1 Ekim 2011

Inter: 0 Napoli: 3

Futbol, basketbol, voleybol... Bir tane normal milli takımımız yok. 2-0 geriden gelip maçı alıp finale gitsek ne güzel olurdu şu Djokoviç'in suratını görmek. Neyse voleybol yorumlayacak halim yok, üzüldük işte... Inter-Napoli maçıyla birlikte izledim yarı finali. Serie A fikstürünün çekildiği güne dönmek lazım. Malum İtalya'nın kuzeyi ve güneyi arasındaki çekişmede bayrak takım Napoli. Gariban güneyin her zaman haksızlığa uğradığını düşünürler. Fikstür çekilip, Napoli'nin Şampiyonlar Ligi maçı sonrasında Inter deplasmanına gideceğini tabloda gören Napoli Başkanı kıyameti koparmış, ortaya sallayıp, salondan çıkmıştı. "Futbolu da bırakacağım, film de çekmeyeceğim. İtalyan olduğum için utanıyorum" dedikten sonra atlamış bir Vespa'lının arkasına gazeteci kalabalığından kaçmıştı. Inter kötü başladı sezona. Teknik adam değiştirdi ve Ranieri ile ayağa kalktılar. Bologna ligin keklik takımlarından. Deplasmanda 3 attılar. CSKA Moskova deplasmanında da kazanınca işler yoluna girdi gibi göründü. Ranieri "Sadece herkesi kendi yerinde oynatıyorum" dedi bu iki maçın ardından. Napoli, Şampiyonlar Ligi sonrasında Chievo deplasmanında kaybetmişti. Fiorentina maçı ise facia. Kendi sahasında klas forvet hattı kaleye şut çekemedi. Bir de Cavani sakat olunca bu akşamın favorisi Inter'di... Tabii her şey kağıt üzerinde. Güzel bir ilk yarı oldu. Inter iyi de ritm bulmuş hiç de fena oynamıyordu. Napoli'ye San Siro'da böyle penaltı çalınır mı? Vallahi çalındı. Bana kalsa ucuz penaltı. Obi atıldı o pozisyonda. İkinci yarıya 10 kişi başlayan Inter, Moskova'nın da acısını ayaklarında hissetti, maçın genelinde Napoli'nin %61 topa sahip olduğu gerçeği bir tarafa ikinci golü de bir defans oyuncusuyla Maggio ile bulması ilginç. Hamsik mutlak bir pozisyonu kaçırdı ve sonra skoru belirledi: 0-3. Üçlü defans oynayamadığı için Gasperini'yi kovan Inter, üçlü defans oynayan Napoli'ye teslim oldu... Napoli Başkanı De Laurentiis, 80'den sonra geldi ekrana... Pis pis sırıtıyordu... Bir film çeker artık bu galibiyetin üzerine...

INTER-NAPOLI 0-3

gol: Campagnaro 42'., Maggio 56, Hamsik 74
INTER (4-3-2-1) — Julio Cesar; Maicon, Lucio, Samuel, Chivu (dal 43' p.t. Nagatomo); Zanetti, Cambiasso, Obi; Alvarez (dal 16' s.t. Stankovic), Forlan (dal 23' s.t. Zarate), Pazzini. (Castellazzi, Muntari, Coutinho, Castaignos). All. Ranieri.
NAPOLI (3-4-2-1) — De Sanctis; Campagnaro, Cannavaro, Aronica (dal 42' s.t. Fernandez); Maggio, Gökhan Inler, Gargano, Zuniga; Hamsik, Pandev (dal 6' s.t. Mascara); Lavezzi (dal 34' s.t. Chavez). (Rosati, Fideleff, Dossena, Santana). All. Mazzarri.

Hafta Sonu Futbol

30 Eylül 2011 Cuma
20:00 Bursaspor - Gençlerbirliği /Ligtv

01 Ekim 2011 Cumartesi
14:45 Everton - Liverpool /Ligtv 3
15:00 Karabükspor - Orduspor /Ligtv
16:30 Hoffenheim - B.Münih /TRT Haber
17:00 Man. United - Norwich City /Ligtv 3
17:00 Blackburn Rovers - Man. City /Ligtv 2
18:00 Rizespor - Kasımpaşa /TRT 3
19:00 Fenerbahçe - İstanbul BŞB /Ligtv
20:00 Antalyaspor - Sivasspor /Ligtv 2

02 Ekim 2011 Pazar
00:00 Fluminense - Santos /Ligtv 3
14:00 Giresun - Göztepe /TRT 3
14:00 Boluspor - Adanaspor /TRT 6
15:00 Samsunspor - Manisaspor /Ligtv 2
15:30 Bolton Wanderers - Chelsea /Ligtv 3
16:30 Karşıyaka - Kayseri Erciyes /TRT 3
16:30 Hannover - Werder Bremen /TRT Haber
18:00 Tottenham - Arsenal /Ligtv 3
18:30 Hamburg - Schalke 04 /TRT HD
19:00 Ankaragücü - Galatasaray /Ligtv
19:00 Eskişehirspor - Trabzonspor /Ligtv 2
19:00 Sakaryaspor - Konyaspor /TRT 3
21:00 Sporting Gijon - Barcelona /NTV Spor
22:00 Vasco Da Gama - Corinthians /Ligtv 3
23:00 Espanyol - Real Madrid /NTV Spor

03 Ekim 2011 Pazartesi
20:00 Gaziantepspor - Beşiktaş /Ligtv
20:00 Denizlispor -Tavşanlı Linyit /TRT 3

28 Eylül 2011

Baskın

Frank de Boer-Cruyff-Guardiola üçlüsüne (!) karşıydı dün akşam Real Madrid. De Boer'in Guardiola'ya danıştığı da yazıldı, çizildi. Avrupa Kupaları'nda uzun zamandır gol atamayan Ajax 3 golle uğurlandı Santiago Bernabeu'dan ama özel olan gol bu gol. Kendi sahasında Ramos'tan topu alan Mesut ile başlayan, Cristiano Ronaldo'nun Kaka ile yaptığı al-ver ile devam eden, orta sahada topu bıraktığı yerden attığı deparla tekrar pozisyona dahil olan Mesut'un Benzema'ya çıkardığı, onun da Ronaldo'ya al da at dediği gol... 13 saniyede yaklaşık 80 metrede, 5 futbolcunun 7 pasta muazzam bitirişi...

Hiddink-Kezman-Barcelona

Guus Hiddink, peşinden koşan Chelsea'ye evet dese ve Türk Milli Takımı'ndan ayrılsa belki de Arda Turan da o takımda forma giyecekti. Boas gitti Chelsea'ye, Arda da Atletico Madrid'e... Hiddink'in geçmişteki bir tercihi de bir başka futbolcuya daha Atletico Madrid kapısını açmıştı. Laporta'nın 2003 yılında seçimleri kazandığında Rijkaard ismine tereddütlü yaklaştığı bilinir. İlk görüşülen isim Guus Hiddink... Hollandalı teknik adam Kezman'ı önerir. Barcelona futbolcuyla ön kontrat yapar. Daha sonra Hiddink ile Barcelona anlaşamaz. Hiddink'in çok para istediği söylenir. Cruyff da Rijkaard için bastırır ve başarılı olur. Kezman ile yapılan ön kontrat da bozulur ve Kezman, Atletico Madrid'e gider. Bu akşam Kezman, kısa bir dünya turunun ardından Bate Borisov formasıyla, gidemediği Barcelona'ya rakip olacak...

İki Türk

Twitter'a not düştükten sonra bloga yazmayı unuttuğum o kadar çok konu oluyor ki... Bunu pas geçmemek lazım. "Real Madrid'de oyundan bir Türk çıkacak yerine bir Türk girecek" deseydi biri yıllar önce gider çay koyardı. Dün akşam Santiago Bernabeu'da son 7 dakikada Real Madrid 3-0 öndeyken Mesut Özil çıktı Hamit Altıntop girdi. Şimdi bu satırların ardından Mesut Özil, Türk değil, Hamit'i de biz yetiştirmedik diye yorum yapacak olan varsa hiç kendini yormasın... Mesele bu değil... sadece bir kez sohbet etme şansı yakaladığım ve Real Madrid'de forma giyene kadar bir kuruş para istemiyorum dediğinde beni hiç ama hiç şaşırtmayan bu adam gibi adam Hamit'in yolu açık olsun. Darısı Nuri'nin başına...

25 Eylül 2011

Barcelona:5 Atletico Madrid:0

Türkiye’de maçı yayınlayan NTV Spor'un tanıtımını Messi ve Arda üzerine kurması kadar doğal bir şey yok. Falcao bizim çocuk değil. Sahadaki oyun kağıt üzerinde Messi-Falcao olmalıydı ama santra noktasına geldiğinde iş değişiyor Camp Nou’da. Messi-Courtois maçına döndü oyun ilk dakikadan itibaren...

Diego’nun sakatlanıp çıktığı maçtan bu yana oyun kurucu olarak oynayan Arda’yı kenara çektiğinde formayı kapan Diego değil Reyes oldu. 3 maçlık serinin ardından takım kaptanının Avrupa Ligi de varken rotasyonda formayı alması teknik adam tercihi. Doğrusu mu? Bu Barcelona karşısında Arda ile başlasa da bir şey değişmezdi. Sorun geçen hafta kazanan takımdan yedi oyuncunun değişmiş olması. Defans hattı Valencia maçı da dahil olmak üzere sağlam bir testten geçmemişti. Bu takımın ilerisi ve gerisi arasındaki kalite farkı zaten sezon başından belli. Transferleri de forvete yapıp Ujfalusi’yi kaybettiler.

Manzano, Mallarca’yı çalıştırdığı 4 yılda böyle fark yememişti. Barcelona geçen sezon onun başında olduğu Sevilla’yı da 5 golle süpürmüştü. La Liga’daki makasın açıldığına dair klişe maçlardan biriydi Barcelona-Sevilla maçı. Manzano ikisinden birini tercih etmeliydi. Ya sokak kavgası yapacaksın ya da şık çocuklarla çıkıp dansa ayak uydurmayı deneyeceksin. Birinciyi tercih edip ikinciyi oynamayı denediğinde çarpılıyorsun çünkü...

Karşında sezona fırtına gibi girmiş Falcao varken, üçlü defansta ısrarcı olup üstelik Valencia’da bunun sıkıntısını çekmişken, Pique ve Puyol’u kulübede tutuyorsan herkesten daha fazla biliyorsundur. Biliyor da Guardiola... Top santrfora gelmedikten sonra adı Falcao olsa ne yazar. Atletico’nun basiretsiz olduğu geceler vardır. Miranda’nın kendi kalesine attığı gol, ilk 3 goldeki dağılan savunma... Sonrası zaten artık kimsenin şaşırmadığı Messi şov... Benim kelime dağarcığım anlatmaya yetmiyor artık bu adamın sızmalarını... Bizim izlediğimiz gibi izliyorlar savunmalar. Herkes ona hayran, herkes bak ne güzel geçiyor yanımızdan havasında...

Maçın ikinci yarısında “Biz hangi maçı kırmızı şortla kazandık ki!” diye isyan eden Atletico Madrid taraftarı güzel insan. Stadyumda sigarayı neden yakarsın? Taraftar çokça kederden yakar, golü yersin, yak bir sigara... Barcelona’nın keder bilmez tribünlerine sigara yasağı getirdi bugün Barcelona kongresi... Onlardan bu beklenirdi zaten...


8 resmi maçta 2 gol yiyip, 15 dakikada kalesinde iki gol gören sonunda da "Manita" olan Atletico Madrid için Perşembe günü oynayacakları Rennes deplasmanı öncesinde iyi bir kros çalışması oldu bu 90 dakika... Ligin ikinci yarısında Barcelona bir deplasmanda kaybedecekse o bir; önce yine Vicente Calderon’dur...