Bu blogda 25 ayda 3.346 post. Tek klavyeden çıktı. Geçen salı akşamı yemekteydik. Bloga yazmasını rica ettim kendisinden. Barcelona altyapısı üzerine bir yazı bekliyordum. Biraz önce; öğlen sadece başlığını bildiğim bu yazıyı geçti. Kalemine sağlık diyorum. İyi ki varsın Okay Karacan...
***
12 Eylül sonrası bir Anadolu kasabası’nda lise öğrencisi olmak kaderimde vardı ve bunu yaşadım. 10 yaşından beri her gün gazete okuma alışkanlığı edinmiş ben, taşra baskısı nedir ve neden kasabaya geç geliri öğrenmiş, okuduğun gazeteye göre fişlenmeye şahit olmuştum.. Sağcı mısın solcu musun sorusuyla ilk kez karşılaşıp, tuttuğum takımın ismini vererek uzaklaşmayı öğrenmiştim kendi kendime...
Ne sağcıyım ne solcu, futbolcuyum futbolcu hesabı...
Tadı hala damağımda olan o taşra baskısı gazetelerin spor sayfaları, 70 yaşlarında ihtiyar bir Fenerbahçe’li amcanın genzimi yakan anısı beynimde yeniden canlanırken kendimi klavyenin önünde buldum.
Bugün vizyondaki "Vali" filmine ilham veren Recep Yazıcıoğlu’nun şehirde efsaneye dönüştüğü bir dönemdi.
Gazetelerin kasabaya ulaşması öğle saatlerini, nereden bakarsanız 12.00’yi bulurdu.
Okulun öğle arası zilinin bu saatte çaldığı düşünülürse aslında pek de fena sayılmazdı bu gecikme...
Kapıdan ilk çıkanlar arasında yeralıp, cezaevinin ortaladığı yokuşu tepip; köşedeki gazete bayiine ulaşmak benim için işten bile değildi... Hele günlerden Pazartesi ise...
Tüm köylülerin aktığı, haftalık ihtiyaçların karşılandığı Pazartesi kalabalık olurdu kasaba...
Birgün önce oynanan birinci lig maçlarının haber ve kritiklerinin yeraldığı Pazartesi nüshasının taşra baskısı da olsa, tadına doyum olmazdı o zamanlar..
Çevreye karşı dengeyi sağlamak adına dönemin güçlü spor sayfalarıyla bilinen sağ tandanslı gazetesiyle; yine güçlü sporu ile öne çıkan solcu gazetesini aldığım gibi hükümet meydanına çıkan cadde üzerindeki pideciye koşardım.
Birbuçuk kıymalı ile çay tercih ederdim. Nefes almadan okuduğum başlıklar, satır satır ezberlediğim kritikler ile geçen tam bir saat...
Karnımı doyurmuş, merakımı gidermiş huzur içinde çıkarken pideciden; Kaymakam bey ile karşılaşırdım..
Kendisi gider alırdı gazetesini genellikle...
Koltuğunun altında sıkıştırdığı gazete Hürriyet olurdu kaymakam beyin...
Yolunun üzerindeki kahvelerde onun sağcı veya solcu olduğu konsunda tahminler ve öngörüler uçuşurdu havalarda...
Oysa ben hayran olduğum bu adama hep hangi takımı tuttuğunu sormak isterdim.
Sonra hükümet meydanına yürür son yarım saatimi orada geçirirdim..
Birkez daha b akar ezberlerdim gazeteleri..
Bir gün elinde bastonu, şaşılacak derecede yeni kıyafetleri, boyalı ayakkabılarıyla ve müthiş düzgün Türkçesiyle bir adam yanaşıp yanıma “Fener'den ne haber evlat?” deyiverdi. Haftalık alışveriş için kasabayı doldurmuş yüzlerce insandan farklı bir adamdı.
Çocukluk işte; soğuk davranır, kısa kısa cevaplar verirdim sorularına..
Gazete satın alabilecek parası varmış gibi gözükse de, muhatabı ile aslında futbol konuşmak isteyen bir başka adam taşıyordu belli ki içinde..
Epey zaman Pazartesi günleri karşılaştık kendisiyle, hep Fener’i sorardı.Fener’i konuşurdu.
Kendisine genellikle çok yanaşmamaya, fazla tartışmaya girmemeye özen gösterdim.
Merak duymadan soru sormadan çekingen bir velet olarak durdum hep karşısında..
Bir keresinde “Fener Tokat’a gelse ve biz de izlesek ne iyi olur yiğenim" demişti.
Şaka gibi..
Kupadaki eşleşmenin haberini aldığımda şehir dışındaydım.
Hemen aklıma 25 yıl öncesi gelmişti
Adını ve yaşını nereden gelip nereye gittiğini sormadığım o amca
Sonra unutmuşum işte; dünya hali...
Pazar sabahı Aragones’i elinde baston ile gazetelerde görünce dayanamadım.
İki satır karalamak geldi içimdem..
Dün Fener Tokat’a geldi maçını oynadı gitti..
1984 yılında 70’li yaşlarındaydı o amca..
Maçı izleyecek kadar şanslı olmadığını biliyorum.
Umarım ruhuna haber gitmiştir.
Bay Aragones’e o bastonu eline aldığı için teşekkür ederim.
Yeniden futbol yazısı okumak için gazeteye saldırdığım günleri...
O taşra baskısını beklerken geçen zamanın uzunluğunu, basit bir Anadolu kasabasındaki Fenerli amcayı hatırlattığı için çok teşekkürler...
Çok sade ve samimi bi yazı olmuş. Elinize sağlık.
YanıtlaSilAslarını Tokat'a götürmeyen teknik heyete okutmak lazım bir de. Bir Carlos oynamasa da götürülmeliydi o maça, kırk yılda bir takımını görmeyi bekleyenlerin hatırına.
okay abiye de bu yazıyı bize ulaştırdığın için sana da teşekkürler aceto.
YanıtlaSilzeki demirkubuz'un dediği gibi futbol hayatın kendisi mi gerçekten?
onlarca yıl aynı takımı aynı heyecanla takip etmenin sebebi nedir acaba?
Duygusal ve sıcak bir yazı olmuş gerçekten..
YanıtlaSilTeşekkürler..
Tesekkurler Okay Karacan; Senin yorumlarinla bezenmis bir yaziyi bu sayfada okumak ayri bir zevkti. Italya'nin kirsal kasabalarindan bir tanesinde gecen sanatsal bir filme izlerken hissedilen samimiyet tadinda bir yazi.
YanıtlaSilmükemmel ya gercekten mükemmel okay abi ve aceto iyiki varsınız
YanıtlaSilbu yazıyı öyle güzel özümseyerek birebir yaşayarak okudum ki anlattıkları "cuk diye oturma" tabiri vardır ya aynen öyle oldu.
Sivaslı olarak çocukken babamla sivasın 3.lig maclarında o beton merdivenlerde izlediğimiz maçlar ve bitmeyen Sivasspor - Tokatspor derbileri ama hep tatlı rekabet içinde..
Sivasspor'un bu noktaya gelmesindeki gururu, asıl mutluluğu bizden çok yıllardır 3.ligden beri her yokluğunu gören eskiler çok daha iyi anlarlar keza o yıllardan bu güne sıkı sivassporlu yakınlarımla,sivaslılarla bugüne dair çok kez konuşma şansım oldu ve birçoğunun gözlerinin dolduğuna şahit oldum..düşünsenize senin adam gibi stadı olmayan beton merdivenlerde maclarını izlediğin 3.ligin vasat takımı sivassporun kalksın 1.ligde şampiyonluğa gitsin ve sen buna tanıklık et..
Bugün tokat-fb macını izlerken cok etkılendım gercekten 2ay onceden biten bilet mi dersin yoksa stada yeni inşa edilen ek tribün mu..
Mactan sonra lugano ya tokatlıların sevgi gösterileri ve güvenlikcilerin dahi aragones le fotograf cekınme yarısı ve o soguk aragones in dahi güleryüzü:)
Çok güzeldi gerçekten çok
Yazı için hem okay karacan'a hem de bülent abi'ye teşekkürler. Ama bu sıcak yazı da gösteriyor ki sırf bu takımların mücadelesinin yüzü suyu hürmetine Türkiye Kupası statüsü yenilerek devam ettirilmelidir. Küçük takımların hem sürpriz yaptığı hem de yılda bir kez olsun "sözde" büyüklerle karşılaşarak kendi adlarını duyurmaları için.
YanıtlaSilTeşekkürler Okay Abi...
YanıtlaSilUmarım daha pek çok yazını okuruz. Umarım İngiltere Ligi'ni yine senin o eşsiz anlatımınla dinleriz...
teşekkür ederim her ikinizi de,ellerinize saglık
YanıtlaSilYalnız ben şu barcelona alt yapısı yazısına takıldım:)
Okay abi kırma bizi yap bi güzellik daha..
Teşekkürler aceto ve okay !
YanıtlaSilbiz sizinki kadar güzel yazamıyoruz cümleleri, ama çok içten bir yazı olmuş desek yeterli olur mu ki.
bir kez daha teşekkürler.
Teşekkürler,Okay ve Aceto.
YanıtlaSilOkay Abi süprizi sabahın en güzel hadisesi ... Günaydın güzel adam Okay Karacan ...
YanıtlaSilKöy olgusu ile ilgili kitaplar dışında bihaber olan bendeniz 7 göbek İstanbullu olmak ile övünedurayım Dede'nn bastonu misali bu yazı da benim aklıma başka bir fikri getirdi ... Hani diyorum sevdiceğimiz ki kendisi Beşiktaş olur ; sezon başı - devre arası kamp & program & turnuva maçlarını Anadolumuzun bozkırlarında deltalarında platolarında yapsa ... Mardin - Adıyaman - Ş.Urfa - Niğde - Kırıkkale - Amasya - Erzincan tarzında 1.ligde görmeye alışık olmadığımız güzide şehirlerimizi ziyaret etse fena mı olur ? Taraftar sayısı artmaz mı ? Demirören sayesinde oluşan sevimsizliğimiz sempatiye dönüşmez mi ? Camia son yıllardaki gereksiz bohemliğinden kurtulmaz mı ? Gerçek kültürü ile yüzleşmez mi ?
Vatan millet sakarya edebiyatından uzak durup naçizane hayallerimi aktardım , bir dahaki postta tekrar yorumlaşmak üzere esen kalın ...
Kendi cocuklugum ve orta okulda iken ders cikisi cikar cikmaz, hangi gazeteyi alayim diye(cünkü birkac tane birden alacak param olmuyordu) bayinin önünde saatlerce düsündügümü en sonunda da büyük gazetelerden sansima bir tanesini alir, ve sayet beni tatmin etmediyse o cok büyük bir üzüntü duyardim...
YanıtlaSilbu fiyasko statü kaldırılmalı. tokat gibi takımların da iddiasının olduğu, büyüklerle daha sık karşılaşabilecekleri bi sistem getirmek çok zor olmamalı.
YanıtlaSilbence en iyi alternatif seribaşısız play-off sistemi olurdu.
yazıysa boğaz düğümletecek cinstendi. teşekkürler okay karacan..
Okay Karacan'a teşekkür ederiz.Daha sık yazması dileği ile...
YanıtlaSiltaşrada doğup büyüyenlerin çok daha yakınlık kurabilecekleri bir yazı olmuş.
YanıtlaSilben de çocukluğumu balıkesir'de geçirdim mesela. fenerbahçe 103 golle şampiyon olduğu sezon sanırım bir izmir deplasmanına gelmişti. oradan balıkesir'e gelip bir halı sahanın açılışında gösteri maçı yapacaklardı balıkesirsporlu futbolcularla. tabii takımın hepsi değil; aykut, turan, nezihi, serdar, oğuz gelmişti. bir 6. oyuncu daha vardı ama onu hatırlayamadım. nasıl bir kalabalık vardı anlatamam. altışarlıdan maç yapmışlardı. ablam bana maçın duyurusuyla alakalı bir bülten getirmişti. ben de davetiye yerine belleyip sıkı sıkı korumuş, okul çıkışında "maracana" adlı o sahaya koşa koşa gitmiştim. sanki o bülteni gösterip maçı izleyecekmişim gibi. oysa gelen sahanın etrafında yerini alıyor, tel kafesli o sihirli dörtgendeki futbolcuları görme şansına erişiyordu.
insanlar izdiham yaratmışlardı. yüzüm tellere sıkışmıştı ama o insan istifinin arasında bir yere konuşlanmanın mutluluğunu yaşamıştım. tv'den gördüğüm o ünlü futbolcuları yakınımda ete kemiğe bürünmüş şekilde görmek inanılmaz bir deneyimdi.
hayal gibiydi gerçekten, o ünlü futbolcuları görüyordum, ama inanasım gelmiyordu. ta ki nezihi rakip futbolculardan birini sakatlayana kadar... böylesi bir gösteri maçında bile adam sakatlayacak kadar delice bir konsantrasyonla oynayan "deli nezihi" bana bunların gerçek olduğunu kanıtlar gibiydi.
(altıncı kişi o zamanlar toni schumacher'in yedeği olan kaleciydi. can olabilir. hani kalli'nin galatasaray'ından 4 gol yiyen...)
bu cok guzel, icten ve dokunakli yazi icin tesekkurler. Okay Karacan'in yazilarini burada gormekten memnuniyet duyariz. Umarim devami gelir.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilŞimdilerde her takımın milyonlarca taraftarı var, sürekli polemik konusu yapılan mevzulardan biridir. Çocukken hatırlarım Milliyet'in bir anketinde en çok taraftar Fenerbahçe'de çıkmıştı. Galatasaray'ın 90'lı yıllardaki çıkışının gerçekleştirmemişti o zamanlar. Kanarya Lefter'in turlarıyla çoktan fethetmişti Anadolu'yu. Lefter gitti Cemil Turan geldi. Anadoludaki Fenerbahçe geleneği değişmedi epeyce bir süre.
YanıtlaSilOysa şimdi durumlar farklı. Taraftar kendisine tepeden bakıldığını söylüyor ve Anadolu kulüplerinne karşı neredeyse antipatik bir takım oldu Fenerbahçe.
Ne oldu, nasıl oldu da bu günlere gelindi ? Okay Karacan'dan bir de bunun üzerine yazı bekliyorum. Can Kozanoğlu ile beraber yazsalar ne güzel olur.
her tarafı eğri olan spor basınının, az sayıda olan kaliteli ve düzgün insanı olan Okay abi, yolda görürsem koşup yanınıza gelip öpücem sizi o kadar seviyorum:)
YanıtlaSilBostondayken en çok özlediğim şeylerden biri pztesi akşamları olan programınızı izlemekti. Geldiğim hafta bir heyecanla geçtim tv nin karşısına, başladığı ilk günden itibaren "türk tvlerine göre çok üst düzey program" olarak nitelendirdiğim programın sona erdirilmiş olmasını normal karşıladım.
Sizin, B.Timurlenk, U.Meleke, M.Demirkol gibi insanların türk sporunun yarınlarını için ön planda ve aktif olarak görülmesi lazım.
88-93 yıllarım tokatta tokatın merkezinde gecti benimde.
YanıtlaSilLise yıllarım babam emniyette calıstığı için tokatsporun maçlarına bedava girebiliyordum. Hemde kapalı tribune.İlk gittiğimiz yıl ozamanlar 3.ligde olan tokatspor şampiyonluk mücadelesi veriyordu.Sondan bir önceki maça kadar lider gitti.Son maça ise Bulancakspor ile averaj farkıyla 2.çıktı.Maç Bulancaksporun son dakikalarda buldugu 2.golle berabere tamamlandı diye hatırlıyorum.Tabi maçtan sonraki çıkan büyük olayları da..
Ondan sonraki yıllarda iflah olmamıstı tokatspor orta sıra takımı oldu cıktı..
Biz ayrıldıktan sonra statu değişikliği ile istegine kavuştu Tokatspor ve Tokat halkı ama aynı konumda olan tasındıgımız sehrin takımıda aynı statuden yararlanıp ust lige cıktı ve arkasına Vestelide alarak super ligde bayaa olay çıkardı! Fakat Tokatspor hep yerinde kaldı...
Fenerbahçe Tokatsporla eşleşince bende seyrettiğim o eski maçlara gittim bi ara.Ne olaylar cıkmıstı o maçlarda hiç bişey yokken misafir takımın td'si kafasını cıkardı kulubeden diye adamın ustune yuruyen saha komiserimi ararsın, Tokatspor gol atsın diye ona destek karşı takımın kale arkasına gidip orda gol gormek istiyorum gibisinden dikilen Emniyet Müdürümü ararsın,rakip seyircileri once cıkardıgı için babama kufreden şerefsizlerimi ararsın(tabi kufrettiği adamın oglunun yanında onunla bir maç izlediğini bilmiyodu gerzek.O staddaki en önemli anılarımdan biride maç seyrederken Turgut Özal'ın vefat haberine denk gelmemdi.Bayrak yarıya inmişti ama maç devam etti.Oynanmayan maçlar iptal olmuştu bu maç ise haber geldiği sırada başladığı için o hafta oynanan birkaç maçtan biriydi..
Efsaneleri de vardı Tokatspor'un..O yıllar Tanju'yu Türk Futboluna kazandıran kayınpederi TD idi Tokatta..Tanjuyu tanju yapan adam oldugu soylenirdi ama Mehmet Özdilek Tokatspor'a getirilmiş onun tarafından denenmiş bu adamdan topçu olmaz diye gönderilmişti.. Sonrası Malum KahramanMaraşa gitmişti Özdilek 3.ligden 1.Lige kadar çıkma basarısını göstermişlerdi(Ozamanlar süper değildik :) ama 1.lige yıldızını Beşiktaşa kaptırarak yapılan başlangıç doğru durust puan alamadan tamamlatmıştı Maraşa.O takımdan aklıma penaltı canavarı Ferhat gelir sadece..Birde Mehmet Özdileke kaptırdıgımız şampiyonluklar :))
Aslında Tokat ve Fenerbahçe denince unutulmaz o maç geliyor aklıma 4-3 luk Fb-Gs kupa maçı...
Ortaokuldaydım (ozamanlar adı ortaokuldu şimdi hepsi bu isimde kalmadı) maç canlı yayınlanıyordu ve eve geldiğimde 3luk olmustuk ama en kotusu prekazi ile muhammedin rovasata paslarıydı.Ama sonu guzel olmustu :)
Ben o maçı tokattan izlemiştim ama canlı değildi..Tokatta yasayan Fenerbahçeliler Dün takımlarını canlı izlediler kimbilir ne hisler uyandırmıştır bu maç onlara.Keşke Roberto Carlos'uda götürselerdi ben Tokatı canlı Fenerbahçeyi cansız seyrettiğim halde bu kadar anım varken sadece R.Carlos'u gün yüzüyle görmüş Fenerbahçelilerde kimbilir ne anılar olurdu..
Belkide başuclarında duran R.Carlos imzalı formada onlara hep o anıyı hatırlatırdı...
Bu yazıyı kulağımda sesinle okudum Okay ağabey...
YanıtlaSilOkay Karacan'ı göstermiyor artık bizim televizyon. Bu yüzden bütün Barcelona maçları tatsız, Avrupa'dan futbol keyifsiz.
Hiç yüzü asılmayan, hayır demeyen dünyanın belki de en kibar ve nazik insanı, o harika Türkçesiyle daha ne kadar bizden uzak kalacak...
cok tesekkurler
YanıtlaSilGeçen gün lig tv'ye konuk olan Halil Özer, Türkiye'de spor yazarlığı bolluğu var ama isim olan yok dedi. O zaman ağzımdan şu sözler döküldü; "Niye yeni isimleri siz vitrine çıkarıp onları isim yapmıyorsunuz.. Ya da olanların içinden iyileri çekip parlatmıyorsunuz... " Bu yazıyı okuduktan sonra da şunu diyorum... İşte Okay Karacan gibiler de var isimse isim yazıysa yazı ama değerini bilmek yerine birilerinin kaprisleri yüzünden işsiz kalmasına bile göz yumulabiliyor. Tuhaf bir sektörde çalışıyoruz vesselam. Anadolu kasabalarında büyümüş ve sonrasında medya sektörüne girmiş biri olarak diyorum ki gerçekten yürüğinize sağlık. Bazen kafanızdan geçirdiklerinizi okurken bulursunuz kendinizi ve dersiniz ki; "İşte budur..." Ben de şu an onu diyorum; "İşte budur..."
YanıtlaSilOkan Karacan mı yazmış yoksa Anton Çehov mu... ? sanki üstadın kısa hikayelerinden birini okudum,tabi bir başka üstaddan,tabi başka bir üstadın sayfasında =)
YanıtlaSilEline sağlık Okay abi
YanıtlaSilKendisini gerçekten gözlerim arıyor ekranda. Umarım değerini bilecek bi kanalla tekrar futbol dünyasına döner en yakın zamanda.
bence okay karacan ntv'ye dönsün kampanyası başlatmak gerek acilen :)
YanıtlaSilsek ve samimi
YanıtlaSilbir anda kalabalik sokaklardan is, güc derdinin ötesinde futbol sevdasiyla ayrilan "fenerli amcalar" geldi aklima
cocuklugumuzun amcalari
kahvehanelerde ders veren amcalar
her seyden öte, ziyadesiyle bizi fenerli yapan amcalar...
sevgili okay karacan,
lütfen yazilarindan bizi mahrum birakma
Keşke Okay Abi de NTVSpor takımında devam etseydi ama sağlık olsun. Merak ediyorum hep Okay Karacan ve Murat Kosova hangi takımı tutarlar? :)
YanıtlaSileminim okay bey içinden "bu yazıyı okuduğunuz için teşekkürler" diyordur. Program bitiminde "bizi izlediğiniz için teşekkürler" denmesini ilk defa ondan gördük..Futbol bilgisi, kalemi bir yana, program sunumu bu kadar huzur veren başka bir adam tanımıyorum..
YanıtlaSilsevgiler, saygılar...
Haftasonu kulağımda orta boy radyoyla bahçede, tarlada, sokakta dolaştığım çocukluğum geldi aklıma... Futbol sevgimin ünü tüm köyü sarmıştı... Televizyonun olmadığı o dünyada TRT radyosunun maç yayınları beni giderek çok iyi bir radyo dinleyicisi yapmıştı... Hey gidi günler...
YanıtlaSilEllerine bin sağlık Okay Abi!..
Sade, etkileyici ve gerçek. Taşra baskısında olduğu gibi geçmiş artık bugün olmuş. Eskiden olanlar bugün olmuş. Okay Karacan'ın ne kadar doğru bir meslek seçtiği ve yaptığı zaten icraatlarından, heyecanından belli oluyordu, şimdi bu yazıyı okuyunca herşey pekişti.
YanıtlaSilÇok etkilendim, duygulandım. Aceto ve Okay Karacan'ı niye sevip saydığımı, hiç tanımasamda arkadaşım gibi hissettiğimi bir kez daha anladım. İşte spor ve futbol bu.
Umarım bir gün bir ocak başında veya deniz kenarında kendimizi rakı ile terbiye ederken de bu sohbetleri, anıları dinler, paylaşırız.
Sevgili Okay Karacan'ın da blog tutmasını istiyoruz.İletiver Bülent abi...
YanıtlaSil@cnbce
"Okay Karacan'ı göstermiyor artık bizim televizyon. Bu yüzden bütün Barcelona maçları tatsız, Avrupa'dan futbol keyifsiz. "
doğru söze ne denir be kardeşim...özledik o gülümsemesini...
Teşekkürler Okay Karacan, teşekkürler Bülent abi...
YanıtlaSilYazının Okay Karacan'ın dilinden geleceğini anlayınca "dur aga kahve alayım da öyle okuyayım bu yazıyı" dedim, iyi ki de öyle yapmışım keyifle okudum.
YanıtlaSilOkay Karacan bu blogda daha çok yazı yazmalıdır. Yürekten istiyorum,istiyoruz.
Kıbrıs Futbolu ile ilgili senaryosu vardı. Cankurtaran Samatya taraflarındaki toprak sahalarda oynanan mahalle maçlarından bahsetsede olur.
YanıtlaSilbende ilk olarak Osieck zamanında FB yi stadta izleme mutluluğuna ulaşmıştım bir Karabük-Fener maçında. sabahın 6 sında kalkıp stada gitmiştim. maç için geceden sabahlayacak olanlar vardı stad önünde ama ben izin koparamamıştım. o zaman FB de çok fazla yıldızda yoktu. kör topal gidiyordu işte. ligde kaçıncı hafta şampiyonluk yarışından koparız hesapları içindeydik hep. küçücük yüreğimizde fırtınar kopardı hep. başkaları yalandan ne olacak bu Fenerin hali diye sorardı biz ise gerçekten sorardık bu soruyu kendimize ve renkdaşlarımıza. şimdi işler değişti her halükarda şampiyonluğa oynayacağımızı biliyoruz ama eski tadımız var mı? işte bu soruya tam olarak cevap veremeiyorum neyse Okay abiye çok teşekkürler. duygu yüklü güzel bir yazı olmuş.
YanıtlaSilTeşekkürler Aceto ve Okay abi..
YanıtlaSilYazıyı okurken tüylerim diken diken oldu..Futbolun her zaman futbol olmadığı anlardan birini yaşattınız bize gerçekten..çok teşekkürler..
Okay abicim eline sağlık..
YanıtlaSilOkay Karacan'ın bu yazısı biraz da o günlerde okuduğu maç yazılarını andırır nitelikte. Gayet hoş, naif bir post olmuş.
YanıtlaSilE ben size daha ne diyeyim Bülent abi. Bu harika yazıyı okumamıza vesile olduğun için çok teşekkürler. Okay Karacan'a da ellerine sağlık diyoruz. Müthiş anlatmış bazı şeyleri Tokat üzerinden, 70'lik Fenerbahçeli dede üzerinden. Müthişsiniz. Böyle güzel hissettikçe, aceto kapanırsa, veya yazmayı bırakırsa ne yaparız diye düşünmede edemiyorum.
YanıtlaSil1984 doğumlu futbol aşığı bir insanım.Ne futbolla ilgili süslü kelimeler söyleyebilirim ne de derinlemesine yorumlar yapabilirim.Gözümü açtığımda Murat Kosava'yı,Okay Karacan abi'yi gördüm.Murat abi mükemmel bir insan,o bir tarafa Okay abi'nin maç içinde ki verdiği bilgilerle aydınlandık.Ben şanslıyım.Bursa'da doğdum.Bursaspor'umuz sayesinde tüm takımları gördüm.Şimdi küllenen bir sevdayı alevlendirmek çok zor çünkü her yerde bir şarkıdır tutturulmuş;kasaba baskısı,mahalle baskısı,3 büyükler baskısı...Baskıya gelemem Okay abi.Biz futbolcuyuz Bülent abi.
YanıtlaSilBu kadar güzel şey yazan adamı bir arada görünce Okay Karacan'a haksız lık edildiğini bir kez daha anladım. Belli insanların çok sevdiği ama herkesin onun yüzüne aşina olduğu bir karakter. Kalemi güçlü bu kadar adam, yarınlarda "güneşli pazartesiler"i getirirler diye umuyorum ;)
YanıtlaSilSaygılar.
Duygulandım.Okay Karacan abi çok sağol.
YanıtlaSile okay bey bi çıkıp "bis yapın" isterseniz mütevazi yorum köşesinde :)))
YanıtlaSilokay karacan ntv'ye dönsün premier lig sunsun grubu mevcut facebook'ta. Buyrun adresi http://www.facebook.com/home.php?#/group.php?gid=8843469502
YanıtlaSil"okay karacan ntv'ye dönsün premier lig sunsun" da... önce ntv'nin premier lig'in yayın haklarına sahip polması gerek miyor mu?
YanıtlaSilluis. ir a Moscú y muere allí.
YanıtlaSilokay karacan sürekli yazmalı böyle spor yazılarını.
YanıtlaSilbu tarz yazıları asil nadir'in patronluğunda çıkan güneş gazetesinin hafta sonu ekinde ali sami alkış yazardı yanlış hatırlamıyorsam.
@ jes hogh,
YanıtlaSilokay karacan'i bilmem ama murat kosova besiktas taraftari diye biliyorum.
Mükemmel bir yazı . Devamlı yazması dileğiyle .
YanıtlaSilBülent abi Okay abinin ne yapıcağı , hangi kanalda çalışacağı hakkında bilgiler verirsen seviniriz .
bu yazıyı ne zaman ağlamak istesem okur ağlarım bu gece de okumak istedim...
YanıtlaSilMerhabalar, yazı harika çok beğendim.
YanıtlaSilBen de Tokat'lıyım, Turhal'da oturuyorum. Okay abinin anlattığı yıllarda Tokat'ın neresinden bahsettiğini öğrenebilir miyim?