22 Mart 2017
19 Mart 2017
Leonardo Jardim
Beşiktaş’ın
10 kişiyle Vodafone Arena’nın çimlerine serdiği Olympiakos, 21 yıl sonra ilk
kez 3 mağlubiyet aldı diye ilk maçtan önce teknik direktörünün görevine son
vermişti. Acele etmişler demeyin çünkü aynı kulüp dört yıl önce ligde 10 puan
farkla lider olan teknik direktörüne “Valizlerini topla” demişti. Olympiakos,
İstanbul’da Beşiktaş’a teslim olmadan 24 saat önce o adam Monaco’nun başında
son 10 yılın en başarılı teknik direktörü Pep Guardiola yönetiminindeki
Manchester City’yi Şampiyonlar Ligi dışına itti. Yine Portekizli yine
futbolculuk kariyeri olmayan biri var karşımızda. Leonardo Jardim, 15 yıl önce
Portekiz’in Madeira Adası’nda ismini kimslerin bilmediğii Camacha’da yardımcı
hoca olarak başladığı kariyerinde basamakları üçer beşer değil birer birer
çıktı. 2009’da Beira-Mar’ı Portekiz Süper Ligi’ne çıkarttığında ülkede artık
herkes tanıyordu onu. Teknik adamlar kıyma makinesi Olympiakos ile olan altı
aylık hikayesinin ardından Sporting Lizbon’da gençlerle takımı zirve yarışına
sokunca ülke dışından da taliplileri çıkmaya başladı. Monaco’ya gelen Rus
sermayesinin, PSG gibi bir dev karşısında ezileceğine inananlar çoktu ama
Jardim, Fransa’da bütün futbol ezberlerini bozan adam oldu. 2003-2004 sezonunda
vatandaşı Mourinho’nun çalıştırdığı Porto’ya Şampiyonlar Ligi finalinde
kaybeden ve 13 yıl tek bir kupa bile kazanamayan Monaco bu sezon şampiyonluğa
koşarken, Avrupa’nın en çok gol atan takımı da olmayı başardı. Kulübün Rus
patronu Dmitri Rybolovlev, Ranieri döneminde akıttığı milyonları Leonardo
Jardim döneminde kısmış olmasına rağmen 42 yaşındaki Portekizli teknik adamın
cımbızla seçilmiş gibi duran prensleri, Monaco’yu zirveye taşıdı. 18 yaşındaki
“Yeni Thierry Henry” denilen Kylian Mbappe, Caen’den sadece 4 milyon Euro’ya
alınan, orta sahanın canavarı 21 yaşındaki Thomas Lemar’a menajer Jorge
Mendes’in Benfica’dan 16 milyon Euro’ya getirdiği 22 taşındaki Bernard Silva’yı
da ekleyelim. Sağ bekten ortaya saha devşirme 23 yaşındaki Brezilyalı Fabinho,
solda harikalar yaratan 22 yaşındaki Benjamin Mendy ve yine 22 yaşındaki Timoue
Bakayoko’yu aynı kadroda buluşturan futbol aklının, kendisini 10 puan öndeyken
kovan Olympiakos kulübüne bir selamı olmalı elbette. Leonard Jardim adını
ilerleyen yıllarda çok daha fazla duyacağız, bugüne kadar Mourinho gibi kendine
“Special One” (Özel biri) demediğini bu Pazar not düşelim…
Yerli mi Yabancı mı?
Lig
şampiyonluğu için yerli teknik adam mı, yoksa kulübe yeni bir vizyon
kazandıracağı söylenen yabancı teknik adamlar mı? Bu soruyu Avrupa’da soran ve
cevap arayan tek ülke biz değiliz. Türk futbolunda yabancı bir teknik adamın
(Zico/Fenerbahçe) şampiyonluk yaşadığı sezondan bu yana 10 koca yıl geçti. Bu
sezon da 18 takımın sadece 5’inde yabancı teknik direktör yapıyor ve bunlardan
ikisi şampiyonluk yarışına ilkbaharı görmeden havlu atan Fenerbahçe ve
Galatasaray. Soruyu yüksek sesle seslendiren Fransızları sona bırakayım.
İngiltere’de 20 kulübün 15’inde yabancı hoca var. İspanyollarda 7 yabancı
teknik adam görev yapıyor. Alman kulüplerinden altısı kendini yabancı teknik
direkrtörlere teslim etmiş. Bu konuda her zaman tutucu olan İtalyanlar 4 ile
yetinirken Fransızlarda 6 yabancı teknik adam var ve bunlardan 3’ü, Portekizli
Jose Mourinho modasının rüzgarına kapılıp ufaktan marka olmayı başarmış
isimler. Fransızların sorusuna gelelim şimdi: 2013’te İtalyan Carlo Ancelotti’nin
şampiyonluğundan önce mutlu sona ulaşan son yabancı teknik adam yine Paris
Saint Germain ile, 23 yıl önce Artur Jorge ise gerçekten Fransız futbolunun
yabancı teknik adamlara ihtiyacı var mı? İlk maçı 4-0 kazanıp, Barcelona
karşısında futbol tarihinin en büyük geri dönüşüne seyirci kalan Paris Saint
Germain’in İspanyol teknik direktörü Unai Emery’in basiretsizliği mi bu sorunun
cevabı yoksa Manchester City gibi bir devi kupa dışına iten Monaco’nun hocası
Leonardo Jardim’in şovu mu? Fransızların
hep bardağın dolu tarafına baktıklarını düşünürsek…