20 Eylül 2008

Ancelotti ve Spalletti

Serie A'da başka bir başkan, başka bir kulüp onu 10 kere yollamıştı. Bu sezon ligde ilk 2 maçı kaybettiği için değil elbette, geçmiş sezonlarda işlerin yolunda gitmediği dönemlerinde. Palermo'da olsa 5 kere gidip 5 kere gelirdi mesela. Carlo Ancelotti'nin kısmeti bir başka kulüpte çalışıyor olması: Milan'da. İtalya'nın en muhafazakar camiası burası. Kadrosundaki İtalyan oyuncuların sayısı, 40 yılda sadece 4 kaptan değiştirmesi ve kimi zaman bu uğurda kaybedilen kupalara rağmen "tek yol istikrar"dan vazgeçmemesi. Ligin ilk haftasında Bologna, 2. haftada deplasmanda Genoa'ya kaybettiler. Ancelotti yine tartışılıyor. O bundan memnun! "Beni ne zaman kapının önüne koymaya kalksanız ben o sezon kupa aldım" diyor medyaya. Ronaldinho ve Sheva transferleri pek de onun rızasıyla yapılmadı. Zambrotta ve Flamini tamam ama 2. el yıldızları onun istemediği kesin. Zurih'e 3 atmak kimseyi kesmedi elbette. Herkesin gözü San Siro'da Lazio maçında olacak. Lazio iyi başladı, 2'de 2 yaptı ve Carrizo, Zarate'li kadro Milano'ya kazanmaya gelecek. Üstelik Milan'da Pirlo 2 ay yok. Ancelotti bir kez daha İstanbul'a gelir mi bilemem ama bir gün mutlaka Roma'nın başına geçecek. Bu belki de Roma'nın Spalletti'ye ne kadar sabredeceğiyle alakalı... Roma, Milan gibi sabırlı bir kulüp değil. Takımı 3 yıldır Inter ile zirvede boğuşturan, iyi de futbol oynatan Spalletti önce Palermo sonra da Cluj'a mağlup olunca tezkere yazmaya başladı İtalyan medyası. Baptista'nın fos çıktığı forvette, Spalletti'nin kaderi Totti'nin elinde. Onun da kalçaları bugünlerde Volkan Yaman ile yarışıyor...

Allianz Arena'da Manita

" Bayern Munih'in tarihinde kendi sahasındaki en farklı mağlubiyeti bu mudur?" Werder Bremen, Allianz Arena'da resmen tecavüz etti Klinsmann'ın takımına. 5 attılar, fazlası da olurdu. 2 yediler ; o da rehavetten. Bayern Munih için sezonun ilk ve acı mağlubiyeti. 5 maçta kalelerinde 9 gol gördüler. Kahn sonrası kolay olmayacaktı ama kim der ki; "B. Munih sahasında 5 yiyecek", şahsen ben bir çay ısmarlardım. Mesut Özil harika bir gol attı, ayağına sağlık...

Raul mu Higuain mi?

Real Madrid forvetinde Van Nistelrooy'un yanında kim oynamalı? Raul mu Higuain mi? Anketi Marca'da gördüğümde bu soru taraftara sorulur mu;%90 Raul çıkmıştır dedim. Devir değişmiş. 60 bin okuyucu oy kullanmış. "%81 Higuain oynasın" diyor. Bunu da gördük...

Trezeguet

Başkalarının yapacağı benzetmeyi bizzat kendisi yapmış. David Trezeguet yine sakatlandı. Cam Adamlar Kulübü'nün kurucu üyelerindendir. "Sonumun Ronaldo gibi olmasını istemiyorum" diyor. Amauri'nin transferi sonrasında Del Piero ile birlikte üçü de 11'de sahaya çıkar mı tartışmaları şimdilik rafa kalktı. Trezeguet operasyon sonrası 4 ay futbol oynayamayacak. Sezonun daha ilk 3 haftasında ağır sakatlık haberleri yağmaya başladı. Milan'da Pirlo 2 ay yok. Yük Flamini'nin üzerinde olacak. Newcastle'da Alan Smith 3 ay yok. Napoli'de Lavezzi 1 ay yok.

18 Eylül 2008

Fiorentina'ya Yeni Stad

Yeni stad projesi ve İtalya yanyana gelince pek inandırıcılığı olmayan bir cümle kuruyormuş hissediyor insan. Juventus, Milano'lular, Roma yıllardır yeni stad yapacak. Euro 2012'yi alabilseler; tüm stadlar elden geçer, yenileri de yapılırdı ama o tren, Moggi skandalı ve tribün terörü yüzünden kaçtı. Son proje Fiorentina kulübünün. Artık yeni projelerde "cabrio" ayrıntısını vermenin gereği yok. 40-50 bin kapasiteli yakınında otel, alışveriş merkezi, tematik futbol parkı ve modern müzenin yer alacağı bir proje. Fiorentina başkanı, "politikacıların yardımını bekliyoruz" diyor. Bence İtalya'nın mevcut şartlarında daha çok bekler. Ülkenin simgelerinden Alitalia batmış, ağlayanı yok...

Haftasonu Futbol

19.09.2008 Cuma
21.00 Denizlispor - Trabzonspor (Lig Tv)
21.30 Bayer Leverkusen - Hannover 96 (24)
01.00 San Lorenzo - Colon (Ntv Spor)
20.09.2008 Cumartesi
14.30 Aberdeen - Dundee United (Futbol Smart)
14.45 Sunderland - Middlesbrough (Spormax)
16.30 Bayern Münih - Werder Bremen (24)
17.00 Liverpool - Stoke City (Spormax)
19.00 Catania - Atalanta (Ntv Spor)
19.30 Bolton - Arsenal (Spormax)
20.00 Adanaspor - Diyarbakırspor (D Spor)
20.00 Le Havre - O. Lyon (Kanal A)
21.00 Fenerbahçe - Gençlerbirliği (Lig Tv)
21.45 Az Alkmaar - PSV Eindhoven (Futbol Smart)
22.00 Nice - Le Mans (Kanal A)
22.30 S. Lizbon - Belenenses (Spormax)
00.20 Atletico Mineiro - Nautico (Spormax)
00.20 Velez Sarsfield - Rosario Central (Ntv Spor)
21.09.2008 Pazar
12.00 D.Moskova - Shinnik (Spormax)
13.30 Feyenoord - Ajax (Futbol Smart)
14.00 West Bromvich - Aston Villa (Spormax)
16.00 Chelsea - M. United (Spormax)
16.00 Torino - İnter (Ntv Spor)
18.00 Valencia - Osasuna (Ntv Spor)
18.00 Wolfsburg - Hamburg (24)
18.00 Kilmarnock - Celtic (Futbol Smart)
18.00 Zenit - CSKA Moskova (Spormax) Bant
19.00 Kocaelispor - Galatasaray (Lig Tv)
20.00 Karşıyaka - Samsunspor (D Spor)
20.00 Leixoes - Braga (Spormax)
20.00 Racing Santander - Real Madrid (Ntv Spor)
21.30 Milan - Lazio (Ntv)
21.45 Beşiktaş - Gaziantepspor (Lig Tv)
22.00 Sport Recife São Paulo (Spormax)
22.00 Marsilya - Monaco (Kanal A)
22.00 Sporting Gijon - Barcelona (Ntv Spor)
22.15 Rio Ave - Porto (Spormax)
00.30 PSG - S. Etienne (Kanal A) Bant
22.09.2008 Pazartesi
20.00 Erciyesspor - Sakaryaspor (D Spor)
21.00 Guimaraes - Nacional Madeira (Spormax)
23.00 Pacos Ferreira - Benfica (Spormax)

Batık Turnuva

UEFA ve FIFA programındaki milli maç sayısının fazlalığından kulüpler, futbolcular şikayetçi ama dinleyen yok. Tüm bu yoğun trafik yetmemiş gibi şimdi de Fransızların yeni bir projesi çıktı ortaya. Rugby'deki "6 Nations" benzeri bir turnuva peşindeler. Fransa, Almanya, İtalya ve İspanya'nın katılacağı ve her yıl olmadı 2 yılda bir düzenlenecek dörtlü bir turnuva. İngilizler'den nefret eden Fransızların akıllarına bile gelmemiş İngiltere milli takımı. Haziran ayı diyorlar ama boş Haziran'ı biraz zor bulurlar. 2010 Dünya Kupası öncesinde Güney Afrika'da 2009 Haziran'ında (14/28) Konfederasyon Kupası var. İspanya ve İtalya katılacak. Ertesi yıl finaller, 2 yıl sonra Euro 2012... İşten bihaber iş geliştirmeciler vardır plazalarda. Onların işine benziyor bu proje...

Tüccar Crespo

Tüccar futbolcu listesi yap deseler ilk 3 arasına yazarım onu. Son 10 yılda en beğendiğim santrforlardan biri ama o son yıllarda gol atmaktan çok kenarda yatıp nasıl fazla kazanırımın hesabını yapıyor. En güzeli de onu Lazio formasıyla hatırlamak. Hernan Crespo'ya sezon başında gelen teklifler Inter'de kazandığının yarısı bile olmayınca rantiye Arjantinli Milano'da kaldı. Bir yıldır milli takımdan da ayağını kestiler. Boca Juniors'da Palermo sakatlanınca sormuşlar "gelir misin?" diye? Sağolun ben River'lı kalayım demiş. Inter'de formayı alması çok zor. Mourinho 4-3-3- oynatıyor ve Ibrahimovic sakat olmadığı sürece banko.

Sabah Sabah Riquelme

Zordur sabah antrenmanı. Afyonu patlamamış bir grup adam. Takım içindeki kavgalar da, çift kalede sertlikler de sabah antrenmanında olur ekseriyetle. Bu da Boca Juniors'dan. Sabah sabah Riquelme. Avrupa'ya bir daha dönmeye niyeti yok gibi. Juninho ile birlikte Türkiye ve kalibresindeki liglerde takımı teş başına şampiyon yapacak adamdır gözümde...

DVD:Ryan Giggs

Ryan Giggs'in hayatı. DVD 22 Eylül'de İngiltere'de satışa çıkıyor. Bu da Amazon linki

9.15 Spreyi

İlk olarak Brezilya liginde görmüştüm. Arjantinliler de bugünden itibaren liglerinde kullanmaya başlıyorlar. Serbest vuruşlarda 9.15'i göstermek için hakem elindeki spreyi kullanacak. Ağırlığı sadece 110 gram. Sprey poliamid ve poliestiron içeriyormuş derken bir kimyager arkadaşın asistini rica ediyoruz tabii. Sonuç hakem baraj için sahayı çiziyor, frikik sonrası işini bitiren sprey boya da uçup gidiyor...

Hugo Taklası 2008

Frikikten nefis çaktı Zenit'e, maçın tek golü ardından Hugo Sanchez taklası. Alex Del Piero. 34 yaşında...

17 Eylül 2008

Sabah Sabah Gascoigne

Saat 09:45. Hangi gün olduğunun önemi yok. Paul Gascoigne kapalı pub'ın kapısında bekliyor. Bir kadeh içki için... Kapıyı açmıyorlar, buradan bir içki satan dükkana gidiyor ve bir şişe Famous Grouse Whisky alıyor. Ucuzundan. Talisker içmiyor bu adam. İngiltere garip ülke. Kimse el uzatmıyor bu adama. Ailesi de eve almıyor. Günün birinde atkılarla, bayrakla, çiçeklerle donatacaklar bir duvar dibini. Samimiyetsizlik bahçesi diyeceğiz biz de...

Henry

Henry'nin Barcelona'daki performansı geldiğinin ilk ayında da tartışılıyordu, 14 ay sonra bugün de. Geçen sezon özel problemlerim var moralsizim, Rijkaard nerede oynatırsa orada oynarım diyordu. Bugün daha talepkar. Eto'o nun formasını istiyor. Juventus döneminde de aynı krizi yaşamıştı Henry. Ben fotoğrafa takıldım. Sinir bozucu bir kare...

Şampiyonlar Ligi #1/2

Şampiyonlar Ligi'nde ilk haftanın lideri 3 galibiyet, 1 beraberlikle İspanyollar. İlk 2 gün ikide iki yapan İngilizler 2. günü 2 beraberlikle geçtiler. Arsenal'e Kiev deplasmanı ters geliyor demek ki. Son dakikada beraberlik golünü attılar. Porto 3 puana rağmen bu tempoyla Arsenal deplasmanında darmadağın olur. Cristiano Ronaldo'nun sakatlıktan dönüp son 30 dk oynadığı maç Villarreal ile 0-0. Nihat ve Rossi'nin yokluğunda iyi sonuç. Fiorentina tecrübesiz mi diyeceğiz şimdi? Lyon deplasmanında 2-0 öne geçip ancak bir puanla döndüler. Juventus'da işi yine Del Piero bitirdi muhteşem bir frikikle. 2010'da Premier Lig'de oynamak istiyormuş. Paranın kokusu işte. Bayern Munih, S. Bükreş deplasmanında galip ve Real Madrid bu sezon ilk kez bir resmi maçta gol yemedi. Bate Borisov forvetini durdurabildiler! Haftanın takımı Atletico Madrid. Hayalkırıklığı ise Roma. Haftasonu maçlarında bakalım bu 32 takımdan kaçının nefesi kesilecek lig maçlarında?

Porto 3 Fenerbahçe 1

Emre'nin kariyerinde belki de ilk kez sağ açık başladığı; Aragones'in elinden tutup getirdiği Josico'nun kulübede oturduğu, sakatlıktan dönen Selçuk'un onbirde başladığı, Yasin'in maç boyunca Can Arat'ı aratmadığı, R. Carlos'un yenilen gollerde yine numaralı seyirci havasında olduğu, Alex'in baldırını tuttuğu dakikadan itibaren kayıpları oynadığı, Uğur Boral'in didindiği, Josico'nun belki de iyi ısınmadan girdiği ikinci yarının başında 7 dakikada oyundan çıktığı, 2. yarıda Porto'nun helva gibi sağ kanadından Roberto Carlos'un 2 adet al da at değil; çarp sadece gol olsun lokumu attığı, Guiza'nın golünü atıp, iki pozisyonu zamanlama hatasıyla heba ettiği, Aragones'in Kazım'ı oyuna alırken neden Emre'yi oyunda tuttuğu ve Uğur Boral'ı oyundan çıkardığının anlaşılmadığı, geçen seneki Fener bu Porto'ya 3 atardı yorumlarının bol bol duyulduğu, 17 gün sonra maça çıkan Porto'nun erken bulduğu 2 gol sonrasında yattığı ve 2 farka rağmen galibiyeti hak etmediği, kalitesi Hacettepe-Fenerbahçe maçıyla ancak yarışabilen futbol adına keyif vermeyen 90 dakika. Aragones için hayat zorlaşacak. Tek derdinin İstanbul trafiği olmayacağı kesin!..

Newcastle Explorer

Microsoft'un elinin değdiği takımdan hayır gelir mi? İngilizler, Newcastle'a yeni patron arıyorlar. Bill Gates'i de yazmışlar. Gates'in haberi var mıdır bilinmez. Kulübün patronu "Asley ben senede 26 milyon euro para koyarım, bir kuruş daha işlemez, taraftarlar daha fazlasını istiyorsa yeni başkan bulsunlar" diyor. Kulübe biçtiği fiyat 580 milyon euro. Bill Gates futbol topu görse bomba diye karakola götürür demiyoruz tabii... Marquez ile top oynamışlığı var!

Porto vs Fenerbahçe

Barcelona ve Real Madrid'in bu sezon forvet transferi yapmaması konu alan başlıklarda Fenerbahçe'nin eldeki forvet sayısı da tartışılmıştı. Bugün Semih yok. Maçın deplasmanda olması ve tek forvet oynama tercihi bu sorunu bugünün gündeminden çıkarıyor. Fenerbahçe için beklediğim 11: Volkan-Gökhan-Yasin-Lugano-R.Carlos-Kazım-Maldonado-Josico-Emre, Alex ve Güiza. Uğur Boral son maçta oyundan çıkarken yaptığı jestin cezasını çekebilir. Guiza için ideal maç. Onun istediği uzun toplar ve tek vuruşlar. Porto 11'i için Portekiz basınına baktım. Ramazan nedeniyle Tarık galiba oynamayacak. Verdikleri 11, 4-3-3 gösteriyor. Helton, Sapunaru, Rolando, Bruno Alves, Benitez, Lucho, Fernando, Meireles; Mariano, Lisandro ve Cristian Rodriguez. Porto uzun yıllardır Şampiyonlar Ligi'nde sahasında ilk maçı kazanamadı.

Şampiyonlar Ligi #1/1

İngilizler kaldıkları yerden devam ediyorlar. Bordeaux'un kaybetmesi doğal da bu kadar perişan olmalarını beklemiyordum. İki İngiliz açtı skoru, iki vatandaşları kapadı. Anelka her maç yazmaya devam ediyor. Roma'da Baptista galiba uğursuz transfer! Önce Palermo'da çakıldılar şimdi de kağıt üzerindeki en kolay maçlarını kaybettiler grupta. Gecenin bombası Cluj. Olympiakos elendi, Pana sahasında mağlup. Komşu yokuş aşağı koşuyor ülke puanında. Barça'da Guardiola derin bir nefes almıştır. Atletico Madrid 12 yıl sonra iyi başladı. Lucescu klasiği devam ediyor. Anorthosis de sezonun flaş takımı. W.Bremen'i Almanya'da tabelada sıfırda tutmak büyük iş. Star şifreledi maçı. Fransız kanalı TF1'e misafir olduk. Gerrard'ın golü muhteşem. Rafa Benitez yine güvenemedi takımına. Erik Gerets'e yazık oldu. 2. yarı tek kaleye çevirdiler. Reina'yı geçemediler. Uzatmada karşı karşıya kurtardığı bir top var ki...Chelsea -Bordeaux: 4-0
Roma- Cluj: 1-2
Panathinaikos-İnter: 0-2
Werder Bremen-Anorthosis: 0-0
Barcelona-Sporting Lizbon: 3-1
Basel-Şaktar: 1-2
Marsilya-Liverpool: 1-2
PSV Eindhoven-Atletico Madrid: 0-3

16 Eylül 2008

Camı Kim Kırdı?

Mahallede sokak arasında, boş arsada kıran kırana geçen maçı tatil eden bir şangırt efekti olurdu kimi zaman. Bonhof'a, Roberto Carlos'a özenen biri topa abanır ve cam çerçeve aşağı inerdi. Bu durumda devreye tabanları yağlamak deyimi devreye girerdi. Herkes kaçar; sahanın, sokağın ortasında bir çocuk kalırdı: "Topun sahibi" Sermayeyi kaptırmamak için, camı kırılan evden ümitsizce topun geri gelmesini beklerdi. "Kesim mi lan topunuzu" repliği de buraya uygundur. "Camı kim kırdı?" sorusunun cevabı önemsizdir aslında. Topun sahibi çocuk değişirdi ama hiçbiri de "Ahmet çekti şutu, Mehmet attı voleyi" diye ispiyonlamazdı. Camı kırılan; topun sahibini suçlu bellerdi.
***
Hacettepe maçında Fenerbahçe'nin yediği 2. golde topu kendi kalesine atan Can Arat da o topun sahibi çocuk. Camı kıran ve kadraja bir girip bir çıkan ve Can acı içinde yerden kalkarken olması gerektiği yere yürüyen de Roberto Carlos. Fenerbahçe'de stoperlerin toptan kariyerini bitirecek bu adam. Önce en taze pozisyon. Haccettepe atağında yine ileriye gezmeye giden Roberto Carlos kalesine pek uzaklarda. İstanbul dönüşü Yalova'da arabalı vapur kuyruğuna takılmış tatilci havası var. Yasin sol stoper, mecburen kademeye giriyor. Can Arat da ön direkte tek başına kalıyor. İşin piri bir santrfor zaten ön direğe koşu yapar ve stoperin önüne geçip son vuruşunu yapar. Can Arat bunun telaşıyla vuruyor kendi kalesine.
Geçen sezon Edu'nun kendi kalesine attığı gollerde de, verdiği hatalı geri paslarda da Roberto Carlos'un hovarda futbolunun etkisi var. Edu geçen sezon sol bekin kademisini toparlamaktan helak olmuştu. Bu sezon da değişen birşey yok. Roberto Carlos'un oyun disiplini, alan sorumluluğu, "gidersem geri dönemem"; gidiyorsam geri dönmeliyim gibi kaygıları yok. O kafasına göre takılıyor.
Aragones'in Hacettepe maçı öncesinde Josico-Maldonado ikilisinin tercih etme sebebi olarak verdiği yanıt da arızayı belgeliyor. "Bizim bekler ileriye çıkmayı çok seviyorlar" diyor Aragones. Nazik adam, "geri dönmüyorlar" demiyor ama. Formül üretmiş: "Benim planım iki ön liberonun çıkan beklerin kademesine girmesi." Josico ve Maldonado da seri oyuncular olmadığından kanat kademesine yetişmekte sıkıntı yaşıyor ve göbekte idare ediyorlar.
"Deivid'in dönüşü sonrasında 6. yabancı kim?" sorusuyla karşılaşacak olan Fenerbahçe'de lüks olan Roberto Carlos'tur. Ümit Özat en az 7-8 orta keserdi sağ ayağıyla o kanattan. Carlos ne asist yapıyor ne savunma. Arada bir ters kanattan kademeyi girmeleri dışında bir artısını arayalım..
Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi sol beki Türkiye'de tatil yapıyor. İmzası sonrasında dünya medyasında çıkan haberler iyi reklamdı. Çeyrek final oynayan Fenerbahçe'nin artık bu türden bir reklama da ihtiyacı yok. Geçen sezon Şampiyonlar Ligi'nde oynadığı maçlarda "ben Roberto Carlos" kimliğiyle hakemleri etkilediğini es geçmeyelim tabii. Bu da 2. artısıdır.
***
Can Arat ilk gol öncesindeki vuruş tekniğiyle "kim" olduğunu bir kez daha hatırlattı. A Milli takıma kadar yükselebilmiş olması da bir başka acı futbol gerçeği... Bu ülkede Fenerbahçe olmaz bir başka takımda gider futboldan hayatını kazanır, kazansın da... Lakin camı kıranı o da söyleyemiyor ekranlarda. Carlos yerini kaybetti diyemiyor elbette...
Camı çerçeveyi indiren ve her seferinde olay mahalinden topuklayan ve kavgalara en önde gidip mahallenin gönlünü alan arsız çocuk Roberto Carlos; bu giden kaçıncı toptur? Sahibi sen olmadığın...

Guillaume Hoarau

Kezman, Paris Saint Germain formasıyla ilk golünü attı. Penaltıdan. Muhtemelen bir jest yapmışlardır ona hoşgeldin niyetine. Penaltıyı "alan" da Hoarau. Hakemi fena kandırmış. Geçen sezon Fransa 2'nin gol kralıydı. Paris Saint Germain pişiriyordu, bu sezon sofraya koydu. O forma altında ne kadar parlar emin değilim ama bir Carew havası var. Bir başka tarifi de Hakan Şükür tipinde santrfor olsa gerek. 1.90 boyunda ve 24 yaşında. Kayserispor eşleşmesinde kilit adam...

Mourinho Sicilya'ya...?

Mourinho planlı programlı adam. Inter'e imzası öncesi İtalyanca'yı öğrendi. Hiç de fena konuşmuyor. Bir Portekizli için zor değildir zaten. Soruları direkt alabiliyor olması tabii iletişimi de kuvvetlendiriyor medyayla ve galiba kendini hala Londra'da sanıyor. O rakip teknik adamlarla kavga eden, her dakika polemik yaratan Mourinho daha Serie A ısınmadan yine aynı yönteme başvurdu. Lakin bu kez hedef küçültmüş. Catania ve hocası Zenga'yı hedef almıştı maç öncesi. Yıldızlara da gerek yok, her türlü yeneriz dedi. Inter'in sahasında Catania'yı yenmesi olay değil tabii. 2 golü de Catania attı kendi kalesine. Mourinho yine susmadı, "5 olurdu" dedi. Bir adam bu kadar antipatik olur. Londra'da Portekizli olmak, güneyin karakteriyle farklı görünmek ve kafayı tapas'a, şaraba takmış Akdenizli'yi oynayan, İtalyan yemekleri yiyen, Lizbon'a tatile giden İngilizler için cazip gelmiş olabilir ama burası İtalya. Tereceyi tere satar bir hali var. İngiltere'de teknik adamlar konuşuyordu. İtalya'da herkes konuşuyor, teknik adamlar, futbolcular, başkanlar, yöneticiler. Kimse susmuyor ki, hedef alındıklarında lafı yapıştırıyorlar. Mourinho şimdi kalktı bir Sicilya takımını küçük düşürdü. Tezahüratla kapatayım: "Mourinho Sicilya'ya nasıl gelecek?" Hayır sanki biz ordayız...

Jimmy Floyd Hasselbaink

Van Basten sonrası Van Nistelrooy öncesi dönemin golcüsü. Bizim transfer haberlerinde de az manşet kurtarmamıştır. Gelmedi, gelemedi memlekete. Spikerler adını söyleyene kadar şut kaleye ulaşmış olurdu zaten. Jimmy Floyd Hasselbaink. Hollandalı 36 yaşında futbolu bıraktı. Vieri'den sonra Atletico Madrid'in en iyi yabancı golcüsü olmuştu. Chelsea yılları da harika geçti. M.Brough sonrası serbest düşüş. Son 10 yılın en iyi 10 golcüsü arasına girer mi? 20'de kesin vardır...

Genç Jack

B.Rovers-Arsenal maçını seyrediyoruz. Oyuncu değişikliği. Bu kim dedik? Top toplayıcı bir çocuk sırtına Arsenal forması geçirip sahaya girmiş dese spiker kabulümüzdür. O kadar gençmiş ki rekoru ele geçirdi. Jack Wilshere 16 yaş 256 gün ile Premier Lig'in en genç forma giyen futbolcusu. (Yorumlarda bir edit var) Genç Jack diyoruz artık aramızda!

Atan&Tutan

Atan ve Tutan. Real Madrid veya Valencia'da bir araya getirmenin bedeli 80 milyon euro. Real Madrid ve Valencia dışında bir takımda görmenin bedeli 160 milyon euro. İspanyol milli takımıyla idare edeceğiz...

15 Eylül 2008

14 Eylül 2008

Freddie Ljungberg #2

"Freddie Ljungberg 31 yaşında ve halen bir takımı yok. Arsenal'den geldiği West Ham'dan kontratını karşılıklı feshederek ayrıldı." demişim hakkındaki en son postta.
- Adam neden futbol oynasın ki!

Fahim Durum Vahim


Manchester City:1 Chelsea:3

Overdose

Liverpool-Man. United, Dortmund-Schalke 04, B.Rovers-Arsenal, Man.City-Chelsea, Hacettepe-Fenerbahçe, Barcelona-Santander, Galatasaray Antalyaspor, Sevilla-Sporting. Elde kumanda bir oraya bir buraya... 9 saat futbol, 180 dakikası eziyet...