Avrupa Şampiyonası’nın altıncı gününe geldik ve henüz yenilgi ile tanışmayan üç takımdan biri Türkiye (diğerleri Fransa ve Yunanistan). Malum, turnuvalarda peş peşe gelen maçlar, sporcuyu çok zorlar. Yoğunlaşan kas ve eklem ağrılarının yanı sıra, yapılan hataları unutmak için yeterince zaman olmaması, kafanın sürekli “keşke” ile başlayan cümlelerle dolmasına yol açar. Galibiyetler, “keşke”leri silmenin en keyifli yoludur. Bu açıdan bakınca, ikinci tura başlarken tüm rakiplerimizden daha iyi durumdayız ve grupta liderlik koltuğunda oturuyoruz. Slovenya-Sırbistan-İspanya üçlüsünün birbirlerini yenmeleri ve üçünün de ikinci tura 1 galibiyet, 1 mağlubiyetle gelmeleri bize bir avantaj daha sunuyor.
Şöyle bakalım: 6 takımlı bir ligin 2 haftası geride kalmış ve yenilgisiz lider durumdayız. Kalan 3 haftanın sonunda 5. sıraya düşmememiz, hedefe varmak, yani çeyrek finalist olmak için yeterli. 3 maçtan hiç galibiyet çıkaramasak bile bu hedefe ulaşabilme olasılığımız var. Fakat arzuladığımız o değil tabi…
Çeyrek finalde formda bir rakipten kaçabilmek ve yarı final şansını korumak için, bu grubu 1. veya 2. bitirmeye ihtiyacımız var. Bu da 3’te 2 yapmak demek.
İlk rakip İspanya. 2000’li yıllarda Avrupa’nın en başarılı, en istikrarlı basketbol ülkesi. 80-81 doğumlu Gasol-Navarro-Calderon kuşağını yakaladıklarından beri altın bir çağ yaşıyorlar. 1999’dan bu yana her Avrupa Şampiyonası’nda en az yarı final oynadılar. 2006’da Dünya Şampiyonu, 2007’de Avrupa ikincisi, 2008’de Olimpiyat ikincisi oldular. Normal koşullarda böyle bir rakibe diş geçirebilme şansımız yok – en son 2001’de Ankara’da yenebildik zaten. Fakat bu turnuvada İspanya’nın şu ana kadar oynadığı oyun, umutlarımızı besliyor. Oyun kurucu Calderon’un yokluğunda bir türlü organize olamıyorlar. Ritm bulamıyorlar; ilk turun en çok top kaybeden takımı (maç başına 16) unvanıyla karşımıza çıkıyorlar. Bazı oyuncuların koç Scariolo ile geçinemediği aşikâr.
Gayretli ve yardımlaşmalı savunmamızı sürdürür, belki Sinan’ı biraz daha fazla sahada tutarak topa baskıyı arttırırsak… Uzunlarımızı ekonomik kullanıp, maçın sonuna diri kalmalarını sağlarsak (top İspanya’ya geçtiği anda çabuk geri koşmak çok önemli)… Rubio-Fernandez arasındaki pas trafiğine çomak sokarsak kazanabiliriz.
İspanya gibi iddialı bir rakibi böyle yalpalarken yakalamış olmak müthiş bir avantaj çünkü bugün alınacak galibiyet aslında 3 galibiyet değerinde. Bugün kazanırsak, puan cetvelinde zaten altımızda olan takımlardan üçünün (İspanya, Polonya ve Litvanya) bizi geçme ihtimali kalmıyor. Bu da Çarşamba gecesi alınacak bir Slovenya galibiyetiyle çeyrek finalde avantajlı bir eşleşmeyi kapmak anlamına geliyor.
Evet, Sırbistan’ı değil, Slovenya’yı gözüme kestiriyorum. Çünkü onların daha dar bir kadrosu var, günler ilerledikçe yıpranacaklar. Üstelik ilk turdaki kurbanlarımızdan Litvanya gibi oyun kurucu sıkıntısı yaşıyorlar. (Bu pozisyonu Lakoviç’le paylaşan Dragiç, takımı yönetebilecek kadar pasör bir oyuncu değil). Ve en önemlisi, ne kadar yetenekli oyuncuları olursa olsun ve ne kadar iyi oynarlarsa oynasınlar, kritik eşiklerde baskıyı hissedince aniden dağılabiliyorlar. (Buna “büyük düşünemiyorlar” mı diyeceksiniz, “küçük ülke sendromu” mu diyeceksiniz, adını siz koyun artık).
Oysa Sırbistan çok dengeli bir takım. Uzun süredir Partizan’da bir arada oynayan ve birbirini tamamlayan oyunculardan kurulu. Avrupa’nın en iyi koçlarından Ivkoviç, hem dakikaları hem topları paylaştırıyor, her gün bir başkası öne çıkıyor. Ama Tanjeviç’in onları çok iyi tanıması da bizim artımız.
Sözün özü: Bize bu turda 2 galibiyet lazım. Hedef maçların İspanya ve Slovenya olduğunu düşünüyorum. İki randevuda da ibre % 51 bizi gösteriyor (hatta Slovenya’ya karşı % 60 bile diyebilirim)
YİĞİTER ULUĞ
İspanya maçı zor geçer.
YanıtlaSilSırbistan çok genç ne yapacağı belli değil.
Slovenya yı yeneriz gibime geliyor.
bugünkü maç çok kritik. ilk turdaki basketbolumuzu, dirençli savunmamızı, pasların çok iyi dağıldığı hücumumuzu sürdürürsek ispanya'yı da yenebiliriz. onlar ritm bulamadılar henüz, biz ise formdayız. takıma güveniyorum, bugün kazanırsak 6'da 6 bile yapabiliriz. istediklerimizi yapamayıp kaybedersek de, pazartesi yeniden başlayabiliriz. ama bugün artık arkaya bakmama şansı verebilecek bir maç oynayacağız. beşinci ve altıncı maça değil, bu maça odaklanırsa çocuklar, olabilir.
YanıtlaSilgüzel şeyler hissediyorum :) bu umudu da ilk maçtaki müthiş performanslarıyla bu takım yarattı.
Slovenya maci icin ben o kadar iyimser olamiyorum maalesef...Dusuncem gruptaki son Sirbistan macini kazanip gruptan cikacagimiz yonunde...Diger gruptan Yunanistan disindaki herhangi bir eslesmeye de varim...
YanıtlaSil@ramon
YanıtlaSilWhere are you? :D