp seyredebilecek kadar bir huzurum olacak galiba. Son bir not: Getafe bu sezon 9 penaltının 5'ini kaçırdı. Kaçı Panenka? En azından bir...
Gol: 3D
0-1. Min. 10. Soldado
1-1. Min. 46. Higuaín
1-2. Min. 84. Albín

2-2. Min. 86. Guti
3-2. Min. 93. Higuaín

Futbolda Meşru Müdafaa

Oğlumun anaokuldan arkadaşı bizim eve misafir gelmiş. Çok sürmedi, bir gürültü. Hakan, arkadaşını devirmiş yere. "Ne oldu?" dedim. "Önce o saçımı çekti" dedi. Anne-babamız da aynı şeyi derdi: "Ama o misafir" dedim, odasına yolladım. Beş yaşında çocuğa meşru müdafaayı öğretmek ya da "Eğer ilk o vurduysa sen de vurma hakkına sahipsin" diyecek halim yoktu elbette. Saçı da çekilse suçlu bizimkiydi. Burger King'e gidemedi o hafta. Meşru müdafaa, büyüklerin dünyasında hukuğun bir parçası. Çocukların dünyasında olmadığı gibi futbol dünyasında da yeri yok. Bizim futbolcularımızın anlamadığı, idrak edemediği budur. Aldığın ilk darbe sana karşılık verme kredisini tanımıyor.
***
Galatasaray-Fenerbahçe derbisine dönelim. Maç öncesi ve esnasında Emre Belözoğlu'na verilebilecek tepkinin tribünlerde dizginlendiği belliydi. 25+ yıldır derbi seyrediyorum, çok daha sert, tekme tokat, kasti hareketlerin olduğu derbiler gördük. Kendine misyon belirleyen Sabri'nin Emre'ye yüklenmesi, Emre'nin de küfür ile onu tahrik etmesi dışında ortalığın gerildiği bir pozisyon var mıydı? Herşey, tam pansiyon derbi atmosferine dahildi. Kötü futbol da! Nereye kadar? Lugano'nun "hesaplı" olduğuna inandığım kafasına kadar. Emre Aşık'ın mukavemeti, ardından Semih'ten gelen tokat ve Arda'nın durumu eşitlemek adına salladığı... Taraftar gözünde herşeyin açıklaması aynı kelimeyle başlıyor: "Ama Emre Aşık da ısırmaya kalktı, ama Semih de vurdu, ama Arda da vurdu". "Önce o vurdu"ya cevap hakkı doğuyor sanıyorlar. Bizim futbolcuların bir türlü kabullenemediği budur işte. Futbol sahasında meşru müdafaaya yer yok. Ortada anında cezayı kesmek için bekleyen bir hake(i)m varken, dava dosyaya dönüşmeden kırmızıyla müebbet bile verebilecekken meşru müdafaa peşindeler. Arkadan çift dalıp kırmızı kartı hakeden rakibine yerden kalkıp aynı tekmeyi atabiliyor musun? Ya da atan kaç adam gördünüz? 90 dakika çelmelenip, tekme yiyen 10 numaralar futbol hayatları boyunca "meşru müdafaa hakkım var" deyip o tekmeleri iade etse kaç dakika sahada kalabilirler?

Futbolun kurallarını stadın kapısına koyup, hukuğu çime çıkarsan, Lugano adam yaralamaktan da, adam azmettirmekten de ceza alırdı. Gerisi de ifadeleri alınıp -eğer birbirlerinden şikayetçi olmazlarsa- evlerinin yollarını tutarlardı. Lakin oyunun kuralları başka! Lugano yüzünden Fenerbahçe şampiyonluk yarışına havlu attı, Şampiyonlar Ligi'ne gidemeyecek. Gelecek sezon çok çabalayıp girdiği Deloitte Top 20'den de düşecek, o heyecanı da yaşayamayacak. Galatasaray muhtemelen kötü tezahürattan bir maç seyircisiz alacakken, 3 adamını kaybedip, +1 maç da ceza yedi. Fenerbahçe'den 3 gol yiyip mağlup olsalar, şampiyonluk yarışında bu kadar yara almazlardı. Kurtlar Vadisi'ne çevirdiler futbol dünyasını. Çalımdan fazla racon var artık ne yazık ki..
***
Küfür etti diye Materazzi'ye kafayı atıp soyunma odasına giden Zidane, televizyondan penaltı atışlarını seyrederken İtalya'nın 2. penaltısında o kafayı attığı adamı gördü: Materazzi.
Küfürü yiyen Zidane, meşru müdafaa hakkını kafa atarak kullanmasa penaltılarda kaçıran Trezeguet'nin yerine vuruşu kullanan adam olur muydu?
Kafayı yiyen Materazzi, altında kalmayıp tekme tokat dalsaydı; İtalya'nın 2. penaltısını kim atardı? Kupayı kim alırdı?

Robben'in Topu

"Takım içinde karar aldık ve Robben'a bildirdik.
Sahaya çıktığımızda o kendi topunu getirecek"
Wesley Sneijder

Sattın Bizi Juande Ramos

Hafta sonu Sevilla-Real Madrid maçı var. Sevilla iki maçtır kaybediyor. 3. sıra önemli. Arkadan Valencia-A.Madrid bastırıyor. Yarın da Barcelona deplasmanına gidiyorlar. Bu da büyük bir ihtimalle 3 mağlubiyetle Real Madrid karşısına çıkacaklar demektir. Sevilla taraftarı ise Juande Ramos'u bekliyor. Taraftar başka türlü düşünmez. Düşünmesin de. Juande Ramos yıllık 7 milyon euronun cazibesine kapılıp kral olduğu Sevilla'dan Tottenham'a gitmişti. Juande Ramos'u dolara boğacaklar Sevilla'da...

Mutu Bizi Diskoya Götür

Udinese, UEFA'da Werder Bremen rövanşından dolayı bitikti. Sakatı çoktu. Fiorentina deplasmanda favoriydi. Şampiyonlar Ligi'ne gitmek için mutlaka kazanmaları gerekiyordu. Udinese 3-1 aldı maçı. Bu da "Curva Fiesole"nin anında gideri. Fiorentina tesislerine asılan pankart.

Hafta Ortası Futbol

21 Nisan Salı
20.00 Sivasspor - Fenerbahçe (LİG TV)
21.30 Bayer Leverkusen - Mainz (KANAL A)
22.00 Liverpool - Arsenal (Spormax)
22 Nisan Çarşamba
20.00 Beşiktaş - Ankaraspor (LİG TV)
21.30 Hamburg - Werder Bremen (KANAL A)
21.45 Juventus - Lazio (NTV Spor)
23 Nisan Perşembe
21.45 İnter - Sampdoria (NTV Spor)

Emre Gönlüşen

Blogda spikerler için eleştiri de oldu, övgü de. Bu kadar maç seyrediyoruz onlar da hayatımızın bir parçası oluyor. Uzun zamandır büyük beğeniyle takip ettiğim bir spiker var. Tanımayı bırak, yüzünü bile görmedim. Ekrana çıkmıyor bildiğim kadarıyla: Emre Gönlüşen. İspanya ve İtalya Ligi'ni harika anlatıyor NTV Spor'da. Dün akşam da Boca-River derbisinde o vardı. İlk yarısında çokça Beşiktaş-Bursaspor maçını izledim ama Emre Gönlüşen, Superclasico'yu harika anlattı. Maç başlamadan önce -derbi tarihi- belli ki iyi araştırma yapmış. Dünyanın öbür ucundaki bir ligin 22 adamını karıştırmadan anlatmak kolay değil. Güzel maçları; daha da güzel kıldığı için Emre Gönlüşen'e teşekkürler. Sezon sonunda yılın futbol spikeri anketinde bakalım sonuç ne olacak? Bu arada NTV Spor'da ne Güntekin Onay ne de Murat Kosova yoğun iş trafiği yüzünden maç anlatamıyorlar. Güntekin Bey'i, Real Madrid-Barcelona maçına bekliyoruz. NTV Spor'da bu akşam yeni bir program başladı. "Yenilsen de Yensen de". Saat 18:30'da. Pazartesi günleri Fenerbahçe; Salı, Galatasaray, Çarşamba günü Beşiktaş taraftarları futbol gündemini tartışıyor. Programı Banu Yelkovan ve Bağış Erten yönetiyor. Yolları açık olsun..

Balotelli ve Cannavaro

İtalya'da Kuzey kulüpleri taraftarlarının ırkçılığı meşhur. Sadece siyahi ırka değil kendi topraklarının güneyinde yaşayan vatandaşlarına da bu rezil tezahüratları yaparlar. Juventus taraftarı da cumartesi gecesi Balotelli'ye kafayı taktı. Balotelli pek sempatik bir futbolcu değil. Rakip tribünleri her zaman tahrik eder. Romalıları da çıldırtmıştı. Juventus taraftarı da hani ibne Balotelli dese keşke. Adamın teninin rengine kafayı taktılar. Federasyon da cezayı kesti, anında Juventus'un bir maç sahasını kapattılar. Juventus demişken kenara Cannavaro sıkışsın. Real Madrid yolluyor. Napoli almayacağını söyledi. Ne kısmettir ki Juventus taliplisi oldu. 35 yaşında gençlerin yavaş yavaş forse ettiği bir kadroya gelecek. Oluyor böyle yanlış transferler. Olacaksa tabii..