Hagi, Barselona'ya geldiğinde "Cruyff'un güvenini boşa çıkarmayacağım. 5. şampiyonluğu ve Avrupa'da kupayı alacağız. Barcelona'nın ofansif ve göze hoş gelen futbolunu sevdiğim için buraya geldim" dedi. Sözleşmesi 3 yıllıktı. Ertesi sezon Barça'da kıyamet kopacak, şampiyon Real Madrid olacaktı. Barça ilk 3 içinde yoktu. Stoichkov, apar topar Parma'ya satıldı. Cruyff ipini çekmişti ama; Hollandalı gittiğinde Başkan Nunez Bulgar'ı geri çağıracaktı. Ertesi sezon Atletico Madrid altın sezonunu yaşadı ve şampiyon oldu. Hagi'nin ikinci sezonunda Popescu da transfer edilmişti. İki transferde de menajer Becali'nin becerisini unutmamak lazım. Popescu, PSV yıllardından Cruyff'un iyi bildiği bir isimdi. Cruyff'un istemediği Robert Prosinecki'yi ise Başkan Nunez en sonunda transfer etmişti. El Clasico'nun diğer yakasından gelen Hırvat da ancak bir sezon kalabildi Camp Nou'da. Hagi, Galatasaray'a geldikten aylar sonra Cruyff'u bombaladı. Hollandalı teknik adamın onu saha içinde özgür bırakmadığından ve yanlış mevkilerde oynattığından yakındı. Aslında Barcelona'da kalmak istediğini ama kendisine güvenilmediği için Galatasaray'ı seçtiğini söyledi. Fatih Terim'i de övmeyi ihmal etmedi: "Türk teknik adam, beni takımın saha içindeki patronu yaptı. Ne Madrid'de ne de Barça'da bu kadar topla buluşmuyordum. Onunla tekrar kendimi buldum" Popescu çok daha başarılı oldu Barça'da. Kaptanlığa kadar yükseldi. İkinci sezonunda Bobby Robson ile çalıştı. Takımın santrforu Ronaldo'ydu. Sezon sonunda İngiliz teknik adam gidince Başkan Nunez koltuğu bir başka Hollandalı'ya teslim etti. Barça'nın portakallaşacağı yıllar başlıyordu. 90'ların Ajax'ını ve sonraları gittikleri her takımda Avrupa'yı kasıp kavuracak adamları yetiştiren Louis Van Gaal kapıdan girdi ve Popescu'nun ipi çekildi. O da, Hagi'den sonra Galatasaray'ın yolunu tuttu. Transfer, medya arşivlerine Galatasaray, Barcelona'nın kaptanını transfer etti şeklinde geçti. Popescu, Van Gaal'ın kendisini istemediğini ve bir yıl sonra Dünya Kupası'nda forma giyebilmek için oynayabileceği bir takıma gitmek zorunda kaldığını söyledi İspanya'da...
İki Hollandalı'nın ağzından iki Romen için aynı cümle çıktı: "Yollayın."
Yollananlar, yola koyuldular ve vardıkları yerde neler yaptılar?
O, bin kere yazıldı çizildi işte...