29 Eylül 2007

Roberto Baggio

Inter'de Lippi ile kedi köpek olmuşlardı. Sene 1999, Galatasaray'a geliyordu. Fotomaç haberi değil otobiyografisinden. Olmadı, olsaydı ne olurdu bilemem. Hagi ile Baggio yanyana oynarmının derdine düşerdi spor medyası. Her büyük futbolcu illa ki teknik adamlığı deneyecek diye bir yasa yok elbette. O sıyırdı kendini futboldan. Budizm zaten kariyerini çizmişti, o yoldan devam ediyor. Roberto Baggio "Hereos Company"adından bir yardım organizasyonu kurdu. Laos'dan da yeni döndü. Beş para etmez futbolcu eskilerinin teknik adamcılık oynadığı futbol dünyasında Robin Hood olmuş Baggio...

17 Mayıs 2006 @ Paris

Paris'de 2006 Şampiyonlar Ligi finalinin gecesi. Rijkaard'ın "mes que un club"tişörtü güzel. Sağdaki başkan Laporta, soldaki kim bilmiyorum ama sarı ceketine bakılırsa modacısı Faruk Saraç galiba. Rijkaard "bu gece barda, gönlüm hovarda, çalsın sazlar oynasın kızlar"diyor olmalı...
Sarı ceketli adamı tanıyan çıktı comment'de: Bu adam benim iktisat hocam. Xavier Sala-i-Martin
http://www.columbia.edu/~xs23/home.html

Messi Messi Messi

Ronaldinho ortalarda yok dükkan Messi'ye emanet Barça'da. Sevilla ve Zaragoza maçlarını tek başına aldı demek abartı olmaz. Bir de arada Şampiyonlar Ligi, O.Lyon galibiyeti var. İspanya'da bizdeki gibi kelime oyunu başlıklar yerine kolayını bulmuş medya. Messi, Messi, Messi yazıp geçiyorlar işte. Ercan Taner'den araklamışlar sanki: Hagi, Hagi, Hagi... İtalyan medyası Altın Top ödülü için Kaka diye inlerken, İspanyol medyası; pardon sadece Barselona medyası "Messi'nin hakkı" diye bastırıyor. Bir de Ronaldinho'dan 1 not. Henry gibi ucuza gidebilir. 28 yaşına girecek, kontratında son 2 yılı için, yıllık kazancının iki katını öderse yuvadan uçar formülü konuşuluyor. Bu da kimilerine göre 20 kimilerine göre 30. Şampiyonlar Ligi'ni aldığı gecenin sabahında Barça, Chelsea'ye satacaktı, o gün tavandı şimdi 3'lü koltuğun kenarı, yarın halının altı...

Torino Derbisi

Torino'ya bir kere yolum düştü, sevemedim. 2006 Kış Olimpiyatları öncesiydi, şehirden çok şantiye idi aslında. O tarihlerde Torino da Serie B'deydi. Geçen sezon derbi, Juventus'un küme düşmesiyle hayal olmuştu. Bu Pazar buluşuyorlar, evsahibi Torino. Juventus'un o taaa anasının nikahındaki stadında değil yani. Derbinin ilginç tarafı -İtalya'nın geçen yüzyıldaki sosyo-ekonomisi- geçirdiği değişim. Torino, güneyden göç alana kadar Juventus burjuvanın takımıydı, Torino ise şehrin garibanlarının takımı. Güney'den FIAT fabrikasına çalışmaya gelenlerle birlikte bu tanım iyice sapıttı. "Doğma büyüme Torino'luyum, 4 kuşaktır Torino'luyuz" diyenlerin gözünde şehrin ismini taşıyan kulübün değeri arttı. Garip ama; zengin kulüp Juventus'un taraftarı işçiler, bütçesi kısıtlı Torino'nun taraftarı ise şehrin burjuva takımı oldu. 178 resmi maçta Juventus, 70-55 önde...

27 Eylül 2007

Erik Gerets'in montu

Erik Gerets, O.Marsilya'ya imza atarken, mont tercihi mesaj kaygılı....

Baggio'nun çekirgesi Sebastien Frey

Sadece onun kariyeri, Inter'in transferde ne kadar gerzek bir kulüp olduğunu anlatmaya yeter. Rui Costa'nın Milan'a, Toldo'nun Inter'e geldiği sezonda Inter onu Parma'ya sattı. 1980 doğumlu kaleci yerine ihtiyar Toldo'yu tercih ettiler ve ardından da belalarını buldular. Sebastian Frey, Parma'dan Fiorentina'ya geçti ve hala orada oynuyor, dün gece Roma maçında Pizzaro'nun frikiğini çataldan süpürdü mesela. Garip olan Fransa Milli Takımı'nda forma giymemesi. Barthez bitmiş, Coupet ağır sakat ve daha 27 yaşındaki bu kaleci milli bile olmamış. Bazı adamların kaderidir bu. Mantıklı bir açıklaması yoktur. Frey budist, Baggio gibi. Zaten budizmi onu öğreten de Roberto Baggio. Yolları da 90'ların sonunda Milano'da, Inter'de kesişmişti. Uzun kamplar, deplasmanlar, otel odaları, Baggio'nun çekirgesi olmuş Frey: "Sebastien kramponlarımı getir"

En İyi 11'i Seç

FIFPro (Federation Internationale des Associations de Footballers Professionnels) 2007 yılının en iyi onbirini seçiyor. Oy kullananlar ise tüm dünyadan 45 bin futbolcu. En iyi futbolcu ödülünü son iki yılda Ronaldinho aldı. Sonuçlar açıklandığı zaman en iyi onbiri yazarım da ben blogu takip edenlerin en iyi onbirlerini merak ediyorum. İşte liste. Comment'lerde gelen onbirleri de ayrı bir postta paylaşırız. Adaylar arasında "o neden yok; bu neden var" demeyin, ben seçmedim bu 55 futbolcuyu...
Kaleci: Gianluigi Buffon (Italy/ Juventus), Iker Casillas (Spain/ Real Madrid), Petr Cech (Czech Republic/ Chelsea), Nelson de Jesus Silva ‘Dida’ (Brazil/ AC Milan), Edwin van der Sar (Holland/ Manchester United)
Defans: Éric Abidal (France/ Olympique Lyon), Daniel Alves (Brazil/ Sevilla), Roberto Ayala (Argentina/ Valencia), Fabio Cannavaro (Italy/ Real Madrid), Roberto Carlos da Silva (Brazil/ Real Madrid), Jamie Carragher (England/ Liverpool), Ricardo Carvalho (Portugal/ Chelsea), Cristian Chivu (Romania/ AS Roma), Ashley Cole (England/ Chelsea), Rio Ferdinand (England/ Manchester United), Philipp Lahm (Germany/ Bayern Munich), Ferreira Lucio (Brazil/Bayern Munich), Paolo Maldini (Italy/ AC Milan), Marco Materazzi (Italy/ Inter), Alessandro Nesta (Italy/ AC Milan), Carles Puyol (Spain/ Barcelona), Sergio Ramos (Spain/ Real Madrid), John Terry (England/ Chelsea), Nemanja Vidic (Serbia/ Manchester United), Gianluca Zambrotta (Italy/ Juventus).
Orta Saha: David Beckham (England/ Real Madrid), Anderson Deco (Portugal/ Barcelona), Mickaël Essien (Ghana/ Chelsea), Gennaro Gattuso (Italy/ AC Milan), Steven Gerrard (England/ Liverpool), Andrès Iniesta (Spain/ Barcelona), Ricardo Kaká (Brazil/ AC Milan), Frank Lampard (England/ Chelsea), Claude Makélélé (France/ Chelsea), Andrea Pirlo (Italy/ AC Milan), Juan Roman Riquelme (Argentina/ Villareal/Boca Juniors), Cristiano Ronaldo (Portugal/ Manchester United), Paul Scholes (England/ Manchester United), Clarence Seedorf (Holland/ AC Milan), Xavi (Spain/ Barcelona).
Forvet: Dimitar Berbatov (Bulgaria/ Tottenham Hotspur), Didier Drogba (Ivory Coast/ Chelsea), Samuel Eto’o (Cameroon/ Barcelona), Thierry Henry (France/ Arsenal), Zlatan Ibrahimovic (Sweden/ Inter), Filippo Inzaghi (Italy/ AC Milan), Lionel Messi (Argentina/ Barcelona), Ruud van Nistelrooy (Holland/ Real Madrid), Ronaldinho (Brazil/ Barcelona), Ronaldo (Brazil/ Real Madrid/ AC Milan), Wayne Rooney (England/ Manchester United), Carlos Tévez (Argentina/ West Ham United), Luca Toni (Italy/ Fiorentina), Francesco Totti (Italy/ AS Roma), David Villa (Spain/ Valencia).

26 Eylül 2007

92:40 Fabrizio Miccoli

Milan ilk hafta kazanmış, 3 haftadır 1-1 gidiyordu tabelada. Bu gece de öyle olacaktı Fabrizio Miccoli izin vermedi. RAI INT'ın yayında gol olduğunda diğer maçlara bağlandığından, - bazı camışların yıllardır diline doladığı gibi az gol atılan bir ligdir yalanı-maça konsantre olmak zor. Kalede Dida olmayınca Kalac yine sıçtı batırdı, Milan'ın meşhur 4-3-2-1'i yürümüyor haftalardır. Miccoli 92.40'da sağ kanattan pis ki pis açıdan frikiği kalecinin kapattığı yakın köşeden filelere mıhladı. Palermo, 49 yıldır Milan'ı yenemiyordu dedi spiker (onun yalancısıyım, Serie B hariç). 5 haftada 1 galibiyet, liderden 6 puan geride Milan. Transferde susup oturmanın cezası. Pazar'a kadar gol yemeyen Roma 3 günde 4 gol yedi. Totti'siz buraya kadar. 2-1 öndelerdi Vieri'ye kazık gibi girdiler, penaltı. Mutu, Panenka penaltısı attı.Inter'in gollerini seyretmedim, İbra'nın son golü için süper diyorlar. Napoli yine galip; zirveyi zorluyor, Torino yine sürünüyor, Parma'dan 2 yediler. Juventus piliç buldu mu sektirmiyor bu kez de Reggina'ya 4 attılar. Cumartesi Roma-Inter maçı var, Mancini-Spalletti 2 haftadır hırlaşıyorlar verdikleri demeçlerde, o maçı bizim derbiye feda edeceğiz artık. İngiltere Lig Kupası'nda gecenin bombası Coventry City. Old Trafford'da Man. United'ı 2-0 devirdiler. Nihat Villarreal'de atmaya devam ediyor. Villarreal 9 yıldır La Liga'da ve ilk kez lider. A.Madrid'de Aguero-Forlan yine maçı aldı. Bayern Munich 4 günde 9 gol attı, ayıptır günahtır bu Bundesliga takımlarına, telef oluyor hepsi, Klose hat-trick. Barcelona'da işi yine Messi bitirdi, ilk yarıda Zaragoza'ya 4 attılar 1 yediler, maçta öyle bitti. NTV neden yayınlamadı onlara sormak lazım..

Kasap ve çırakları

Beşiktaş'ın eski yöneticisi Nevzat Demir'e göre "Yeniköy Kasabı" idi, Radikal Futbol'da yazan Ahmet Çiğdem'e göre ise "İspanya umum kasaplar ve sakatatçılar derneği başkanı". Real Madrid'deki eski öğrencileriyle bir davette bir araya gelmiş. Artık hangi sıfatla çağırmışlar onu oraya; Ahmet Çiğdem bilir ben bilmem...

Önce Vieri şimdi de Serse Cosmi

İtalya'nın en arıza teknik direktörlerinden biridir bu Serse Cosmi. Saha kenarında kafasında alemeti farikası şapkası, atlar zıplar. Bu sezon Serie B'de Brescia'da. Vieri'yi bir zaman önce Milano'da kıstırmışlar, 16 bin euro değerindeki Audemars Piguet saatini götürmüşlerdi. Milano sakat yer. Şimdi de Cosmi'yi soymuşlar. Arabasını park etmiş, kolda Rolex, scooter yanaşmış, "sandım ki Brescia taraftarı" diyor kendisi, "ver ulan Rolex'i" demişler. Vermiş tabii. Atlama zıplama dediğin sahada. Gaspçılardan birini yakalıyorlar, 22 yaşında Napolili. Şimdi İtalya'nın güneyi-kuzeyi üzerine bağlamak lazım ama canım Rolex gitmiş mevzu odur yani...

Livorno Hızlı Çıktı

Türkiye'de benzeri çok var bu hikayenin. Bu ikisi İtalya 'dan. Önce eskisini anlatmalı. Juventus'u küme düşüren rezaletlerin sorumlusu Luciano Moggi'nin icraatlarından biri o hafta Juventus'un maçını yönetecek olan hakem(ler)in ismini resmi açıklamadan önce öğrenip, işine gelmeyen hakem için türlü dalavereler çevirmesiydi. Onun hesabını kestiler. Bu hafta Serie A haftada 3 maç trafiğine girdi. Collina da bu sezon İtalya'da hakem komitesinin başında, bizim buralarda çok dürüst adam olarak bilinir, İtalya'da sallayanı çoktur. Collina maçların hakemlerini Salı günü açıkladı. Napoli-Livorno maçına da Daniele Orsato'yu atamış Collina. Lakin Livorno kulübüne malum olmuş(!), resmi sitelerinde Orsato'nun adını Pazartesi gününden açıklamışlar. Takdir edersiniz ki Napoli de; vukuat olsun da arıza çıkartalım diyen bir şehir, ayaklandılar tabii. Collina hakemi değiştirdi, kıllananlar huzur buldu mu peki? Onu da yeni atanan hakemin performansı sonrasında göreceğiz.

Che Men's Magazine

Let us keep on dreaming of a better world
Advertising Agency: Duval Guillaume, Antwerp, Belgium
Creative Directors: Geoffrey Hantson, Dirk Domen
Art Director: Sebastien De Valck
Copywriter: Kristof Snels
Photographer: Koen De Muynck

Karembeu'ye Kalkan Eller Kırılsın

98 Dünya Kupası, Euro 2000 şampiyonluğu, Nantes ve Real Madrid ile şampiyonluk. Olympiakos ile 2 şampiyonluk. M.brough ve Sampdoria formalarını da giydi. 17 kardeşin bilmem ki kaçıncısı, Fransız vatandaşı deyince bu adamı tarif etmiş oluyoruz: Christian Karembeu. Ben onu Adriana Sklenarikova gibi bir afetin yanındaki adam olarak hatırlarım her nedense! Ne yapıyor bugünlerde? 37 yaşında; Fransız televizyonlarında yorumculuk yapıyor, futboldan çok ekmek yedi; bir de ekmek fırını var, ordan kazanıyor. Son vukuatı da şudur, Paris'in orta yerinde bir televizyon prodüktörüyle kavga etmiş, herif bunun suratına sprey sıkmış, artık biber gazı mıdır nedir o kadarını bilmem Adriana bilir. Kalıbına yakıştıramadım Karembeu kardeşim...

Özür diliyorum daha iyisi varmış!

Dün "Mustafa Denizli Chelsea'ye gidiyor" manşeti atan Fotomaç için daha iyisi yapılana kadar en iyisi bu demiştim; ama haksızlık etmişim. Özür diliyorum! Benim unutkanlığım, yaz vakti Fotospor'dan bir haberi kesmiş, çekmeceye atmıştım. Şimdi haberi okuyalım hep beraber. Bir not: Bu haber, Henry, Barcelona'ya transfer olmadan önce çıktı gazetede. İlk kelime doğru yani!..
"Arsenal'in yıldızı Thierry Henry, geçmişte formasını giydiği Real Madrid'den ayrıldığı için dünyanın en şanslı insanlarından biri olduğunu söyledi. Fransız oyuncu "Real Madrid çok değişik bir kulüp. Orada psikolojim bozulmuştu. Şimdi İngiltere'de daha rahatım. İspanyol medyası ile sürekli sorunlar yaşıyordum" dedi. İspanyol kulübü bu ise bu polemiklerden sonra Henry'ye dava açacağını açıkladı... "
Haberde imza yok. Ben olsam "Tolkien" diye atardım...

25 Eylül 2007

Öküz Öldü Ortaklık Bozuldu

Ben demiştim demekten haz etmem, desem ne olur ki? Lakin 2 hafta önce Inter'deki sakatlıklar yüzünden kaleci Cesar çok pozisyon yer dediğimde yorum atanın biri gider yapmıştı kendince. Ne oldu peki Cesar'a? Kaç top geldi? Bir mi? Neyse ben Mourinho anlatayım biraz. Chelsea taraftarı isyanda, biri güzel bir laf etmiş: O Mickey Mouse kılıklı Grant kendini ne sanıyor. Burası Disneyland mı?" Mourinho'nun geçen sezon da Şampiyonlar Ligi finali yapamayınca gitmesi lazımdı, kendisi de söylüyor teklifler vardı -ki Real Madrid'dir bu- gitmedim, eşek kafamı mikime getiriyor. Roman A'yı hadi 50 yıl sonra gelen ilk şampiyonluk eğlendirmişti ama ikincisi umuruda bile değildi. Adam eski oyuncakçı, bugünlerde de en pahalı oyuncağı Chelsea. Çocuk bu; kıracak dökecek elbette, orasını burasını kurcalayacak. Avram Grant kim derseniz? İsrailli olması bir kenara Ömer Kaner tipinde bir adam derim. Fenerbahçe'de yabancı hocaların yanına Ömer Kaner'i koyarlardı başkanlar. O da hergün "antreman raporu" verirdi başkanlara. Avram Grant da Roman A'nın soyunma odasındaki eli kulağıydı işte. Güzel futbol, hücum futbolu oynatmıyor falan hikaye. Roman A. İskoçya'daki bir diğer oligark Vladimir Romanov gibi artık futbolu kavradığını sanan bir arkadaş. Son maçta Essien'e taktik vermesi de bunun göstergesi... Tekrar Mourinho'ya döneyim. "Bu kadroyla da Şampiyonlar Ligi'ni alamadı ya, Premier Lig'de zaten Man. United tekliyordu 3-4 yıldır; ondan faydalandı" diyenlerle "Galatasaray'ı Fatih Terim değil Hagi şampiyon yaptı 4 sezon" diyenler arasında bir fark yok benim için. Adamın futbol felsefesi var mı? Var. Adam sahasında 42 maç oynamış, birini bile kaybetmemiş. Adamın ağzıdan çıkan her kelime haber, rayting mi? Evet. Adam son 7 yılın en çok konuşulan teknik direktörü mü? Evet. Mourinho, soyunma odasına elini ayağını sokan Roman A'ya neden istifasını vermedi peki? Keriz değil de ondan! Bu yıl ve ayrılma tazminatı olarak cebine 11 milyon euro koyacak, mantıklı bir sebep değil mi? Peki ne kadar sustu Mourinho? Ferguson ve Wenger ile mahalle karısı gibi kavgalarını bildiğimizden bu ayrılık sonrasında tıp diyeceğine ihtimal vermiyordum. Ülkesinde bir gazeteye konuşmuş ve der ki: Beni en çok Stanford Bridge'de maç kaybettiğinizde hatırlayacaksınız. Ben bu sahada 42 maçtır hiçbir Chelsea'liyi evine gözü yaşlı göndermedim. Chelsea 3 yıl sonra sahasında kaybettiğinde birilerinin bu rekorun ne olduğunu anlayacak. Taraftarın gözünde 20 yıllık kredim vardı. Ferguson ve Wenger hiçbirşey kazanmadan da yıllar boyunca koltuklarını korudular (burda ağlamış, olmamış yani). Mourinho nereye gider, beklemek lazım ama bir de yolcu futbolcular var Chelsea'da. Portekizli gidince depresyona giren Drogba, onun adamları olarak kabul edilen Malouda, Ashley Cole ve Frank Lampard. Mourinho zaten bu kafada bir hoca. Porto'dan da adamlarını getirmişti, şimdi gittiği yere de Chelsea'de sırtını dayadıklarını götürecektir illa ki... Bir de timsah gözyaşları dökenler var tabii. Roman A'nın kankası Shevchenko mesela, "ben masumum"diyor ama ona kimse inanmıyor. Ballack "üzgünüm" diyor; olmasan ne yazardı diyorlar. Beni en çok şaşırtan ise onca karede Mourinho'ya sıkı sıkı sarılan ve kanka görüntüsü çizen kaptan John Terry. Mourinho'nun gidişinden en çok onu sorumlu tutuyorlar oralarda bir de bir demeci var ki Terry'nin: "Old Trafford'da kazanırsak Avram Grant'ı taraftar sever". Biz buna bizim buralarda "öküz öldü ortaklık bozuldu" diyoruz...

Giderayak Kıyak

France Football'un 51 yıl verdiği Ballon D'Or (AltınTop) ödülünü kimin kazandığı Aralık ayında belli olacak ama cümle alemin ortak adayı Kaka. Milan ile Şampiyonlar Ligi'ni kazanan Kaka'nın kendi takımından bir rakibi de var: Pirlo. Messi'nin de adı geçiyor ama geçen sezonu kupasız kapadı ve yaşı daha çok genç, illa ki alır ileride. Neyse ben kim alır totosunu bir kenara bırakayım oraların kulislerinde dönen bir ilkten bahsedeyim. 1956 yılından beri verilen ödül her yıl bir futbolcuya verildi. 2007 yılında iki ödül verileceği ve bu ayrıcalığın Paulo Maldini'ye olacağı konuşuluyor. Bu sene verdiler verdiler; adam zaten futbolu bırakıyor. Yakışır mı? Yakışır da keşke 20 yıl içinde akıllarına gelseydi bu adam. Böyle yaşam boyu onur ödülü gibi duracak...

Mourinho'yu Unutturmanın Bedeli:
183 Milyon Euro

Ronaldinho'nun Milan ya da Chelsea'ye gideceği yönündeki haberler yeni değil elbette ancak bugün yazılanlar ve geçen hafta yaşananlar işin biraz ciddiye bindiğini gösteriyor. Önce geçen 10 gün. Ronaldinho 3 maçtır kendisini oyundan alan Rijkaard ile yine papaz oldu, Hollandalı onu hırslandırmak için değiştiriyorum deyip politik konuştu, gece kulübünde sabahladı, Camp Nou'da ilk kez ıslıklandı ve inandırıcı olmayan sakatlığı yüzünden Sevilla maçında oynamadı ve stada bile gelmedi. Bir de İspanyol vatandaşlığına geçtikten sonra artan vergisi var tabii. Şimdi de bugün: Mourinho'yu kovan Abramovich, Chelsea taraftarını karşısına aldı, Londra'da şefkat arayan oligark protestoları dindirmek için bir bomba patlatmak zorunda. Ronaldinho'nun İspanya içinde bonservis bedeli 121 milyon euro. Chelsea'nin teklifi ise 100 milyon euro. Rus'un Ronaldinho'ya teklif ettiği yıllık ücret ise 16.5 milyon euro. İngiltere'de futbolcu ücretleri haftalık bazda açıklandığından bunu böl, çarp yaptığında haftalık 200 bin euro alan kaptan Terry'den 120 bin euro daha fazla bir rakam ortaya çıkıyor. Madrid medyasının da bastırmasıyla zaten yeteri kadar aleyhinde haber çıkan Ronaldinho, La Liga'dan topuklar mı? Evet...

Aziz Yıldırım&Vladimir Romanov&Abramovich

Bizim memlekette Aziz Yıldırım'ın takıma müdahaleleri pek meşhurdur. 11 yapar, devre arasında takımı motive eder, kazanamayınca da soyunma odasında futbolcu azarlar. Sonra o azarlanan futbolcular arkalarına bile bakmadan kaçar giderler. Sonuncusu Appiah da gün sayıyor der rotayı Britanya'ya çeviririm. Abramovich'in Chelsea'de teknik direktörlüğü soyunduğu iddiası öncesinde İskoçya'dan çok da eski olmayan bir hikaye bu..
Vladimir Romanov Litvanyalı. İskoçya'da Hearts kulübünü satın alacak kadar da çok parası olan bir adam. 2005 yılında Hearts'ın kapısından girdi, eli boş gelmemişti elbet. O sezonu hatırlayanlar bilir, G.Rangers mı Celtic mi'den bıkanlar ve bahis oynayanların favorisiydi Hearts. Ligin ilk 8 haftasını namağlup geçmiş, liderlik koltuğunda oturuyorlardı. Peki ne yaptı Romanov? Teknik direktör George Burley'i kovdu, kulübün başkanına da el çektirdi. Oğlunu kulübün başına dikti. Takımın başına Graham Rix'i getirdi, transfer kendisi yaptı ve onbiri de soyunma odasında kendi yazdı kara tahtaya. Olmadı tabii, olan Rix'e oldu o da kovuldu. Yerine Romanov'un memleketinden Valdas Ivanauskas geldi, Romanov onu da kapı dışarı etti bir zaman sonra. Korobochka diye bir hoca getirdi, adam tek kelime İngilizce bilmiyordu. İşler yolunda gitmeyince pisleşmeye başladı. Takımı, "Dunfermline'ı yenemezseniz alayınızı satarım" diye tehdit etti (bkz: Cem Uzan). Romanov'un hikayesi şimdilik bu kadar. Bir vakit sonra Chelsea soyunma odasında Essien'e orta sahada neler yapması gerektiğini, Shevchenko'nun tercümanlığında anlatan Roman Abramovich 'in teknik adamlığını yazarız...

German Denis

Kun Aguero'yu Atletico Madrid'e satan Independiente'de yeni kral German Denis. 2007 Apertura'da 10 maçta 13 gol attı, gol krallığında lider. Nasıl bir performanstır biraz geriye dönüp bakmak lazım. Arjantin'de lig 1991 yılından beri açılış ve kapanış ligi olarak oynanıyor, her yılın 2 şampiyonu ve doğal olarak 2 gol kralı var. 16 yıldır hiçbir sezonda bir golcü gol krallığı ünvanını elinde tutamadı, aynı yıl içinde Apertura ve Clausura'da gol kralı olan yok. 20 takımlı ligde rekor 1998 Apertura'da Boca formasıyla 19 maçta 20 gol atan Martin Palermo 'da. Avrupa görmüş golcüler arasında, 94'de 11 gol atan Hernan Crespo, 99'da 15 gol atan Saviola, 2000'de 13 gol atan Juan Pablo Angel, 2002'de 25 gol atan Fernando Cavenaghi var gol krallığı listesinde. 1981 doğumlu German Denis'in 20 gol rekorunu kırması için önünde 9 maç var. 8 gol daha atar mı? Atar. Avrupa'ya gelir mi? Gelmişti zaten, 5 yıl önce Serie B'de Cesena'da bir sezon oynayıp memleketine geri dönmüştü. Bu kez daha esaslı bir takıma gider gibi gibi...

Daha İyisi Yapılana Kadar En İyisi Bu

Bu ülke çok transfer yalanı gördü ama böylesini görmedi. Ali Şen-Mustafa Denizli-Oğuz Dizer ve Chelsea. Fıkra gibi... Fotomaç oku güne mutlu başla...
Türk futbolunun en büyük teknik adamlarından biri olan Mustafa Denizli, dünya devi Chelsea yolcusu. Dün Radyospor'daki Oğuz Dizer'le "Çeşitlemeler" programına bağlanan Fenerbahçe'nin eski efsanevi başkanı Ali Şen, Mustafa Denizli'nin Chelsea'ye gidebileceğini söyleyerek, "Mustafa Denizli'yi Chelsea'ye önerdim. 'Mourinho'yu ikiye katlar. O muhteşem takımınıza süper futbol oynatır, takıma büyük heyecan gelir' dedim. Denizli'yi birkaç gün içinde Chelsea'nin başında görebiliriz" müjdesini verdi.

Yeni Maradona

Dünya o bıraktığından beri yerine adam beğeniyor. Biraz fiziği biraz tekniği benzeyenin adı Yeni Maradona oluyor. İşte mütevazi bir liste, elbette daha çok adam vardır Yeni Maradona yakıştırması yapılan. Bunlar Arjantinli olanlar. Yoksa Emre de Maradona idi. Diego da Maradona...
1989 Diego Latorre
1990 Redondo
1992 Ariel Ortega
1998 Pablo Aimar
2001 Javier Saviola
2002 Andres D'Alessandro
2003 Juan Roman Riquelme
2004 Carlos Tevez
2005 Lionel Messi
2006 Sergio Aguero

Kun

Arjantin Ligi tarihinin en genç forma giyeni Maradona idi. Rekoru elinden Sergio Aguero alana kadar. Independiente formasıyla 2003'de sahaya çıktığında 15 yaşındaydı. Atletico Madrid forvetinde Diego Forlan ile iyi başladılar sezona. Şimdilik kimsenin aklına "Fernando Torres olsaydı bunu atardı"yı getirmiyorlar...
La Liga 2007/2008 Puan Tablosu

24 Eylül 2007

Yırtıcı Santrfor

Yırtıcı santrfor hastasıdır bizim futbol yorumcularımız. İsterler ki atlasın, zıplasın, parçalasın. Buyursunlar işte o adam bu adam...

Var Mı Fazla Stoperi Olan?

Inter-Fenerbahçe maçı sonrasında Juventus'un kalesi Tuttosport, Lugano'ya kafayı takmıştı. Montero memleketlisi ya onun ağzından vermişler gazı, seneye Fener'de kalmaz, aklı buralarda diye. Bu haberden 3 gün sonra Juventus, Roma deplasmanına gitti ve olan oldu. Andrade sakatlandı ve sezonu kapadı. Şimdi yana yakıla stoper arıyorlar. Liste uzun ve hafif italyanca. Bana kalsa listenin en iyisi Ivanovic...
- Barzagli (italiano del Palermo, 26 anni);
- Cannavaro (italiano del Real Madrid, 34 anni)
- Garay (Racing Santander, 21 anni)
- Heitinga (olandese dell'Ajax, 24 anni)
- Ivanovic (serbo della Lokomotiv Mosca, 23 anni)
- Luisao (brasiliano del Benfica, 26 anni)
- Lugano (uruguayano del Fenerbahce, 27 anni)
- Meira (portoghese dello Stoccarda, 29 anni)
- Samuel (argentino dell'Inter, 29 anni)
- Zapata (colombiano dell'Udinese, 21 anni)

Kiko

90'larda Atletico Madrid'in golcüsüydü: Francisco Miguel Narváez Machón dendiğinde benim de aklıma gelmez Kiko diyelim biz ona. 8 sezon oynadı Atletico Madrid'de. Takımı küme düştüğünde de ayrılmadı, bir sezon 2. ligde oynadı, Del Piero gibi mesela. 30 yaşında (2002) neden futbolu bıraktı işte bunu araştırmak lazım. Bugünlerde televizyon ve gazetelerde yorumculuk yapıyor. La Razon gazetesinde yazıyor. Bir zamanlar Galatasaray'a geliyor diye haberler çıkmıştı, olmadı tabii...

1930 Dünya Kupası Finali

Sene 1930. Dünya Kupası finali. Uruguay-Arjantin. Buenos Aires'de Casa America'nın önü. Arjantinliler finali mağazının dışına yerleştirilen hoparlörlerden dinliyor. Şimdi HD olmazsa olmaz diyoruz...

Pazartesi Notları #16

# Şampiyonlar Ligi maçları sonrasında klasik olarak liglerinde dökülenler oldu: Sevilla bitikti, Real Madrid yürümedi, Liverpool'da tık yoktu, Inter çırpındı, Marsilya süründü, Lyon kazanamadı, Milan yattı, Fenerbahçe özüne döndü vs...
# Rafael Benitez'in rotasyonundan gına geldi. Şampiyonlar Ligi'ne kafayı takmış, lig maçlarında Torres'i yedek bırakıyor. Liverpool sahasında gol atamıyor. Hani Avrupalılar 3 günde bir maç yapmaya alışıktı.
# Avram Grant sahaya pek piskopat bakıyor ama asıl teknik direktör Abramovich. Zenginler herşeyden anlar, purodan, konyaktan ve futboldan da. Bunu ayrıntılı yazmak lazım.
# Hadi itiraf edelim bizim burdaki takımları bırakıp giden futbolcuların Avrupa'da başarılı olmasını istemiyoruz. Son örnek Tuncay. Oh olsun diyor insanlar.
# Henry'nin yeri dolar mı? Kimin yeri dolmadı ki! Arsenal müthiş top oynuyor, Fabregas uçuyor, Adebayor her hafta atmaya başladı.
# Milan 3 haftadır kazanamıyor Serie A'da. Kadronun yaş ortalaması Şampiyonlar Ligi maçlarından sonra kabak gibi sırıtıyor artık. Maç Parma'nın hakkıydı. Couto kafayı dışarı atmasa...
# Fiorentina'da Vieri son 20 dakika oyuna girdi. Pas vermeyen Mutu'ya "pas versene lan mına koduğumun" dedi sahada. Maçın sonunda biz Inter'den eski arkadaşız, hep böyle konuşuruz ile bağladılar.
# Roma'nın 4-5-1'ine Trezeguet-Iaquinta-Del Piero üçlüsüyle çıkmak ne demektir? Juventus bu sezon gol yemeyen Roma'ya 2 attı. Del Piero penaltıyı kaçırmasa kazanacaklardı az daha. Nedved de uzatmaları oynuyor.
# Udinese'nin Reggina'yı 2-0 yendiği maçta Natale'nin attığı 2. golü izlemediyseniz mutlaka izleyin. O nasıl kontrol nasıl son vuruştur öyle...
# Real Betis'i kendi evladı vurdu hem de evinde. Valencia'ya dünya paraya sattıkları Joaquin eski takımının ipini çekti.
# Sevilla, Barcelona deplasmanında neden Kone'yi kullanmaz? Ramos akıllı ol.
# Yıllardır gol kabızı olan Atletico Madrid 3 günde 8 gol attı. Dörtlük tarife önce K.Erciyesspor'a ardından R.Santander'e çalıştı.
# Bayern Munih'de Hamit Altıntop bu sezon 10 gol atar mı?
# River Plate tam ayağa kalktı derken bu kez de Tigre'den 4 yediler. Ortega kırmızı kart.
# NTV spikerlerinin üstüne yok da dışardan gelen de suyundan mıdır nedir güzel maç anlatmaya başlıyor. Ersin Düzen, Barça-Sevilla maçında bugüne kadar böyle neden anlatmıyordun dedirtti?
# Lig Tv, Brezilya Ligi'ni yayınlıyor, maçlar Pazartesi sabaha karşı. Maçı anlatan adama yazık. Kim seyrediyor bu maçları. Arjantin Ligi'ni neden yayınlanmıyor bu kanallar. Boca-River derbisini yayınlayacak delikanlı yok mu?
# Adnan Aybaba nasıl bir insandır? Gecenin bir vakti Serhat Ulueren, "Ermenilerden özür dile Adnan" diyordu. İsmail Türüt ile vals yapsın bu Adnan.
# Narsist Ahmet Çakar'ın akıllara ziyan röportajı burada. Söyleşiyi yapan Şirin Sever gereğinden fazla güzel kadın...
# Kasımpaşa'nın maçlarında saha kenarındaki reklamlar anlamlı: Bereket Döner, Kiler market.
# Raul eve döndü...

Maradona golf oynarsa

Maradona bugünlerde İtalya'da. Napoli'den takım arkadaşı Salvatore Bagni gel başımızın üstünde yerin var demiş. 4 yıl önce Küba'da alkol tedavisi görürken golfe başlayan Maradona'yı fasulyeden sayanlar turnuvaya davet etmişler. Madani Cup ismi bana da birşey ifade etmiyor ama kupanın ismi işte bu. Maradona, golf kulübünün ikinci başkanı dahil alayını dağıttı ve turnuvada şampiyon oldu. Reha Erus'un haberi var mıdır bilmem...

Cenova'da kasklı derbi

Pazar gecesi Cenova derbisi vardı ki Serie A yönetimi geçen sezondan akıllanmamış, derbiyi Pazar'ın son maçı yapmışlar. Cenova'ya hiç gitmediğimden bilmemne meydanından (Alimonda) saldırıya geçen Genoa'lılar bilmemne caddesinde (Monticelli) Sampdoria'lıları kıstırdılar diye anlatmayacağım. 12 yıl sonra bu şehirde derbi oynandı. Maçı bizim ligle çakıştığıdan seyretmedim, 0-0 bitmiş ve boktan maç olmuş. Olaylara döneyim, öğleden sonra iki tribün arasında çatışma çıkmış. Ayrıntı da şudur, fotoda görüldüğü üzere herkes kaskla kavgaya gelmiş. Ya bütün bu adamların scooter'ı var -ki ihtimal dahilinde- ya da bu tribün kavgalarında yeni bir kafayı koruma modası...

Tırnak İçinde Sakat

Madrid ve Barselona medyası arasındaki didişmeye dair kaçıncı post ben de unuttum artık. Dün, Barcelona, Sevilla'yı 2-1 yenerken Messi attığı goller sonrasında Ronaldinho'nun forma numarasını gösterip ona hediye etmişti golleri. Madrid tarafında Barcelona'yı karıştırmak için Marca yine gaz dolu bir manşet patlatmış: Ronaldinho'suz daha iyi oynuyorlar. Spottaki tırnak işaretlerine dikkat. Ronaldinho için sakat kelimesini iki tırnak içinde göstermişler, asıl dış mihrak işte bu oluyor. Bugün ne oldu peki? Real Madrid, Valladolid deplasmanında canını zor kurtardı, Saviola'nın bitime 3 dakika kala attığı golle. Haftanın ilk günü Şampiyonlar Ligi sonrası onbirlerde rotasyon ve yürüyen futbolcular üzerine bir post gider.