"Dirk Nowitzki’yi en güzel anlatan hikâyeyi, 2001 Avrupa Şampiyonası organizasyonunda gönüllü olarak çalışan bir dostumdan duymuştum:........" devamı için...
Yiğiter Uluğ / Radikal
18 Haziran 2011
Forlan-Reyes-Ujfalusi Meselesi(!)
Kimse sahibi olduğunuz evin kapısını durup dururken çalıp "Satılık mı?" diye sormaz. Ya cama satılık ilanı asmışsındır ya da emlakçıya vermişsindir. Atletico Madrid'in de Galatasaray'ın talip olduğu oyuncuları satmaya niyeti olmasa, "Hiç zahmet etmeyin, jetle de gelseniz, yol uzun. Bu adamları satmayı düşünmüyoruz" demesi gerekirdi. Demediler ki; Ünal Aysal geçen ay 11 milyon euro ödediği özel uçağıyla Madrid'e gitti...Agüero'nun "Beni satın, gidiyorum" dediği, İspanya'nın ilk 5 kulübünden biri neden takımın temel taşlarını satsın ki! Bir önceki sezon Avrupa Ligi'ni almışlar, bu sezon Avrupa Ligi'ne gidecekler. Daha transfer başlamadan, 45 bin kombine sahibi gelecek sezon için "Bu sezon da koltuk benim" demiş. O zaman bu kulübün yapısına bakmak lazım. Atletico Madrid, Barça ya da Real Madrid gibi yönetilmiyor. Malaga, Sevilla ya da Mallorca örneği var orada. Kulübün büyük ortağı Gil Marin, efsane başkanı Jesus Gil'in oğlu. Arda transferi için İstanbul'a gelen, buradan da ABD'deki fonlarda nakit arayan bu arayışında da Galatasaray ile adı anılan Peter Kenyon'dan yardım alan adam. Atletico Madrid batmış olabilir mi? Kulübün borçlarından çok orada konuşulan Gil Marin'in artık ayrılmak istediği. Sebebi basit. Babasının Marbella belediyesinin başında olduğu dönemlere ait yolsuzluklardan aileye gelen ceza faizleriyle birlikte 100 milyon Euro. Dava Mayıs ayında karara bağlandı. Gil Ailesi bu parayı ödemek zorunda. Baba Jesus Gil, Marbella göğüs reklamı ile oynattığı, canı sıkıldıkça teknik adam kovduğu (17 yılda 39 teknik adam, 141 futbolcu!) Atletico Madrid'i Marbella çeşmesinden akıttığı paralarla yaşattı.İkinci sebep, İspanya'da değişen vergi oranları. Yüzde 20'lerde olan vergi oranları %43'e yükseltildi. Mevcut devam eden futbolcu kontratları elbette ki eski orandan yürüyüp gidiyor ama yeni kontratlarda futbolculara ödenecek olan rakamların üstüne bir de yüzde 43 vergi yükü biniyor. İki büyüğü ve Malaga gibi sıcak parayı bulmuş kulüpleri bir kenara koyarsak, İspanyol futbolunda yıllık ücretlerin bu sezon ne olacağının da işareti bu. Mümkün olduğu kadar pahalı yabancılardan uzak duracaklar.Peki Galatasaray, Forlan, Reyes ve Ujfalusi transferlerini bitirdi mi? Ekranlarda futbolcuları tanıtan kasetler dönerken; taraftar blogunda bu adamları över ya da asıp keserken ortada ne imza var ne de uzak diyarlardan olumlu tek bir haber. Büyük transferler kolay bitmez ancak medyada bitti olarak gösterilmesi büyük arıza yaratır. Transferde basit yöntemi Real Madrid uyguluyor işte. Bir oyuncunun bu kulübe hayır demesi zor ama her şartta önce oyuncunun olurunu alıyor, sonra kulübüyle masaya oturuyorlar. Galatasaray, Muslera transferinde hangi yolu izlediyse ve yılan hikayesine döndürdüyse; Madrid'de de aynı yoldan gidiyor. Oyuncuların gelmeye niyeti var mı? Atletico Madrid'in zorda olduğu ortada. Madrid medyasına aktardıkları rakamlar 3 oyuncu için 40 milyonla başladı. Geçiniz... Ertesi gün 30 milyona düştü. 40 milyon rakamı "Defol git Gil Marin" diye sokağa dökülen taraftarın sesini kısabilir ama Galatasaray cephesinde üçlü paket için önerilen bonservis bedelinin 14-15 milyon euro olduğu söyleniyor. Zaten olması gereken mantıklı rakam da bu, iki eksik, 3 fazlası... Oyuncuların sırasıyla 4, 3 ve 2+1 yıllık kontratlarının yüküyle bu rakamın 40'ı bulması ise doğal.Beşiktaş'a red cevabı veren Forlan'ın Galatasaray'a evet demesi için gerekli olan şart ne? Londra'da "memleketim" diye çığıran Reyes'i ikna edecek olan kontrat nedir? Ujfalusi "Ben İtalya'da tatildeyim. Madrid'de yaşamaktan dolayı çok mutluyum. Birşeyden haberim yok" derken; ne ayaktır? Ekranlarda dönen bu erken anonslar, bu "son dakika"lar, Ünal Aysal'ın başını çok ağrıtacak ya da iş inada binip faturayı yükseltecek...
Daha ortada imza yokken, nedir bu teknik-taktik analizler? Bu üç adamı Türkiye'de "futbolseverim" diyene anlatmak hakarettir. Herkes oturup İspanya Ligi'ni izler, herkes futboldan anlar. Mesele bir kara portre yazmaksa üçü için de yeteri kadar malzeme var. Görülüyor ki, mesele bu değil... Mesele...
Daha ortada imza yokken, nedir bu teknik-taktik analizler? Bu üç adamı Türkiye'de "futbolseverim" diyene anlatmak hakarettir. Herkes oturup İspanya Ligi'ni izler, herkes futboldan anlar. Mesele bir kara portre yazmaksa üçü için de yeteri kadar malzeme var. Görülüyor ki, mesele bu değil... Mesele...
16 Haziran 2011
Son Çıkan Kapıyı Kapasın
Atletico Madrid taraftarının sadakatını en güzel anlatan hikaye, ikinci lig düştüklerinde dolu olan tribünlerdir. 40 bin kombine rakamları çıkmıştı 2. lig yılları için, biraz abartıydı ama 20 binin de üzerindeydi. Sezon bittiğine göre geçen sezon diyeceksek, bir önceki sezon gelen iki kupanın ardından yaşanan hayal kırıklığı büyük. Takım, şampiyonluktan bahsetmiyor ama Şampiyonlar Ligi'ne gidememek ve hatta Avrupa Ligi vizesinin bile bir ara tehlikeye girmesi yeteri kadar can sıkıcıydı. Vicente Calderon'da kapasite 54 bin. Her sezon 48-49 bin civarındaki kombine sahibi bu dönemde kombinelerini yeniliyor. Yeni sezona girerken %91 oranında yenileme olmuş. Sorun yok, çünkü sırada bekleyen çok. Kombine fiyatlarına gelen %3 zam da normal kabul ediliyor, üstelik bu sezon Avrupa Ligi ön eleme yüzünden ekstra iki maç var. Öyle ya da böyle sahaya Atletico Madrid forması giymiş 11 adam çıkacak ama kulüp zorda...
****
****
Agüero hikayesi bildik. "Gidiyorum" dedi, gidecek. De Gea da yolcu. Forlan, Reyes ve Ujfalusi için de Galatasaray Başkanı Ünal Aysal, bugün Madrid'e gitti. Alır, alamaz, bu blogun derdi değil, spor sayfalarında yeteri kadar boğuşuyoruz zaten. Atletico Madrid'li ile konuştum. Bir cümlesi yetti: "Son çıkan kapıyı kapasın."
Madrid'de Bizim Süper Lig
Kerem Sefa, Madrid'deki gözüm, kulağım oldu. Güzel bir haber paylaşmış. Madrid'de Marca Cafe, 14 ligden naklen maç yayınlıyor. Mekanda 15 büyük ekran varmış. Son eklenen lig ise bizim Süper Lig, doğal olarak da afişte Guti'yi kullanmışlar elbette. Cumartesi-Pazar İspanya Ligi ile çakıştığı saatte diğer liglerin olduğu ekranlarda ses kısılıyormuş. Kerem şimdi bu satırları okur, çay, kahve kaç para yazar, biz de bizim memlekette toplu gösterim yapan yerlerdeki fiyatlarla karşılaştırırız.