24 Eylül 2019

Zidane İstanbul'a gelecek mi?

Real Madrid altı yıl önce Şampiyonlar Ligi çeyrek final ilk maçında 3-0 kazanmış, kafası rahat gelmişti 'a.. Bir nisan akşamıydı. 'ın 3-2 kazandığı, İspanyolların yarı finale çıktığı, Portekizli teknik adamın ise ecel terleri döktüğü bir akşam. O gün Real Madrid 11'indeki tek İspanyol futbolcu kaleci Diego Lopez'di. Altı yıl sonra, geride kalan haftada Real Madrid yine bir Şampiyonlar Ligi maçında kalesinde 3 gol görürken, kadrosunda sadece bir İspanyol futbolcu vardı, sağ bek Carvajal.. Rakip Paris Saint-Germain'de, Real Madrid'den daha fazla İspanyol futbolcu vardı: Bernat ve Sarabia...  11'inde tek bir Fransız yoktu ama İspanyol devi Real Madrid sahaya iki Fransızla çıkmıştı. Birinin başında Fransız diğerinde Alman teknik adam ve Real Madrid'in 578 maç sonra rakip kaleye tek bir isabetli şut çekemediği 90 dakika...

Altı yıl önce Real Madrid, Galatasaray'ı eledikten sonra B. Dortmund duvarına çarptı yarı finalde. Bir Polonyalı Levandovksi'nin ilk maçtaki dört golünün altından kalkamadılar. O sezon sonunda Madrid'in etkili iki spor gazetesi Marca ve As, Real Madrid'in 'İspanyol kimliği'ni sorgulamaya başladılar. Raul, Morientes, Hierro, Guti nostaljisi sardı sayfaları. Başkan  büyük medya baskısı altında  politikasını değiştirdi. İspanyol gençleri transfer edecekti. O günden sonra iki star aldılar, biri  diğeri James Rodrigues. "Forması satmıyor" diye gözden çıkardığı Angel de Maria, geride kalan haftada Real Madrid'i yıkan PSG'nin Arjantinlisiydi. Transfer görüşmesini yapan babasının amatörlüğüne kızıp yolladığı , Lizbon'da Şampiyonlar Ligi Kupası'nı kazanmasına rağmen İspanyol gençlere sınıf atlatmıyor diye kızdığı teknik adam "Don Carlo" Ancelotti de akıllarda..
***
İki yıl önce aralık soğuğunda 'da deplasmanda 3-0 kazandığında, Santiago Bernabeu basın tribününde İspanyol gazeteciler, kadrosunda bu kez bir değil iki yerli oyuncu olan Real Madrid'de Zidane'ın gönderilmesi gerektiğini haykırıyordu. Kovacic'i Messi'nin adam markajına vermek ne demekti! O sezon sonunda Barcelona'nın ligi Real Madrid'in kaç puan önünde şampiyon bitirdiğinin ya da Real Madrid'in kaç İspanyol futbolcuyla oynadığının önemi yoktu çünkü , beş yıl önce yarı finalde kendisini kupa dışına iten B. Dortmund'un hocası  ile açık olan hesabını kapatmış ve Liverpool'u finalde 3-1 devirmişti...
***
Hiçbir takımın iki kez arka arkaya kazanamadığı kupada üçleme yapan Zinedine Zidane için ülkesininin saygın dergisi  "Zidane neyi değiştirdi?" manşetini attığı analizde Cezayir asıllı teknik adamın oyuna bir yenilik katmadığı, önde Bale-Benzema-Ronaldo arkalarında Casemiro-Kroos-Modric ile oyuncuların kariyerlerinin en verimli dönemlerine rastladığını yazdığında bunun haksızlık olduğunu söyleyenler de çok oldu. Zidane sıradışı futbolculuk kariyerinin omuzlarında yükselen karizmasıyla soyunma odasına hakim bir teknik adamdı. Şimdi France Football haklı mı çıktı?
Ronaldo artık yok, adamı denilen kaleci Navas, 3-0 kaybettiği PSG maçında Fransız takımının kalesindeydi, onunla otomatiğe bağlanan orta saha üçlüsü Modric-Casemiro- Kross, 2018 Dünya Kupası sonrası kayıplara karıştılar. Gözden çıkardığı ve mutlaka satılmasını istediği Gareth Bale ve Rodriguez soyunma odasında ona yan gözle bakıyorlar. Messi'ye adam markajı yapan Kovacic artık Chelsea'de. İlk döneminde forma vermediği için kızgın olan ve görevden ayrılınca "atış serbest" deyip Zidane'ı eleştiren Ceballos, bu yaz Avrupa Şampiyonası'nda fırtına gibi esmesine rağmen Arsenal'e sürgüne pardon kiralık gönderildi. Kaptan Sergio Ramos, Amazon Prime için çektiği belgeselin tanıtımının peşinde. 100 milyonluk Hazard'ın ağustos ayında yedi kilo fazlasının olması da ezeli rakip Barcelona'nın arkasındaki iki Katalan gazetesi El Mundo Deportivo ile Sport'un alaycı manşetlerinde ve Zidane'nın yerine üç aday var: Mourinho, Allegri, Raul...
Altı yıl sonra Real Madrid, yine Galatasaray'a rakip. İki takımda da yerli futbolcuların sayısı tartışılıyor... Mesele pasaportlar, yerli-yabancı değil ki... Mesele marş söylemek de değil, İspanyolların milli marşının sözleri yok... Mesele, takım olabilmek, soyunma odasını elinde tutabilmek... Çünkü futbolda bir düşersiniz; size tekme atan ayakların (rakip) sayısı, size uzanan el (taraftarınız) sayısından fazladır...

Beni Hatırladın mı?


Real Madrid, onu havaalanında karşılaması gereken çalışanını göndermeyi unutmuştu ve Eto'o daha 16 yaşındaydı. 1997'de geldiği Madrid'de tesislere tek başına gitmiş ve kapıdaki görevliyi zor ikna etmişti. Yıllar sonra Barcelona'nın 'taki şampiyonluk kutlamalarında Real Madrid'e 100 bin taraftarın önünde İspanyol argosunu konuşturmasını da buna bağlayan çok oldu. Biz buna "Beni hatırladın mı!" diyelim... Real Madrid B takımı küme düşmese belki de o kulübün altyapısında kalacaktı. Ama alt ligdeki yabancı oyuncu yasağı yüzünden Leganes'e kiraladılar Eto'o'yu. Real Madrid'e ertesi sezon dönüp sadece bir maçta oynayabildi. Beyaz formayı giydiği maç sayısı toplam üç, golü de yok zaten. Galatasaray'ın Mallorca ile eşleştiği sezonda ligde 12 maçta altı gol attı. Real Madrid ilginç bir şekilde onu uzun yıllar elden çıkarmadı. 2000'de , Los Galacticos dönemini başlattığında Eto'o'nun hiç şansı yoktu. 19 yaşındaki Kamerunlu, üç yabancı kontenjanına takılıyordu. Raul ve arkadaşlarını tehdit edecek kadar da kendini ispatlamamıştı zaten...

Onu yine Mallarco'ya gönderdiler ve o sezon patlamayı yaptı: 11 gol attı. Real Madrid'i yakan iki şey vardı 'da... Ender gelişen Osasuna atakları ve Eto'o... Altyapısına geldiği kulübü, o uçak biletini yolladığına pişman etti. Barcelona'ya transferi öncesinde Mallorca'da iki sezonda 31 gol attı... Perez, Eto'o'yu geri almaya kalktı. Barcelona bastırdı ve Rijkaard'ın ikinci sezonunda onu 24 milyona Nou Camp'a getirdi. Eto'o'nun ilk sezonunda Barcelona şampiyon olurken, Kamerunlu sınıf atlamıştı. 24 gol attı ve yıllar sonra yine arkasında kalacağı Forlan'a geçildi gol krallığında. Rijkaard sistemi oturtmuştu ve makine tıkır tıkır çalışıyordu. 2005-2006'da silip süpürdüler. Eto'o ve Ronaldinho'nun coştuğu sezondu. Paris'te Şampiyonlar Ligi finalinde golünü attı ve kupayı kaldırdı. Üç yıl sonra, yine finalde Manchester United filelerini havalandıracak ve kupa tarihinde iki ayrı finalde gol atan futbolcu ünvanını belki de kaderini çizen isim olan Raul ile paylaşacaktı. O sezon gol krallığını da kimselere bırakmadı. 26 gol attı ve 25 gollü 'yı geride bıraktı. İki şampiyonluk ve Şampiyonlar Ligi Kupası'nın ardından Barcelona'da kriz başladı. Bir sezon önce Zaragoza taraftarının ırkçı tacizine sahayı terkederek cevap vermek isterken ona sarılıp sahada kalmasını sağlayan Rijkaard'ı Katalan medyasına kurban vermeye başladı. Rijkaard'ın başını yiyenleri Guardiola affetmedi. Önce Ronaldinho ardından Deco ve Eto'o. Ibrahimovic transferinde 46 milyon euro ile Eto'o'yu Inter'e yolladı Barcelona..  yönetiminde Sneijder'li kadro Eto'o'yu da alınca 45 yıllık hasret sona erdi. Inter, Şampiyonlar Ligi'ni kazanırken sezonu üç kupa ile tamamladı. 30 yaşından sonra iyi para kazandı ama kariyeri hep yokuş aşağı koştu. Önce Rusya'da Anzhi projesinden gelen yıllık 20 milyon euro, ardından Chelsea ve Everton ile Ada turu, sonra Sampdoria ile yine bir İtalya havası ve hikayenin sonunda Antalyaspor, Konyaspor ve Katar'da 18 maçla final... Son 20 yılın en klas forvetlerinden biri olan Kamerunlu 38 yaşında futbola veda etti. Inter'deki üç kupaya rağmen futbol tarihi kitapları onun bir fotoğrafını kullanacak olsa bu şüphesiz Barcelona formalı olacak...

Kime niyet kime kısmet


İki  hikayemiz var, biri bütün yaz olacakmış gibi anlatılıp olmayan biri de imkansız gibi görünürken olan. İkinciden başlayalım. Haziran ayında Marsilya'da bir muhabir sokağa çıkıp "Başkan bütün takımı yolluyor, bir oyuncu kalacak olsa kimin kalmasını isterseniz" diye sorsa sezonu hayal kırıklığıyla kapatan taraftarlar Luiz Gustavo derdi.
İki sezon önce Avrupa Ligi'nde finale yükselen takımın orta sahasını çekip çevirmek için 10 yıl süren Almanya serüvenine son noktayı koyan Brezilyalı, tribünlerin en güvendiği adamdı 'nın güneyinde. Temmuz ayında L'Equipe gazetesi, takımın yeni teknik direktörü Portekizli Andre Villas-Boas'ı röportaja davet ettiğinde çıkan manşet şuydu: "Takımı Gustavo'nun etrafında kuruyorum, o bizim için vazgeçilmez bir futbolcu, oyunu kontrol ediyor, tekniği tecrübesiyle benim planımın bir numaralı parçası."
Ocak ayında Çin'den gelen yıllık 10 milyon euro'luk teklifi başkanın yoğun ısrarı sonrasında reddeden ve "Hayatımın fırsatını teptim" diyen Gustavo'yu cepte gören Marsilya, 'nin ilk teklifine "Kabul edilemez" yanıtını verdi. Transfer hikayelerinin vazgeçilmezidir, bir futbolcu gitmek istiyorsa eninde sonunda gider. Fenerbahçe teklifini yükseltti, Marsilya 10 milyondan açtığı pazarlıkta fiyatı düşürdü ama bir sorun vardı, Gustavo'nun yerine almak istedikleri Valentin Rongier için Nantes 20 milyon euro istiyordu. Başkan Jacques Henri Eyraud son kurşununu sıktı. Gustavo ile yarım saat baş başa görüştü ama oyuncunun "Kariyerimin son iyi kontratını verdiler. Gidiyorum" sözüyle pes etti. Transferin bitimine 36 saat kala Gustavo, sessiz sedasız 'a gelirken, Marsilya'nın planı bu satışın gerçekleştiğini resmen açıklamadan Nantes'ı Rongier için ikna etmekti. Bu devirde ne gizli kalır ki! Transferin bitimine 10 dakika kala Marsilya'nın teklifine hayır dediler. Gustavo gitmiş, Rongier gelmemişti. Marsilya taraftarı çılgına döndü ama bir ihtimal daha vardı. Fransa Ligi'nde her takımın transfer kapandıktan sonra ülke içinde lisanslı bir futbolcuyu joker hakkıyla kadrosuna katma hakkı vardı. Nantes istediğini aldı, oyuncunun haklarının yüzde ellisini 13 milyona Marsilya'ya sattı. Son eli kötü oynayan Marsilya kaderine razı olurken, Gustavo'nun Fenerbahçe formasıyla fotoğrafı "Ondan vazgeçmem" diyen hocası Boas ile aynı sayfada manşetti Fransa'da.
***
'un yılan hikayesine dönen transfer hikayesi, ağabeyinin Fenerbahçe'nin İstanbul'daki basketbol maçını, başkan  ile izlediği gün başladı. Yanlarında kıtanın yükselen menajerlerinden Fali Ramadani vardı. Roma, Juventus'tan sol bek Spinazzola'yı almış, ağabey de Ataşehir'e kadar geldiğine göre imza yakındı. Haziran ayında İtalyan medyasında Kolarov'a Inter ve Fenerbahçe'nin talip olduğu yazıldı. Temmuz ayı gelip Roma sezonu açtığında sportif direktörden randevu alan tek futbolcu Kolarov'du.
Bir yıllık kontratı kalan Sırp savunmacı, o gün kulüpte kalacağını sportif direktör Gianluca Petrachi'ye söylerken, takımdan ayrılan yakın arkadaşı De Rossi'ye de "Sen ve Totti gibi sadece bir takımda oynamak isterdim ama başaramadım. Yine de sonunda futbola başladığım Kızılyıldız'a döneceğim" dedi. La Gazzetta dello Sport'un bu haberinden birkaç gün sonra De Rossi, 'un yolunu tutarken, geleceği hakkında tek kelime etmeyen Kolarov, Roma ile hazırlık maçlarında fırtına gibi esti. Gazeteler iki maç sonra ideal 11'e onun ismini yazdılar. Bizde ise Kolarov haberlerinin ardı arkası kesilmiyordu. Yarın sağlık kontrolüne geliyordu, bugünün bir sonrası hep yarındı sonuçta. İtalyan medyası bu iddialara iki ay boyunca sayfalarını kapadı. Ne Kolarov konuştu ne de menajeri Silvio Berti. Evet, Kolarov'un menajeri Ramadani değil Berti idi. Boca Juniors'a giden De Rossi'nin de menajeri olan Sergio Berti...

GEL DESEM...
İspanya'da bir futbolsever transfer döneminde güzel bir koleksiyon yapmış. Barselona'da yayın yapan Sport gazetesinin birinci sayfalarından oluşan bir koleksiyon. Katalan gazetesi, 6 Haziran'dan transferin kapandığı 2 Eylül'e kadar 88 günün 55'inde kapağını Neymar'a ayırmış. Geldi, geliyor, gelmesi an meselesi, gelebilir, gelmeyebilir de, gelse iyi olur, gelirse kriz olur, gelse ne güzel olur, gelmesini sevdik, ya gelmezse, gelecek de gecikti, gelmek istiyor da gelemiyor, gel desem (bu harika bir Jabbar şarkısı), gelebilme ihtimalini sevdim, galiba gelmiyor, gelmedi ile geçen 55 gün...

FALCAO KAÇ YAŞINDA!
Falcao'nun 33 değil 35 yaşında olduğu iddiası Kolombiyalı santrfor ülkemize transfer olunca yeniden gündeme geldi. Kolombiya'daki okul kaydında doğum tarihi 1986 yerine 1984 yazılı fotoğraf yıllardır internette dolanıyor. Falcao ve ailesi bu iddiayı yıllar önce doğum belgesiyle yalanladı.