Lecce,
İtalya’da Serie A’nın asansör takımlarından. Gelen, tutunamayıp bir alt lige
dönenlerden. Bu sezon da Serie A’ya dönme hayalleri kuruyor güzel şehrin kulübü
ama işleri zor. Kasada para yok, taraftar ise ara transferde yapılacak
takviyelerle liderin sekiz puan gerisindeki takımın şansı olduğunu inanıyor
elbette. 15 gün önce transfer bombasını patlatıyorlar, Galatasaray’dan bir
golcüyü kadrolarına katıyorlar. Hayır ne Falcao ne de Diagne.. Zaten Lecce’nin
parası bunlar yetmez, aldıkları golcünün ismi Hene Kurraska. Galatasaray’da
böyle bir futbolcu yok diyorsanız işte hikaye orada başlıyor. Eli Photoshop
tutan bir Lecce taraftarı Hene Kurraska adını verdiği bir karakter yaratıyor ve
sosyal medyada 130 maçta 95 gol atan Galatasaray’ın golcüsü Lecce’de haberi
yayılıyor. Transfer baskısıyla uykuları kaçan kulübün sportif direktörü de
galiba biraz gevşemek istemiş olmalı ki o da bu bomba transferin duyurusunu
sosyal medya hesaplarından paylaşıyor. Şehirde bir bayram havası, havaalanında
elinde Lecce atkısıyla poz vermiş Hene Kurraska fotoğrafı… Daha ne olsun, yerel
medya başta olmak üzere İtalya’da haber kaynakları son dakika olarak
veriyorlar. Acı gerçeğin ortaya çıkması uzun sürmüyor elbette, basit bir
internet aramasıyla böyle bir futbolcunun olmadığını öğrenecek gazeteciler de
var elbette İtalya’da… “Büyük golcü” Hene Kurraska transfer tarihindeki yerini
alıyor.
***
Pandemi
nedeniyle bu sezon futbolda devre arası yok ama geçmiş sezonlarda takımlar
ikinci yarı hazırlıkları için Antalya’da kampa girerlerdi. Elbette gazeteciler
de hem takımları takip etmek hem de ara transferdeki isimleri öğrenebilmek için
Antalya’ya akın ederdi. 15 yıl geçmiştir üzerinden, Galatasaray orta sahaya bir
yabancı arıyor, gazeteciler idmanda sportif direktör ne zaman eline telefonu
alsa büyük bir heyecanla vereceği haberi bekliyorlar ama sportif direktör ser
verip sır vermiyor. 3-4 muhabir çevresine toplandığında uzaktan gelen muhabire
yapacakları şakadan elbette o muhabirin haberi yok. Muhabir yaklaştığında
“Massimo Dutti” diyor sportif direktör. Acar muhabir ismi duyar duymaz
İstanbul’daki müdürünü arıyor. “Massimo Dutti geliyor Galatasaray’a” diyor…
Spor müdürü “Mağaza mı açıyor Massimo Dutti, Galatasaray’da, hangi dükkan!”
deyip gülüp kapatıyor telefonu… İtalyan tekstil markası, doğrusu bir futbolcu
ismi olsa fiyakalı olurmuş; 10 numaralı formasıyla Massimo Dutti…
**
Bu kez 21
yıl geriye gidiyoruz. Fenerbahçe, Zola’nın peşinde, İtalyan forvet Chelsea
forması giyiyor ve günlerdir manşetlerden düşmüyor. Spor müdürü artık Zola’yı
konuşturun diyor dış haberlere bakan muhabire. Zola’ya ulaşmak lazım ama nasıl?
İtalya’da bir gazeteci aranıyor, Zola’nın telefonunu soruyor muhabir de İtalyan
kurt gazeteci, “Hayırdır?” diyor. “Fenerbahçe talip” haberini alınca “Bu
transfer paraları yeter mi?” diyor İtalyan… Şimdi coşma vakti, muhabir haberi
ilginç hale getirirse telefonu numarasını alırım diyor: “Olmaz mı, Sadece Zola
değil Fenerbahçe, Di Matteo ve Poyet’i de istiyor Chelsea’den” diye yüksekten
uçuyor. İtalyan iki saat sonra arıyor: “Zola Sardunya’da tatildeymiş, cebini
kapatmış, menajeriyle konuştum” deyip ertesi gün ufak bir haber olarak kullanıyor
Türkiye’den gelen iddiayı.. O yıllarda her haber kullanılmıyor gazetelerin
internet sitelerinden.. Bir gün gecikmeli gelen İtalyan gazetesinde haber
tarayan genç gazetecilerden birinin gözleri ışıldıyor. İstanbul’dan Milano’ya
giden “Zola, Di Matteo, Poyet” haberi ertesi gün birinci sayfadan İtalyanlar
kaynak gösterilerek “Zola ve Di Matteo Fenerbahçe’de, Poyet de sırada”
manşetiyle veriliyor. Poyet neden sırada bunu bilen yok ama bu da benim
tahminim: Sayfanın editörü “üçü birlikte geliyor abartı olur” deyip Poyet’deki
belirsizlikle manşetini kuvvetlendiriyor… Transfer dönemi biter, hayaller
bitmez… İyi pazarlar.