Fenerbahçe vs Galatasaray

Anlam veremediğim ritüel(ler) var derbide. Deplasmana gelen takımın otobüsten indikten sonra sahaya çıkması, anlamsız bir zemin kontrolü, kendi tribününe gitmesi. Galatasaray'ın bu sezonki kadrosu Kadıköy'ün atmosferinden etkilenmez yorumlarına destek atmak amacıyla pek bir havalı dolandılar maç öncesinde başta Arda ve Aydın. Kulaklarda ipod, hercai, tribünleri iplemeyen tavırlar. Gereği var mı? Özellikle kendi tribününe giderken samuray saçları, elleri cebinde pek bir havalı Aydın. Kaç maç oynamışsın, neyi başarmışsın, hani havan kime? Doğal olmayan bir gösteriydi bu. Şükrü Saracoğlu'nun gayet rahat soyunma odaları var, gelir ısınma saatine kadar oturur beklersin...Tünel çıkışında başta Semih olmak üzere Fenerbahçeli futbolcular gergindi. Kaptansız sefere çıkmanın moral bozukluğu, kaybederlerse klasik her kötü giden dönemi, bir Galatasaray galibiyetiyle bertaraf etme şansını kaçırma; devre arasında gönderilme korkusu. Galatasaray için Ankaraspor'dan başlayan Fenerbahçe ile biten 4 maçlık trafikte aynı kadro ile oynamak cinayetti. Kupa maçında aslarını dinlendirmeyen Skibbe 3 maçın birinde illa ki takılacaktı. Ya pili orta yerde şarj edecekti ya da takımın ulaşılamıyor mesajını son maçta dinleyecekti. Öyle oldu. UEFA Kupası'nda oynamak dezavantajlı. Perşembe-Pazar trafiğinde maç yapıyorsun. Galatasaray'ın ilk hatası Cuma Portekiz dönüşü akşam takımı kampa almamak oldu. Cuma gecesi bir gece önce Lizbon'dakinden daha fazla yorulmuştur Galatasaraylı futbolcular! Bir de o anlamsız "kazanan takım bozulmaz" yalanı... Hakan Şükür yerine transfer ettiğin Baros'tan sağ açık yaratmak ne demektir? Papazın karnı toktu bu kez. 3 gün önce yemişti o pilavı. Derbilerde erken şok golü atan Fenerbahçe olurdu her seferinde. Galatasaray için üretilen formül de; Kadıköy'den 3 puanla çıkmak istiyorsa ne yapıp edip ilk golü atması gerektiğiydi. Attı da. Derbilerde atılan golden sonraki 5 dakika mühimdir. Olacağı varsa; ya ikilersin ya da topu ağlarında görürsün. İlk kornerde çizgiden topu çıkartılan Selçuk'u 2. kornerde bir kez daha kaçırdı Emre Aşık. Fenerbahçe'nin kazandığı derbilerde sezon boyunca taraftarının tepkisini çeken, tribündeki Beyaz Türklerin "cık cık" dediği adamların performanslarının tavan yapması esastır. Bir çırpıda asılacak Selçuk, Josico, Edu gibi isimler belki de sezonun en iyi futbollarını oynadılar. Bakınız yılllar önce Olimpiyat Stadı'nda 1 gol 1 asistle oynayan ve 5 yıl yatan Kemal Aslan. Serbest oynayan Deivid'in yalnız bıraktığı Gökhan Gönül'ün kanadından gelemedi Galatasaray. Arda ve ona yanaşan Lincoln ile sezon başından beri rakiplerin sol kanatlarını çökertiyorlardı, bu kez başaramadılar. Üstelik Gökhan Gönül bu ikiliye rağmen iki de isabetli orta yaptı. Fenerbahçe forveti pozisyona giremeden 2-1 oldu maç. Emre Aşık'ın garip klepsi Kadıköy kurallarına uydu ve direk dibine gitti. Lincoln'ün sayılmayan frikiğinde stadda topun gerisinde bekleyen hakem dışında çift vuruş verdiğinin farkına varan var mıydı acaba? İlk yarı birkaç pozisyonda evsahibine sarı kart çıkarmayan hakem; 90 dakika genelinde derbilerde evsahibinin akıntısının tersine kürek çekmeyecek kadar akıllı hakem sınıfındandı. Hakem camiasının telkinidir bu tarz zaten. Ekrandakiler de farklı yönetmezlerdi derbileri. Aragones yine çoğu zaman yere bakıyordu, ne arıyor da bulamıyor kulübenin zemininde anlamıyorum. Bu endamıyla James Bond olsa daha iyi olur dediğim Skibbe ikinci yarıya anlamsız iki değişiklikle başladı. Ümit Karan kötüydü, çıkmalıydı ama gözünde ödem yüzünden antrenmansız dibe vurmuş Nonda yerine Kewell'ı alıp Baros'u tek forvet bırakmalıydı fikrimce. Pi'yi 5 de alsan bu hocanın çapı bir yere kadar... Gerets eğer bu derbi atmosferine yakışıyorsa Skibbe'nin kenardaki o anlamsız bakışları nedir? Horon tepen Japon bile daha doğal görünür gözüme. Lugano'nun golüyle Galatasaray için maç bitime 40 dakika kala bitti. Zaten mecalleri yoktu, skor da bahaneleri oldu. İkinci yarı kapanan Fenerbahçe'nin yarı sahasına oyunu yıkmayı bile başaramadılar. "Havalı Aydın" mı 3-1'den maçı çevirecekti? Temmuz ayında kırdığı ayağıyla uzak köşeye plase yapan Deivid, Galatasaray'da iyileşemeyen değil iyileşmek istemeyen futbolcular için bir mesajdır. Galatasaray'ı kim yönetiyorsa; -Skibbe ise Skibbe- istatistikçisini çağıracak ve soracak. Galatasaray en sezon ne zaman bu ligde iki deplasmanda 8 gol yedi? Bursa'da kaybeden, Eskişehir'de 2-1'den 4-2 maç veren Galatasaray'ın; Kadıköy'de kaybetmesi kimi şaşırttı ki! İki aydır her maçtan sonra gereksiz ve gereksiz "Kadıköy'de final oynarız" diyenler dua etsin de Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi'nde gruptan çıksın!. Mazallah.....