12 Temmuz 2020

Bana Balık Tutmayı Öğret



Türk futbolundaki yabancı futbolcu sayısı tartışmaları ve kararlarını bir tarafa 
bırakıp, yetiştiren, yönetenler penceresinden bakalım. Önce bir İtalya’ya gidelim. 14 yıl önce bir Temmuz akşamında Berlin’de Dünya Kupası’nı kazanan İtalyanlar, “12 yıl geleneği”ni sürdürmüşlerdi. Gök Mavililer 12 yılda bir Dünya Kupası finali oynar, bir kazanır, bir kaybederlerdi. Büyü de seri de 12 yıl sonra 2018’de bozuldu. “Futbol ülkesi” İtalya, Rusya’daki Dünya Kupası’nda yoktu. Mourinho önderliğinde bugünlerde Portekizli teknik adam sayısı Avrupa’da artarken futbol tarihinin değişmez bir gerçeği var, İtalyanlar, Almanlarla birlikte kıtanın teknik adam fabrikasıdır. Lippi’den Ancelotti’ye, Sarri’den Conte’ye, Cannavaro’dan Gattuso’ya uzanan bir gelenek. 2006’da Berlin’de şampiyon olan İtalya Milli Takımı’ndan 12 futbolcu kramponlarını astıktan sonra giydikleri takım elbiselerle artık yedek kulübesindeler. Çin’de Guangzhou ile şampiyon olan Fabio Cannavaro, bu sezon İtalya Kupası’nı Napoli’nin müzesine götüren Gattuso, Benevento’yu Serie A’ya taşıyan Pippo Inzaghi, aynı yarışı Frosinone ile veren Alessandro Nesta. Arjantin asıllı Camoranesi’den Zambrotta’ya, futbolu yeni bırakmasına rağmen ara vermeden yola koyulan Andrea Barzagli’ye, Massimo Oddo’dan Alberto Gilardino’ya ve Fabio Grosso’dan futbolu yeni bırakan Daniel de Rossi’ye… Aralarında gelecek sezon Juventus alt yapısında başlayacak olan “Maestro” Andrea Pirlo’nun da olduğu bugün 72 yaşındaki Marcello Lippi’nin 14 yıl önce La Gazzetta dello Sport’a bugün kült olmuş “Her şey Gerçek” manşetini attıran öğrencileri…
****
Peki bizde her şey ne kadar gerçek? 2006’dan 4 yıl öncesine dönelim ve saymaya başlamadan altını çizelim. Adı geçen isimler, İtalyanlardan çok daha önce futbolu bıraktılar ve yola erken çıktılar ya da çıkmaları gerekiyordu. 2002 Dünya Kupası’nda üçüncü olan Türk Milli Takımı’ndan bu sezon Süper Lig’de teknik direktör olan futbolcu sayısı sadece 2. Okan Buruk, Başakşehir ile hem şampiyonluğa koşuyor hem de Avrupa Ligi’nde yola devam ediyor. Bülent Korkmaz ise Konyaspor’da. Yakın geçmişte Tayfur Havutçu, Ümit Özat Süper Lig’de takım(lar) çalıştırdılar. Ümit Davala ve Hasan Şaş, Fatih Terim’in yardımcılığından bir basamak yukarıya çıkamadılar ya da çıkmak için gün sayıyorlar. Rüştü, Emre Aşık, Tugay, Hakan Ünsal ise bugünlerde kulübelere uzak duran isimler. 2002’de destan yazan kadrodan kaç futbolcu, hangi alt yapıda çalıştı, kaç gencin gelişimine tecrübeleriyle ışık tuttular? 18 yıl sonra Milli Takımı Euro 2020’ye götüren isim: Şenol Güneş.. Hangisi onun ve Fatih Terim’in olduğu zirveye –Okan Buruk hariç- tırmanmaya çalıştı? Onlar hep balık verdik, balık tutmayı öğretmeyenler kim?  Sorular da bunlar, sorunlar da…

Real Madrid'deki Değişim



Real Madrid’de Zidane neyi değiştirdi yıllar öncesinin sorusuydu. Ronaldo’lu kadro 4-3-3 oynuyor, ender olarak takım 4-4-2’ye dönüyor ve orta sahayı Modric-Kroos-Casemiro ile tutuyordu. Rafael Benitez böyle koltuğunu kaybetti, Zidane böyle 3 Şampiyonlar Ligi kazandı. Fransız teknik adamın asıl sınavı Ronaldo gittikten sonraydı. Bir Ronaldo daha bulamayacağına göre gereğinden fazla atan yerine daha az yiyen bir takım yaptı bu sezon. Bildik sözdür, forvetler yarışta tutar, defanslar şampiyon yapar. Gelin 2 sezon öncesine dönelim. Real Madrid 94 gol atıp kalesinde 44 gol görmüş ve şampiyon Barcelona’dan 17 puan fark yemişti. Geçen sezon Ronaldo, Juventus’a gidince Real Madrid, 63 golle yetindi ve kalesinde yine çok gol (46) gördü. Sezon sonunda fark bu kez 19’du. Şimdi bu sezona bakalım. Real Madrid, o 90 gollü sezonların yine uzağında. 35 hafta sonunda 64 gol attılar. İki sezondur 40+ gol yiyen takım bu sezon kalesinde sadece 21 gol gördü ve ligin bitimine 3 hafta kala 4 puan önde. Lige dönüş sonrasında 3 maçı tek golle kazandılar. Barça’yı da Mart ayının ilk gününde gol yemeden 2 atıp devirmişlerdi. Pandemi öncesinde Galatasaray’ı yarışta tutan az gol yiyen bir takım olmasıydı. Trabzonspor’u sezon boyunca yoran ve sonunda 4 puan farkın oluşmasını sağlayan ise kalesini 31 maçta kazanırken sadece 4 maçta gole katabilmesi… Gelecek sezon için Real Madrid-Zidane’dan çıkartılacak ders budur. Defansif futbol başka şey, takım savunması başka şey sonuçta… Atletico Madrid kaç yedi diye merak eden varsa, Real Madrid’den 5 fazla yediler ve aralarındaki puan farkı 17… Çünkü az yerken, kararında da atmak lazım. Atletico, 47 golde kaldı ve beraberlik sayısı 35 maçta 15…

HER HAFTA ŞAMPİYONLAR LİGİ OYNAMAK!
Hem liginde şampiyonluk kovalayıp hem de Avrupa’da başarılı olmak için geniş kadrolara ihtiyaç var ama gelecek sezon her takımın çok daha fazlasına ihtiyacı olacak. Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi’nde sezon Ekim ayının 3. Haftasında başlayacak ve bir ezber bozulacak. 15 günde bir oynanan maçlar yeni sezonda üçer haftalık dilimlerde arka arkaya oynayacak. 20 Ekim-4 Kasım arasında 3 ve 24 Kasım-9 Aralık arasında 3 maç daha… Öncesi ve sonrasında lig maçlarını da düşünürsek bu iki tünelden çıkabilmek kolay değil. Biz dahil Avrupa Ligleri’nde birçok takımın özellikle Avrupa Ligi’nde bol rotasyonlu kadrolarla oynayacağı kesin. İdeal 11’inden 4-5 farklı oyuncuyla ligi götürebileceğini ve aslarını dinlendirebilecek takım sayısı 10’u geçmez Avrupa’da. Gelecek sezon hem liglerde hem de UEFA’nın iki kupasında büyük sürprizlere hazır olalım..