11 Ağustos 2007
Golü yedik yakmayacak mıyız sigarayı?
Serie B takımı lan bunlar dersen olacağı bu işte. Juventus, Roma'yı çok fena çarptı bu akşam. RAI Uno şifresiz verip hayır duası aldı. 2-0 öne geçip 5-2 verdiler maçı Juventus'a, Totti ve dadaşlar. Bu da demektir ki Juve'den bu sezon bir cacık olmaz diyen ben dahil zatlar birer bardak soğuk su içelim. Juventus'un yeni forma reklamı New Holland: Fiat grubunun, traktör, iş makinesi vs... Öğleden sonra Fox'un Premier Lig yayına diyecek birşey bulamıyorum. X spikerler diye not düşmüştüm, haklı çıkmaz istemezdim. Bırak spikeri, ses-görüntü senkronunu bile halledemediler. Tuncay -ki dün gece kulakları bol bol çınlamıştır İkitelli'de-, iyi başladı lige de takımından bir cacık olur mu; o zor işte. Spikerlerin Avrupa'da oynayan Türk futbolcuların maçlarını anlatırken takındıkları tavır ise ayrı bir yazı konusu, burada harcamayayım. Aston Villa-Liverpool maçı nefisti. Torres için seyrettim maçı ama yine dayıoğlu bitirdi işi. Maç 80'den sonra 1-1 olmuş, önce frikiği aldı Gerrard, sonra sol doksana manyak taktı. Maçı anlatan "Voronin sürpriz transfer" diyor, ben 6 ay önce biliyordum; adım Rafa Benitez mi peki? Aston Villa'nın stadı da bu arada "no smoking" statmış. Golü yemişiz yakmayacak mıyız yani sigarayı? Az Alkmaar Inter'i fena dağıtmış hazırlık maçında, dörtlük yapmışlar. O. Lyon'a da daha 2. haftadan çaktılar. Yeter artık başkası şampiyon olsun.
İngilizler de futbol oynasın
Kulüplerin Amerikan, Oligark sermayesine satışına ses çıkarmayan İngiliz hükümeti; Premier Lig'deki yabancı sayısına kafayı takmış. Milyon dolarlar sınırdan girerken iyi elbette! Premier Lig tarihinde ilk kez yabancı futbolcu sayısı British'leri geçti. Bu sezon 66 ülkeden 330 yabancı futbolcu ligde top koşturacak. Bu rakam geçen sezon 280'di. İngiliz İçişleri Bakanlığı bu duruma itiraz etmiş, "topu bizim çocuklara da verseler onlar da oynasa" diyor. Arsenal'in meşhur 11 yabancıdan kurulu onbiri bu sezon çokça sahaya çıkabilir. Arsenal'daki oran (yabancı/British), 22'ye 2. Liverpool'da 18'e 5; ki Rafa Benitez bu sezon 11 yabancı transfer etti. Chelsea'da 16'ya 9; Man. United'da 15'e 2, Fulham'da kafa kafaya 13'e 12 ve Newcastle'da 15'e 10.Transfer döneminde rekor 11 yabancıyla Liverpool'da, ardından Man. City 8 ve Bolton 7 yabancıyla geliyor. Man. United 4 yabancı, Chelsea son Alex(PSV) transferi dahil 3 yabancı futbolcuyu kadrosuna kattı. Milli takımlarında %75 oynama kuralına rağmen ( Brezilyalılar için dezavantaj, Lincoln Premier Lig'de oynayamazdı) yabancıların ilk kez %50'nin üstüne çıkmasının bir tek anlamı var: Boynuz kulağı geçti.
Gonzalo Acro cinayeti #3
Los Barrachos del Tablon'da Gonzalo Acro cinayetinde 3. perde. Ole gazetesi, Acro'nun cep telefonunu ele geçirmiş. Bu da gelen sms. Mesajı yollayan belli değil. Sadece ilk satırlar birşey ifade etti, Adrian'ın 150 kişilik grubuyla tribünü alacağı yönünde. Bu cinayetten Tarantino'ya senaryo çıkar; ben daha fazla bulaşmayayım. Alan ve William Schlenker isimlerini habire google'da arıyorlar...
Gonzalo Acro cinayeti #2
Gonzalo Acro cinayeti #1
Adrian Rousseau:Me mataron a mi hermano, voy por el de él"(Kardeşimi öldürdüler, şimdi onlardan biri gidecek).
Gonzalo Acro cinayeti #2
Gonzalo Acro cinayeti #1
Adrian Rousseau:Me mataron a mi hermano, voy por el de él"(Kardeşimi öldürdüler, şimdi onlardan biri gidecek).
Efsane Kadrolar 37
1960'da E.Frankfurt'u finalde 7-3 yenen Real Madrid: Dominguez, Marquitos, Santamaria, Pachin, Vidal, Zarraga, Canario, Luis Del Sol, Di Stefano, Puskas, Paco Gento.
1964 Avrupa şampiyonu Inter Milan: Sarti, Burgnich, Facchetti,Tagnin, Guarneri, Picchi, Jair, Mazzola, Suarez, Corso
Efsane Kadrolar Arşivi
1964 Avrupa şampiyonu Inter Milan: Sarti, Burgnich, Facchetti,Tagnin, Guarneri, Picchi, Jair, Mazzola, Suarez, Corso
Efsane Kadrolar Arşivi
You'll Never Walk Alone
when you walk through a storm
hold your head up high
and don't be afraid of the dark
at the end of a storm is a golden sky
and the sweet silver song of a lark
walk on through the wind
walk on through the rain
tho' your dreams be tossed and blown
walk on, walk on
with hope in your heart
and you'll never walk alone
you'll never, walk alone
hold your head up high
and don't be afraid of the dark
at the end of a storm is a golden sky
and the sweet silver song of a lark
walk on through the wind
walk on through the rain
tho' your dreams be tossed and blown
walk on, walk on
with hope in your heart
and you'll never walk alone
you'll never, walk alone
10 Ağustos 2007
Officially, Absolutely, Finally, Positively and Emphatically
Old Trafforf eşkiyasının transferi en sonunda kesinleşti. Carlos Tevez'in Manchester United'a kesin transferini Guardian pek güzel duyurmuş: Carlos Tevez's Man Utd move is officially, absolutely, finally, positively and emphatically done. 35 gündür yazılıp çiziliyordu bu transfer, bizde 90 gündür Adriano yazıyorlar tık yok.
Gallardo ve Paul Le Guen
Galatasaray'a gelecek diye hakkında 1000 haber yapılan isimlerden biriydi Marcello Gallardo. Pires, Gravesen, Vogel gibi. Adı geçenlerin hepsi geçen sezon duvara çarptılar. Vogel ve Gravesen için geçen gün yazmıştım. Pires de daha resmi maç oynamadan diz bağlarını koparmıştı geçen sezon başında Villarreal'de. Gallardo'nun durumu da parlak değil. Paris Saint Germain'e geçen sezon ortasında geldiğinde teknik direktör Lacombe'du. Yerine gelen Paul Le Guen ile papaz oldu Gallardo ve sezonun 2. yarısında çok sefer yedek kulübesinde oturdu, yeni sezona girerken de durum farklı değil. Yeni transferin teknik direktör değişimine rast gelmesi aslında güzel hikaye. Bir zamanlar Roma, sonraları Galatasaray'a gelen Felipe'yi 20 milyon dolara satın almıştı. Başkan Sensi, yeni göreve gelen Capello'ya "al sana Felipe" demişti. Capello da -kafayı o zamanlar Davids'e takmıştı- "bu kim?" deyince Felipe'yi ilk uçakla ülkesine yollayıp, kulübüne de 2 milyon dolar tazminat ödemişlerdi. Dönelim Gallardo'ya, muhtemelen Paris'te biletini kesecekler. Uçak Atina'yı mı kalkar, memleketine mi şimdilik bilinmez.
Gallardo: "J'attends, même si c'est dur pour moi, de plus en plus difficile même. Je continue à m'entraîner dans l'espoir de jouer.»
La Doce'de Rafael di Zeo devri bitti
Boca Juniors'un grubu La Doce ve lideri Rafael di Zeo hakkında iki satır karalamıştım, adamı devirdiler. La Doce'nin yeni lideri Macro Martin ve sağ kolu El Pelado Maxi. Di Zeo'nun hapiste olması sonrasında grubu bunlar devralmış. Macro Martin için yazılan çizilen - "Es un tipo peligroso, violento y pendenciero". ağır piskopat olduğu ve Boca tribünlerini bu sezon savaşa götüreceği. Devrik lideri de alta koydum, hatırası kalsın..
Bundesliga 2007-2008
Almanlar, bizimle aynı gün start veriyorlar lige. Arada bir fark var tabii. Bu akşam oynanacak olan açılış karşılaşmasını 94 ülke naklen yayınlıyor. 160 ülkeden maçın izlenmesi bekleniyor. Fikstür de ilginç. Stuttgart, geçen sezon son hafta şampiyonluğu elinden aldığı Schalke 04 ile oynayacak sahasında. Bundesliga'daki geçen sezon seyirci ortalaması 37.644 idi. Bu rakamın üstüne çıkabilen yok. Bu sezon şimdilik satılan kombine kart ise 380 bin. Bayern Munih'in yeni kadrosuyla uzak ara yapması lazım. Transferler ve fikstür budur.
Arjantin rövanşı bekliyor
Los Barrachos del Tablon'da Gonzalo Acro cinayeti yine manşetlerde ve de bir süre inmeyecek gibi. Grupta sağ kolu olan Acro'nun öldürmesi sonrasında Adrian Rousseau 'un yaptığı ilk açıklamayı Ole manşete çekmiş: Me mataron a mi hermano, voy por el de él"(Kardeşimi öldürdüler, şimdi onlardan biri gidecek). Arjantin polisi, katili bulmaya çalışıyor ama Gonzalo Acro'nun olay anında yanında olan arkadaşı Matera susmaya devam ediyor. "Katilin kim olduğunu görmedim" deyince Acro'nun ailesi onun da ölümle tehdit edildiğini açıkladı. Bu cinayet grubun diğer kafa takımı Alan ve William Schlenker kardeşlerle alakalı mı; hala net bir açıklama yok. Gonzalo Acro 15 yıldır River Plate tribünlerinde olan ve 90'larda; çocuk yaştan itibaren grubun tepe kadrosunun yetiştirdiği bir taraftarmış bu arada. Görünün şimdilik ilk 90 dakikanın oynandığı. Rövanş maçı nerede, ne zaman saat kaçta? Bir tek bilen var. "Kardeşim öldü, intikamını alacağım" diyen Adrian Rousseau.
9 Ağustos 2007
Nicola Zigic Valencia'da
Kezman'ın arkadaşı Zigic diye 1 aydır kafa ütülüyordu gazeteler. 15 yıldır Hakan Şükür'e sallayan medya bir o kadar zamandır Fenerbahçe'ye Hakan Şükür tipinde santrfor arıyor. Bir de bunun garip bir tanımını yaparlar. Yırtıcı santrfor, etobur olacak yani. Parçalayacak rakip defansı, belgeseli olacak bunun, kartal, şahin, atmaca bir de yırtıcı santrfor. Kısa keselim Zigic bizim buralara gelmiyor. Beklenildiği üzere Valencia'ya imza attı. 20 milyon euro'ya yakın bir para Real Santander'e gidiyor bonservis olarak. Zigic'in yerine Santander'e kim gelir dersen Atletico Madrid'in kovmaya çalıştığı Mista derim. Zor artık yarın Fotomaç, Fanatik'in işi. "Adriano Fener'de" de diyemiyorlar artık. Real Madrid de Royston Drenthe'yi en sonunda bitirdi. 14 milyon euro ödeyecekler Feyenoord'a. Yeni Roberto Carlos diyorlar bu arkadaşa. Chelsea'den Robben de ha geldi ha gelecek...
Buenos Aires'de cinayet
Arjantin'de sezon kanlı başladı. Önce fotoğraftan gidelim. Karedeki River Plate 'lilerden en sağdaki Gonzalo Acro. Hemen arkasındaki ise Adrian Rousseau. Adrian, River Plate'in Los Barrachos del Tablon grubunun lideri. Gonzalo Acro da sağ kolu. Foto, 2006 Almanya Dünya Kupası'nda çekilmiş. Adrian ve Gonzalo, River Plate'in 6 kişilik yasaklı listesindeydi.
İkilinin Alan ve William Schlenker kardeşlerle grubun gelirleri üzerine itilafları olduğu yazılıp çiziliyordu. Pazartesi gecesi Buenos Aires'de yolda yürüyen 2 kişiyi, karşıdan gelen 3 kişi durdurdu. 3 kişilik grup tek kelime söylemeden 2 metreden silahların ateşlediler. Kafasından vurulan Gonzalo Acro yığıldı yere, yanındaki Ubaldo Matera ise yaralandı. 29 yaşındaki Acro hastanede, beyin ölümü gerçekleşti. Vuranların kim olduğu şimdilik bilinmiyor. Maç günü dışında, stadın uzağında, üstelik bıçak değil silah kullanılması Arjantin'de tribün raconuna ters. Haftasonunda River'ın El Monumental'deki maçını hemen gündüze aldılar. Hikaye şimdilik budur, gerisi elbet gelir...
İkilinin Alan ve William Schlenker kardeşlerle grubun gelirleri üzerine itilafları olduğu yazılıp çiziliyordu. Pazartesi gecesi Buenos Aires'de yolda yürüyen 2 kişiyi, karşıdan gelen 3 kişi durdurdu. 3 kişilik grup tek kelime söylemeden 2 metreden silahların ateşlediler. Kafasından vurulan Gonzalo Acro yığıldı yere, yanındaki Ubaldo Matera ise yaralandı. 29 yaşındaki Acro hastanede, beyin ölümü gerçekleşti. Vuranların kim olduğu şimdilik bilinmiyor. Maç günü dışında, stadın uzağında, üstelik bıçak değil silah kullanılması Arjantin'de tribün raconuna ters. Haftasonunda River'ın El Monumental'deki maçını hemen gündüze aldılar. Hikaye şimdilik budur, gerisi elbet gelir...
Roberto Muzzi
AS Roma çıkışlı ama o günlerini hatırlamam. Udinese ve Lazio yıllarında sağlam golcüydü. Geçen sezonu da Torino'da geçirdi. Roberto Muzzi, 1971 doğumlu. Serie C1'e; 3. lige gitmiş Padova'ya. Serie A kariyerinde 120 golün üzerine çıkmış ancak bir kere olsun İtalyan Milli Takımı forması giymemiş bir Roma çocuğu..
Maradona'nın yeri dolmadı
Trofeo Birra Moretti'de İtalyanları yeni sezon öncesinde ilk kez seyrettim dersem hakkını vermemiş olurum, çokça Raul ile oynadım, sohbet ettim. Hazırlık maçı olunca bir yere kadar, bayıyor adamı. Post Moggi turnuvası gibiydi. Juventus ve Napoli sonuçta 2. ligden gelmiş takımlar. Nedved yok ortalıklarda, gözümüz alışmış. Del Piero'ya sözleşmeni yenilerken fiyatını düşür demişler dün Torino'da. Adam seni 2. ligde satmasın, Serie A'ya çıkarsın sen kalk Balat'lı Hayim gibi pazarlık yap. Juventus bu kadroyla bu sezonu pas geçer. Eski 2 oyuncusu İbra ve Vieira'yı geri alsa -teoride elbet- lige ancak denge gelir. Napoli'de Lavezzi iyi adam. Calaio zaten geçen sezondan tuttuğum santrfordu. Onlar da bu kadroyla bu sezon çok can çekişirler gibime geliyor. "Hagi'nin yeri dolmadı"yı biz 6 yıldır sayıklıyoruz; adamlar 20 yıl oldu hala "Maradona" diye inliyorlar. Inter'de Mancini, kışları Nişantaşı yazları Suadiye'de oturan Hulusi Kentmen'in oğlu gibi... Adamın elindeki kadro iki takım olur çıkar Serie A'ya. 2. si Uefa'ya gider. İbra da salonda basmış galiba, pek kalınlaşmış geldi gözüme. Bizim medya Crespo oynamadı, gözden düştü der şimdi ama Inter'de Copa America'cılar zaten izinliydi.Suazo bu sezon Zlatan ile kalecilerin anasını ağlatacaklar bu belli. Inter'in fotodaki formasından almam lazım, Peru'dan sonra bu bantlı formaların hastasıyım. Cem Yılmaz, Formula 1 anlata anlata futboldan uzaklaşmış. Pek yabancıydı oyuna. Chivu diyor gerisini getiremiyor bir de yayın 4 saate yakın olunca o da baydı tabii ekran başında. Verseler adam bir uçak bileti, gidip Napoli'de anlatsa bu maçları, daha kafadan elimde kadrolar yok dedi, buyrun cenaze namazına dedim. Telegol'un reklam aralarında dönen yeni tanıtımı na ne diyeyim ki! Yapan "ne güzel yaptım" diyordur. İlgilenen maç kadrolarına buradan bakabilir...
8 Ağustos 2007
Manşetlerin efendileri
Bizim spor sayfalarında yılan hikayesine dönen isimlerin son durumları hakkında yazasım geldi. O sayfaları yapanlar yemiyor içmiyor, Adriano, Crespo, Shevchenko, Baptista, Morientes vs.. diye inliyor. Adamların ağzından demeç yayınlayan bile var. Bakalım nedir bu arkadaşların durumları:
Mista: Atletico Madrid'in çılgın transferleri sonrasında tu kaka oldu. Rezil geçen bir sezondan sonra bu yıl ilk onbire girmesi zaten imkansız gibi. A. Madrid yollamak istiyor o kalmak için direniyor.
Baptista: Arsenal'den döndü, üvey evlat gibi bir kenarda duruyor. Hiç olmazsa Cassano gibi kamp kadrosu dışında tutulmadı. Kiralık gitmek istemiyor. Milan, Pato transferi sonrasında onu askıya aldı. R. Madrid, Copa America finalinde çakınca fiyatını 20 milyon euro'ya çıkarmıştı ama veren yok. Villarreal'a bu rakam kalın geldi mesela. Schuster takımda tutmak istiyor, Miha, satmak istiyor. En son başkan Calderon elini sıkarken görüldü. Geleceği muamma.
Crespo: Ole Gazetesi'ne demeci var. Serie A'da 200 golün üstüne çıkmak istiyorum diyor bu sezon. Transfer tekliflerinden haberi yok. Milano aşığı olduğundan onu o şehirden kopartmak zor. Copa America'da sakatlandı, tatil matil derken ay sonuna kadar ortalığa çıkmaz. Bu akşam Trofeo Moratti'de yok mesela.
Morientes: Valencia, Zigic için bastırıyor ama Santander kapıyı 20'den açtığından işi ağırdan alıyorlar. Zigic gelirse Morientes gözden düşer. Müzmin sakat. Sezona da sakat girdi, topa daha iki gün önce vurdu.
Mista: Atletico Madrid'in çılgın transferleri sonrasında tu kaka oldu. Rezil geçen bir sezondan sonra bu yıl ilk onbire girmesi zaten imkansız gibi. A. Madrid yollamak istiyor o kalmak için direniyor.
Zigic: Önce, bu adam insan değil. Almanya'da bir maçta seyretmiştim. Bir garip duruyor sahada ama topla yumuşak, 40 metreden bile asılıyor. Santander gibi kulüp 20 milyona adam sattı mı sezonu kurtarır. Geçen sezon iyiydi bunun ekmeğini yemesi lazım. Valencia pazarlıkta. Fiyatın 15'in altına inmesini bekliyorlar. Senelik kazancı net 1 milyon euro. Kadıköy'e gelse 3 verirler.
Pauleta: Fransa Ligi başladı, PSG forvet sattı ve Pauleta kadroda. Ligue 1'in marka golcüsüdür bu adam; lakin yolun sonuna geldi.
Adriano: Adının geçtiği Fotomaç'ları alıp Milano'ya yollasam insanlık yapmış olurum. Arkasından bu kadar yazdılar çizdiler, adamın haberi yok. Alemcinin kralıdır. Gelse ev kiralamaya gerek yok Reina'da yatar.
Ronaldo: Milan forvet forvet diye inlerken daha geçen sezonun ortasında aldığı adamı neden satsın ki? Gidecekse bu saatten sonra Beckham'ın ligine gider. Yok Zico'ya hayranmış yok R Carlos'un kankasıymış.
Shevchenko: Londra'ya karısı Kristen'in baskısıyla gitmişti. Berlusconi'ye göre yatağın altına saklanan fino köpeği. Kılıbık. Bizim buralarda da "yenge İstanbul'a hasta"dan girdiler ama yemez.
Bendetta Valanzano
Riquelme denklemi
Arjantin'de lig başladı. Geçen hafta Riquelme bu sezon limon satacak galiba demiştim. Boca, Riquelme 'siz başladı sezona. Villarreal'in başına kaldı adam. Yıllık kazancı 4 milyon euro, 2 sezonluk daha anlaşması var. O da kılını kıpırdatmıyor. Ole gazetesi bugün denklemi çakmış birinci sayfasına. Matematiğim zayıftır, bir bilen çözsün yollasın cevabı biz de alkış tutalım.
Naklen yayınlar ve X spikerler
Fransa'da sezon başladı, Almanya ve İngiltere bu haftasonu başlıyor. İspanya ve İtalya ise ay sonu. Gelelim naklen yayınlar meselesine. Önce eski kanalında kalanlar. NTV, İspanya ve Almanya'yı elinde tuttu. Hiçbir zaman spiker problemleri olmadı zaten, kral spor servisi orada. İngiltere, NTV'den TV8'e gittiğinde sesi kısan çok adam olmuştu. Öyle böyle bir sezon geçti, her maçta Ömer Üründül yine muhteşem yorumlarıyla bizleri bilgilendirdi! Premier Lig bu sezon Fox'da. Spikerleri kimdir , bilmiyorum. Tuncaymania yüzünden her hafta M.Boro maçı yayınlayıp Man. United'ı çizerler mi, çizerler. Serie A ve Fikret Engin beraberliği bitti. Serie A, TV8'den kurtuldu en sonunda. Yeni kanalı, 24. Spor müdürü eski NTV'ci Serkan Korkmaz. İşini bilen adamdır ama onların da spiker kadrosunu bilmiyorum. Fransa Ligi yine Kanal A'da. Son durum budur. Spiker kadrolarını bilenler varsa memnuniyetle post'a ek yaparız.
Otel odasında Deco
Deco Pekin'de bir otel odasında. Ne olur ki futbolcunun valizinde? Krampon, forma, antrenman malzemesi dışında herşey. İlla ki laptop, bizim Türkler hariç kitap, izin günü için bir jeans bir tshirt, mutlaka ipod ve parfüm etc. Bir de havaalanı ya da otelin butiklerinde alelacele yapılmış alışverişten torbalar. 15 günlük kampa bile böyle ufak bir valiz yeter çoğu zaman. Göçebe hayatlar, 30 metrekare odalar ve milyon dolarlar...
Fanatik işi linç
Blogda mümkün olduğu kadar bizim futboldan, rekabetten uzak durmaya çalışıyorum ama bir haber var ki dayanamadım. Ricardinho'yu Şükrü Saracoğlu otoparkında darp eden Tolga Duruman adlı bir şahıs vardı. Kameralara yakalanan bu şahısın ertesi günlerde Atatürk Havaalanı'da özel bir havayolunda çalışan olduğu ortaya çıkmıştı. Neyse bu eski hikaye. Yenisi şudur. Süper Kupa finali sonrasında Fanatik'te bir haber var, aynen kopyalıyorum: Fenerbahçe-Beşiktaş derbisi sonrası Şükrü Saracoğlu Stadı’nın otoparkında Ricardinho’ya saldıran Tolga Duruman, Almanya’nın Köln kentinde ortaya çıktı. FANATİK’in usta fotomuhabiri Murat Akbaş; olay sonrası uzun süre Türkiye dışında yaşayan Duruman’ı Süper Kupa finalinde tam 42 bin seyirci içinde arayıp buldu. Pierre van Hooijdonk ile yan yana görüntülediğimiz Duruman; tanınmamak için, bıyık ve sakal bırakmış, ayrıca saçlarını da kestirmiş. Bilindiği gibi Ricardinho da geçtiğimiz ay İstanbul’a gelir gelmez, “O adam nerede? Hâlâ bulunmadı mı?” diye sormuştu. Adamı iyi kötü ekranda görmüşüz, usta fotomuhabiri Murat Akbaş ne adammış kardeşim, amcasının oğlu gibi bulmuş adamı tribünde onca kişi arasında, üstelik adam sakal bıyık bırakmış ha bir de saçlarını kestirmiş. Çok Amerikan filmi seyredersen olacağı bu. Peki yok mudur bu gazetenin yönetmeni, editörü adama sormazlar mı hiç kardeşim nerden buldun bu adamı, sakal, bıyık vs nerden biliyorsun? Acar gazetecilik buraya kadar peki ya sonrası. İşte bugün ajanslara düşen bir haber: Almanya'nın Köln kentindeki Ford fabrikalarında işçi olarak çalışan Ankaralı Eren Özel adlı Türk, kendisinin bir gazetede Beşiktaşlı Ricardinho'ya saldıran şahıs olarak gösterilmesine tepki gösterdi. Eren Özel, yıllardır Almanya'da Ford fabrikalarında kalite kontrol işçisi olarak çalıştığını ve geçtiğimiz Pazar günü Rhein Energie Stadında Beşiktaş ile Fenerbahçe arasında oynanan Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Süper Kupa finalini izlediğini belirtti. Özel, bazı internet sitelerinde de kendisinin futbol teröristi gibi gösterildiğine dikkati çekerek, ''Gazete hakkında gerekli yasal işlemleri başlatacağım. Böyle bir hata yapılması beni ve ailemi etkiledi. Çok üzüldük. Keşke araştırmadan böyle bir şey yapılmasaydı'' şeklinde konuştu. Ronaldo, Adriano, Shevchenko. Bunları hergün getirin, sallayın da; insanları yok yere linç etmeyin kardeşim.
7 Ağustos 2007
Besle Heinze'yi oysun gözünü
Kafa topunda rakip forvetin sırtına çakıp dağıtan 3 defans oyuncusu. Cannavaro büyük profesyoneldir, rakibin sırtına çadır kurar, oyun devam eder, Lugano kalleştir, yaka paça indirir, Heinze sakardır, hem rakibi hem kendini sakatlar. 3.'den devam edeyim. Bu adamın yürekli futboluna her zaman hayran oldum. Manchester United'da Veron fiyaskosu sonrasında iş yapan bir Arjantinli oldu. Ağır sakatlığında ki dizini götürmüştü hakkını vermek lazım Ferguson ve adamları bir dediğini iki etmemişler. Şimdi bir besle kargayı oysun gözünü vakası var ortalıkta. Heinze kulüpten ayrılmak istiyor. Gitmek istediği yer soyunma odasında ana dilin İspanyolca olduğu Liverpool. Man. United da gideceksen git ama bizim ligdeki 3 rakibimize gitme diyor. Bonservisi de 10 milyon euro. Adam iyilişti şimdi topuklama derdinde vakasına bir zamanlar Ronaldo Inter'de imza atmıştı. Moratti 2 sezon iyileşmesini bekledi, Ronaldo ayağa kalktı ve Real Madrid'e gitti.
Alexandra Maria Lara
Saat hesabı takım sevgisi
Sabah yataktan kalkıyorsun dişlerini fırçalarken tuttuğun takımın santrforunun sakatlığı geliyor mu aklına? Ya da gün içinde kaç kere yeni transfer gelmiş mi diye kulübün sitesine, gazetelere bakıyorsun? Kaç saatin taraftar forumunda geçiyor? Günde kaç saat futbol konuşuyorsun? Kaç gazeteden takımının haberlerini takip ediyorsun? Her hafta maça gidiyor musun? Deplasman kovalıyor musun? Kısaca maç 90 dakika sen günde kaç saat taraftarsın. İngilizler yapmış bunun araştırmasını. Manchester United taraftarı da liste başı olmuş. Haftada 19.2 saat Manchester United'ı düşünüyorlar. Chelsea 16.8, Liverpool ise 16.5. İngiltere ortalaması ise 15.8 saat En babası günde 3 saat takımını düşünüyor, tartışıyor, okuyor, izliyor vs. Bizim memlekette de bu rakamlardan aşağısı çıkmaz. Peki bu araştırmayı yapacak olan olur mu? Olmaz işte.
Gelmedin böyle oldu
Adı İtalyan gazetelerinden çok bizim spor sayfalarında geçmiştir bu adamın. İsviçre'li Johann Vogel. Geçen sezon transfer döneminde hergün manşetlerdeydi. Galatasaray'a gelecek, geliyor, geldi derken Oliviera transferiyle Real Betis'e gitti. Milan'a transferi kafadan kayıptı zaten. Gattuso-Pirlo'yu nasıl keseceksin oralarda ancak kupa maçlarında fasulyeden oynardı. Öyle de oldu. Real Betis geçen sezon süründü, son haftada kümede kaldı. Hector Cuper, Vogel'i kadroya almamış. İsviçreli de paramı alamıyorum beni takımla çalıştırmıyorlar diye inim inim inliyormuş oralarda. Aynı Gravesen gibi. O da geçen sezon bizim buralara geliyordu, kapağı Celtic'e attı. Onu da Glasgow'da bitirdiler.
6 Ağustos 2007
Daniel Unal
Roma'da bugün bir transfer ilgimi çekti. İsviçre U17'de forma giyen Bellinzona kulübünden Daniel Unal'ı kiralamışlar. Daniel 1990 doğumlu, orta saha oynuyor. Spalletti aldıysa bir bildiği vardır da çocuğun soyadından nem kaptım. Unal; babası Türk müdür acaba bu gencin? Fotoğraftaki 8 numaralı formayı giyen. Şöyle bakınca aslında Sivas'lı gibi duruyor ama...