11 Mayıs 2016
9 Mayıs 2016
Hayat O Kadar Adaletsiz Değil
Üç yıl önce aidatını yatırmadığı için yönetime giremeyen, "Mario Gomez 9 milyonmuş, elimde Burak-Umut var" diyen hocasına inanan, Melo'yu son gün yollayan, Dzemaili'ninGenoa'daki maaşını ödeyen, Jem Karacan'ın bonservisi elindeyken imza parası veren,Grosskreutz'u faksa kaptıran, "İbrahimovic'e bakarız" deyip, "Messi'yi bile alırız" diye röportaj veren, Avrupa Şampiyonu olmuş koçunu sezon başında görevden almaya kalkan, yönetici olmayan kardeşinden futbol şubesi sorumlusu yapan, puan farkı 20'ye çıktığı günlerde "Sportif olarak başarılıyız" diyen, Mustafa Denizli kariyerini feda ederken (!) 1.5 milyon Euro'yu kendisine ödeyen, ortalığı karıştıran yöneticileri kaçacak delik ararken 77'sine gelmiş Cengiz Özyalçın'ı medyanın ve taraftarın önüne atan, kongrede ibra içinakşam olmasını bekleyip boş salonda kalkan 200 elden medet uman, Kalamış Tesisleri'nin sözleşmesi kaybolduğunda sorumluyu bulmak yerine, kulübe çelik kasa alan, yılda 5 milyon Euro kazanacağız dediği otel betondan ibaret olan, kongreye maketini getirdiği Riva projesinin ruhsatının bile olmadığından bahsetmeyen, takımın tek golcüsü BurakYılmaz'ı satan, satarken de bir milyon komisyon ödeyen Galatasaray'ı küçültmeye gelmiş Dursun Özbek ile Vodafone Arena'yı bu sezona yetiştiren, Mario Gomez'i bin Euro'ya kiralayan, Beşiktaş'ı büyütmeye çalışan Fikret Orman derbiyi yan yana seyretti.
Gomez attı, Beşiktaş kazandı. Farklı bir skor mu bekliyordunuz. Hayat o kadar da adaletsiz değil! Futbol da...
8 Mayıs 2016
Ortaya Karışık
Bir futbol sezonun daha sonuna gelirken oyunun kuralları değişse, işin içine teknoloji girse bile değişmeyen kazanmanın basit formülleri. İlki, atan ve tutanın iyi olacak: Lizbon'da iki yıl önce Şampiyonlar Ligi finalini oynayan iki Madrid kulübü şimdi Milano'daki finale yürürken, sezon boyunca Oblak ve Keylor Navas ile tutup, Griezmann ve Cristiano Ronaldo ile attılar. Atletico Madrid ve Real Madrid'i elbette ki dört adam üzerinden hele ki ortada bir Diego Simeone gerçeği varken, teknik adamlardan bahsetmemek mümkün değil, Godin ve Sergio Romos'u, bir tarafta Modric'i, diğer tarafta Koke'yi anmadan olmaz ama topu 'atan ve tutan'ın ayağında tutalım. Bakın bizde yarış nefes nefese, bu akşam derbi var. Beşiktaş atanıyla mutlu ama tutanından muzdarip. Fenerbahçe'de tutandan yana bir sıkıntı yok ama atanı Van Persie de bütün sezon bir Mario Gomez olmadı elbette. İtalya'da Buffon tuttu, Dybala attı, Juventus şampiyon oldu. Kadronuzda Zlatan İbrahimovic varsa tutana ihtiyacınız mı var? Paris Saint, Zlatan kuralıyla Fransa'nın zirvesinden inmiyor. İngiltere'de Leicester'in bir sezon boyunca yaptıkları üzerine tezler yazılacak, futbol kitapları piyasaya çıkacak. Efsane bir kaleci Peter Schmeichel'ın oğlu Kasper tuttu, Mahrez-Vardy attı. Galatasaray'da tutan tarafında Muslera ne kadar iyi olursa olsun, atanın olmayınca derbiye çıkarken hedefin beşinci sıra oluyor işte...
DEFANSLAR ŞAMPİYON YAPAR
'Forvetler yarışta tutar, defanslar şampiyon yapar'ın peşine takılanlardansanız Barcelona'yı bir kenara bırakırsak, futbol tarihini doğru okumuşsunuzdur. Bu oyunda en çok gol atana değil, atarken en azından rakibinden bir fazlasını atana üç puan veriyorlar. Elinizde Messi-Neymar-Luis Suarez varsa, bu tabirin peşinden koşmayabilirsiniz ama maalesef onlar da her destede bulabileceğiniz kupa, kare, maçı ası değiller. Beşiktaş şampiyon olursa, Mario Gomez'in bu tabiri bu sezonluk tedavülden kaldıracağı kesin de, Fenerbahçe rakibini sollayıp sezon sonunda gülerse, Kjaer ve Mehmet Topal'lı bir fotoğraf karesinin altı şimdiden hazır. Geçen sezon Bursaspor ülkede en iyi futbolu oynarken, bir şey kazanamadıysa, Galatasaray iyi futbol oynamadığı geçen sezonu şampiyon tamamlayıp, bu sezon da lige erken havlu attıysa işte hep bu oyunun yazılı olmayan 'Forvetler yarışta tutar, defanslar şampiyon yapar' kuralı yüzünden...
KADRO REAL MADRID'E BENZİYOR
Şimdi topu bu akşamki derbinin misafir tarafına atsam ve kadrosunun işlevselliğini bir zamanların Real Madrid'ine benzetsem ne dersiniz? Beşiktaş, Real Madrid gibi takım anlamı çıkmasın buradan ama sizce de Sosa, Zinedine Zidane gibi orta alan ve kanatta iş yapmıyor mu? Oğuzhan, Guti gibi olabilir mi? Ya peki Quaresma, ülkesinin efsanesi Luis Figo gibi... Atiba'nın Makelele gibi olduğu kesin, Mario Gomez de Real Madrid'in Raul'u, Ronaldo'su gibi değil mi? Tamam, bu takımda bir Fernando Hierro, Roberto Carlos yok, Tolga da hiç Iker Casillas gibi oynamadı, çokca 'yağlı parmak' Barthez gibiydi..
10 NUMARALARIN DEVRİ KAPANDI MI?
'Klasik 10 numaraların devri kapandı' diyenlerden misiniz? İki yıldır Fenerbahçe'de o formayla Diego'nun yaptıklarını değil yapamadıklarını izlediyseniz, evet öylesiniz. Platini, Hagi, Pirlo her devirde kolay yetişmiyor elbet... Ama en çok koşanın en iyi futbolu oynadığının sanıldığı, 25 metreden topu 90'a asana son pası verenin hanesine asist yazıldığı, üç metreye al-ver yapanın hiç top kaybı yapmadığı günümüz futbolunda varsın o canım 10 numaraların devri kapansın. Bir bakmışsınız bir gün yeniden moda olurlar. 10 numarayı sırtında taşısın ya da taşımasın orta sahada bir oyuncu tipi var ki, ben onlara 'gladyatörler' diyorum. Leicester City, imkansızın şarkısını çalarken, Kante'nin assolist olduğu orta sahadan bahsediyorum. Roma, sezonun ikinci yarısında çatır çatır top oynarken, orta sahadan rakip kaleye ok gibi kopup giden Nainggolan'a selam duruyorum. Juventus tarihinin en kötü başlangıcını yapıp, sonunda Napoli'ye uzak ara yaptığı ve arka arkaya beşinci şampiyonluğunu kazandığı sezonda Paul Pogba'nın üstün fiziği ve kadife bilekleriyle çökerttiği rakiplerini anımsıyorum. Guardiola'nın futbolunu geleceğini yine önceden görüp Bayern Münih'e aldığı Arturo Vidal'ın delişmenliğinden, oyunu kaosa sürükleyen karakterini bir kenara yazıyorum. Paris Saint Germain orta sahasında oynadığı futbolla gladyatörler sınıfına giren Blaise Matuidi'nin Euro 2016'da ne yapacağını merak ediyorum.
FUTBOL DOLU GÜNLER
Oyunun yüzde 60-65 hücum, 35-40 savunma tarafını oynayan ve bir takım omurgasında öne de arkaya da esneyebilen bir insan beli gibi yeşil çimlerde mücadele eden futbolcuların santrforlardan daha çok para edeceği günler yakın diyorum. Futbol '10 numara' Mesut Özil'den belki de bir başka Türk asıllı Alman Milli Takım oyuncusu Emre Can'ın oyunu olacak önümüzdeki sezonlarda. Bu akşam derbiyi kim kazanır, kim şampiyon olur bilmiyorum. 28 Mayıs'ta Şampiyonlar Ligi finali var. 3 Haziran'da A Spor ve A Haber ekranlarında 23 gün boyunca Copa America ve 2008'de masal yazan Fatih Terim ve bizim çocukların peşine düşeceğimiz 10 Haziran'da başlayacak olan Euro 2016 var. Bu haziran- temmuz bu ufak demlikle geçmez, işte bunu çok iyi biliyorum.
DEFANSLAR ŞAMPİYON YAPAR
'Forvetler yarışta tutar, defanslar şampiyon yapar'ın peşine takılanlardansanız Barcelona'yı bir kenara bırakırsak, futbol tarihini doğru okumuşsunuzdur. Bu oyunda en çok gol atana değil, atarken en azından rakibinden bir fazlasını atana üç puan veriyorlar. Elinizde Messi-Neymar-Luis Suarez varsa, bu tabirin peşinden koşmayabilirsiniz ama maalesef onlar da her destede bulabileceğiniz kupa, kare, maçı ası değiller. Beşiktaş şampiyon olursa, Mario Gomez'in bu tabiri bu sezonluk tedavülden kaldıracağı kesin de, Fenerbahçe rakibini sollayıp sezon sonunda gülerse, Kjaer ve Mehmet Topal'lı bir fotoğraf karesinin altı şimdiden hazır. Geçen sezon Bursaspor ülkede en iyi futbolu oynarken, bir şey kazanamadıysa, Galatasaray iyi futbol oynamadığı geçen sezonu şampiyon tamamlayıp, bu sezon da lige erken havlu attıysa işte hep bu oyunun yazılı olmayan 'Forvetler yarışta tutar, defanslar şampiyon yapar' kuralı yüzünden...
KADRO REAL MADRID'E BENZİYOR
Şimdi topu bu akşamki derbinin misafir tarafına atsam ve kadrosunun işlevselliğini bir zamanların Real Madrid'ine benzetsem ne dersiniz? Beşiktaş, Real Madrid gibi takım anlamı çıkmasın buradan ama sizce de Sosa, Zinedine Zidane gibi orta alan ve kanatta iş yapmıyor mu? Oğuzhan, Guti gibi olabilir mi? Ya peki Quaresma, ülkesinin efsanesi Luis Figo gibi... Atiba'nın Makelele gibi olduğu kesin, Mario Gomez de Real Madrid'in Raul'u, Ronaldo'su gibi değil mi? Tamam, bu takımda bir Fernando Hierro, Roberto Carlos yok, Tolga da hiç Iker Casillas gibi oynamadı, çokca 'yağlı parmak' Barthez gibiydi..
10 NUMARALARIN DEVRİ KAPANDI MI?
'Klasik 10 numaraların devri kapandı' diyenlerden misiniz? İki yıldır Fenerbahçe'de o formayla Diego'nun yaptıklarını değil yapamadıklarını izlediyseniz, evet öylesiniz. Platini, Hagi, Pirlo her devirde kolay yetişmiyor elbet... Ama en çok koşanın en iyi futbolu oynadığının sanıldığı, 25 metreden topu 90'a asana son pası verenin hanesine asist yazıldığı, üç metreye al-ver yapanın hiç top kaybı yapmadığı günümüz futbolunda varsın o canım 10 numaraların devri kapansın. Bir bakmışsınız bir gün yeniden moda olurlar. 10 numarayı sırtında taşısın ya da taşımasın orta sahada bir oyuncu tipi var ki, ben onlara 'gladyatörler' diyorum. Leicester City, imkansızın şarkısını çalarken, Kante'nin assolist olduğu orta sahadan bahsediyorum. Roma, sezonun ikinci yarısında çatır çatır top oynarken, orta sahadan rakip kaleye ok gibi kopup giden Nainggolan'a selam duruyorum. Juventus tarihinin en kötü başlangıcını yapıp, sonunda Napoli'ye uzak ara yaptığı ve arka arkaya beşinci şampiyonluğunu kazandığı sezonda Paul Pogba'nın üstün fiziği ve kadife bilekleriyle çökerttiği rakiplerini anımsıyorum. Guardiola'nın futbolunu geleceğini yine önceden görüp Bayern Münih'e aldığı Arturo Vidal'ın delişmenliğinden, oyunu kaosa sürükleyen karakterini bir kenara yazıyorum. Paris Saint Germain orta sahasında oynadığı futbolla gladyatörler sınıfına giren Blaise Matuidi'nin Euro 2016'da ne yapacağını merak ediyorum.
FUTBOL DOLU GÜNLER
Oyunun yüzde 60-65 hücum, 35-40 savunma tarafını oynayan ve bir takım omurgasında öne de arkaya da esneyebilen bir insan beli gibi yeşil çimlerde mücadele eden futbolcuların santrforlardan daha çok para edeceği günler yakın diyorum. Futbol '10 numara' Mesut Özil'den belki de bir başka Türk asıllı Alman Milli Takım oyuncusu Emre Can'ın oyunu olacak önümüzdeki sezonlarda. Bu akşam derbiyi kim kazanır, kim şampiyon olur bilmiyorum. 28 Mayıs'ta Şampiyonlar Ligi finali var. 3 Haziran'da A Spor ve A Haber ekranlarında 23 gün boyunca Copa America ve 2008'de masal yazan Fatih Terim ve bizim çocukların peşine düşeceğimiz 10 Haziran'da başlayacak olan Euro 2016 var. Bu haziran- temmuz bu ufak demlikle geçmez, işte bunu çok iyi biliyorum.