Gazza

Yaşadığı hayattan vazgeçmediği takdirde 18 ay ömür biçiyorlar ona. O da zaten içerken "Ölmek istiyorum" diyor. Paul Gascoigne'i kimse durduramıyor. 20 dakikada 6 birayı kafaya dikmiş, 13 saatte de 40 birayı içtikten sonra ne demiş peki?
- Milli takıma dönmek istiyorum...

Futbolda Tie-Break

Maç 6-6 bitmiş, Avrupa'da hangi ülke deseler, ilk tercihmi Hollanda lehinde kullanırdım. Maç Hollanda Kupası'ndan. Excelsior Rotterdam, 2. lig takımı. Evsahibi Haaglandia/Winston'u ise hiç merak etmedim açıkçası. Turu tie-break'le pardon penaltılarla Excelsior Rotterdam geçmiş. Maçın gidişatı da budur:
9' [0 - 1] N. Nieveld
10' [0 - 2] G. Fernandez
24' [1 - 2] Renfurm
25' [1 - 3] M. Janota (pen.)
54' [2 - 3] Sensoy
64' [3 - 3] Schotman
76' [4 - 3] Stoffels
89' [4 - 4] L.v. Steensel
95' [5 - 4] Keyzer
98' [6 - 4] Sensoy
103' [6 - 5] A. Alisic (pen.)
120' [6 - 6] A.V. Peppen

Serie A'da Net Ücretler

Inter, Milan, Juventus ve Roma'da futbolculara ödenen yıllık net ücretler ve sözleşme bitiş tarihleri. Takım bazında en fazla ödeyenleri sırayla listeleyeceğim.

25 Eylül 2009

Tersine Dünya

Manchester derbisinin o tartışılan uzatma dakikalarında Owen golü atmış, Manchester United maçı 4-3 kazanmış. Fotoğraf ertesi günden. Owen at yarışlarında. Elinde ise maçı manşeti görülen günün gazetesi. Alex Ferguson ve onun at yarışı tutkusunu bilmeyen yok. Manchester United'da birçok futbolcu da at yarışlarına büyük paralar yatırıyor. Ferguson'un Man. United'ın eski patronlarıyla ortak ekürileri vardı, belki de vardır hala. Fotoğrafı gördüğümde bizim futbolumuzdaki at yarışı meraklısı futbolcular, teknik adamlar geldi aklıma. Veselenovic için altılı ganyan kuponunun arkasına onbir yazardı diye anlatırlardı. İlk akla gelen isim de, bu konuda en çok başı şişirilen ve canı yanan Sergen tabii. Aradaki fark; bizimkilerin futbolu düşünmeleri gereken gün, zaman dilimi içinde ellerinde at yarışı bülteniyle dolaşmaları. Owen gibi işini yapıp, ertesi gün özgürce hipodroma gidip elinde adının geçtiği manşetle poz verdiğinde buna profesyonellik deniyor işte...

Hafta Sonu Futbol

25 Eylül Cuma
17:00 Paraguay (U20)-İtalya (U20) / TRT 3
19:45 Nijerya (U20)-Venezuela (U20) / TRT 3
21:00 Gençlerbirliği-Trabzonspor / Lig TV
22:45 İspanya (U20)-Tahiti (U20) / TRT 3
26 Eylül Cumartesi
13:00 Zenit-CSKA Moskova / Spormax
14:45 Portsmouth-Everton / Spormax
15:00 Zeytinburnuspor-Bozüyükspor / Dem TV
16:00 Wolfsburg-Hannover 96 / TRT 3
17:00 Stoke City-Manchester United / Spormax
19:00 Ç.Rizespor-Altay / D Spor
19:00 Real Madrid-Tenerife / NTV
19:30 Fulham-Arsenal / Spormax
20:00 Valenciennes-Marsilya / Kanal A
19:30 Ipswich-Newcastle / Euro Futbol
20:00 Antalyaspor-Fenerbahçe / Lig TV
21:00 Malaga-Barcelona / NTV Spor
22:00 Lyon-Toulouse / Kanal A
22:30 İngiltere (U20)-Uruguay (U20) / TRT 3
23:00 Valencia-Atletico Madrid / NTV Spor
Pazar
00:30 Palmeiras-Atletico PR / Spormax
16:00 Orduspor-Konyaspor / D Spor
16:00 Friburg-M'Gladbach / TRT 3
16:00 Juventus-Bologna / NTV Spor
18:00 Lille-Nice / Kanal A
18:00 Sunderland-Wolves / Spormax
18:30 Hoffenheim-Hertha Berlin / TRT 3
20:00 Galatasaray-Eskişehirspor / Lig TV
20:00 Denizlispor-Manisaspor / Spormax
21:45 Milan-Bari / NTV Spor
22:00 Bordeaux-Rennes / Kanal A
22:00 Sao Paulo-Corinthians / Spormax
22:30 Honduras (U20)-Macaristan (U20) / TRT 3

24 Eylül 2009

25 Mayıs 2005 22:30

25 Mayıs 2005 Şampiyonlar Ligi finali. Milan 3-0 önde. Devre arasında Rafa Benitez, Liverpool soyunma odasında ne dedi(!)

21 Eylül 2009

Mecburi Ara

Bloga kimi zaman ben de erişemiyorum. Gelen yorumlar, e-postalarda da sorunun çözülmediği ortada. Kim nereden, nasıl erişemiyor, bunu da çözemiyoruz. Bir şekilde birileri bloglar okunmasın istiyor sanırım. Yazmak da, paylaşmak da, okumak da çile oldu. Bu yüzden blog yazmaya; bloglara erişim düzelene kadar ara veriyorum.

Bize Kalan Nedir?

1999 Avrupa Şampiyonası’nı hatırlıyorum...
İlk turda Hırvatistan’a mağlup olan, Türkiye’den 3, Bosna’dan 5 sayı farkla ve binbir güçlükle sıyrılabilen İtalya, ikinci turda da Litvanya önünde de hiçbir varlık gösterememiş ve sıradan bir takım izlenimi vermişti. Ancak Carlton Myers, Gregor Fucka ve Andrea Meneghin’in sürüklediği Gök Mavililer, çeyrek finalden itibaren vites değiştirmiş ve üst üste üç galibiyetle şampiyonluğa ulaşmıştı.
O turnuvada büyük bir iz bırakan, tarafsız otoritelerin takdirini toplayan bir de Türk takımı vardı... Orhun ve Harun gibi yıldızlarından yoksun olmasına karşın, ilk beşinde yaşları 20 olan üç oyuncuya (Hidayet, Kerem Tunçeri, Mehmet Okur) yer veren ve basketbol dünyasını yetenekli genç bir kuşakla tanıştıran Türkiye, Erman Kunter’in yönetiminde oynadığı 9 maçtan 4’ünü kazanmış, eve sekizincilikle dönmüştü. Çeyrek finaldeki 66-63’lük Fransa yenilgisi, tıpkı bu yıl olduğu gibi kırılma noktası olmuş, “Genç Türkler” o yenilgiyle hedeften şaşınca dağılıp gitmişti.
Hatırlamayanlar için belirtmekte yarar var; o şampiyonada İtalya’yı kürsünün en tepesine taşıyan teknik adamın adı Bogdan Tanjeviç’ti.
2004’te geldiği Türk Milli Takımı’na en başarılı turnuvasını bu yıl oynatabilen Tanjeviç…
Oynadığı 9 maçtan 5’ini kazandıktan sonra üst üste 4 yenilgiyle turnuvaya havlu atan, “Wroclaw Hazırlık Turnuvası”nı birinci, Lodz’u ikinci bitirdikten sonra zurnanın zırt dediği Katowice’de nefesi tükenen Tanjeviç…
Türk basketbolunun şimdiye kadar yetiştirdiği en yetenekli kuşaklardan biriyle dört yıldır çalışan, yetmezmiş gibi, aynı oyuncuların büyük çoğunluğuyla kulüp takımında iki yıldır gece-gündüz birlikte olan ve sonuçta 99’daki sekizinciliği tekrarlamaktan öteye gidemeyen Tanjeviç…
Bizi on yıl geriye götüren ve kariyerinin en parlak günleri o dönemde kalmış olan Tanjeviç…
Bu turnuvadaki en önemli kazancımız olan Ömer Aşık’ı bile iki yıl önce görmeyen, o pozisyona Slovenya’dan Vidmar’ı transfer ettikten sonra, ancak Semih’in sakatlanmasıyla Ömer’i Alpella’dan çağıran ve Fenerbahçe kadrosuna katan Tanjeviç…
Demirel Federasyonu’nca şimdi muhtemelen “Turnuvada final oynayan iki takımı da yendi” diye korunacak ve arkasını Fenerbahçe’ye de yasladığı için 2010 Dünya Şampiyonası sonuna kadar koltuklarında oturacak olan Tanjeviç…
Evet, 2009 Avrupa Şampiyonası bitti. Bize kalan nedir?
Takkeyi önümüze koyup düşünmenin zamanıdır. Ama önce lütfen şu soruya cevap verin:
Almanya Nowitzki’yle, Litvanya Jasikevicius-Siskauskas-Kaukenas üçlüsüyle gelmiş olsaydı, biz bu şampiyonada çeyrek final oynayabilir miydik?
Üst üste üç turnuvada çeyrek final oynayamayan bir ülkeye, NBA’de kim oynarsa oynasın, basketbol ülkesi denir mi?
Sevgili Aceto sağolsun, yaklaşık iki haftadır onun dükkanında birlikte olduk. Sevindik, üzüldük, kızdık, tartıştık… Artık tası tarağı toplama vaktidir, fazla yayılmayalım. Giderayak biraz “ekşi” bir yazı yazdım, keyfinizi kaçıracak sorular sordum, farkındayım… Ama bu sorulara gerçekçi cevaplar bulamazsak evimizde düzenleyeceğimiz 2010 Dünya Şampiyonası da kabusa dönebilir.
Sürçü lisan ettiysem affola…
YİĞİTER ULUĞ

20 Eylül 2009

Manchester United 4
Manchester City 3

Manchester City geçen haftaki çirkefliğinin cezasını çekti derbide. Adebayor'a sahip çıkan Hughes hakeme şarlamasın(!) İlk yarıyı büyük bit keyifle izledik ama 46-96 arasını gazete telaşına heba ettik. Eve gidip bir daha seyretmeliyim ikinci yarıyı. United'ın, Alex Ferguson'un, en çok da Gigs'in kazanmasına sevindim. Bazıları kazanmak için doğar.... (photo: Woody Guthrie: "This Machine Kills Fascists" )
Goller:
Rooney 2
Fletcher 49
Fletcher 81
Owen +95
Barry 16
Bellamy 52
Bellamy 90
Manchester United Ben Foster, Patrice Evra, John O'Shea, Rio Ferdinand, Nemanja Vidic, Darren Fletcher, Luis de Abreu Anderson (Michael Carrick, 90), Ryan Giggs, Ji-Sung Park (Luis Antonio Valencia, 62), Wayne Rooney, Dimitar Berbatov (Michael Owen, 78)
Manchester City Shay Given, Wayne Bridge, Joleon Lescott, Micah Richards, Kolo Toure, Gareth Barry, Shaun Wright-Phillips, Stephen Ireland, Nigel de Jong (Martin Petrov, 83), Carlos Tevez, Craig Bellamy
Seyirci: 75,066

Beş Şişede Hayat


Bloglara erişen, erişemeyen, bilgiye ulaşmanın önüne binbir duvar örülen yalnız ve güzel ülkemin insanlarına iyi bayramlar.